top of page

SEDEF HASTALIĞI

Tüm dünyada %2-3 oranında görülme sıklığına sahip, deride pullanma ve kızarıklık ile kendini belli eden sedef hastalığı, geçmişte sadece deriye sınırlı bir hastalık olarak kabul edilirken, günümüzde çok sayıda sistemi etkileyen, birçok hastalığın da aynı zamanda eşlik ettiği kronik, sistemik iltihabi bir hastalık olarak ele alınmaktadır. Sedef hastalığı deri dışında eklemleri, kalp damar sistemini tutmakta, obezite, metabolik sendrom, yağlı karaciğer hastalığı, malignite, inflamatuar bağırsak hastalığı riskinin de hastalarda artmış olduğunu destekleyen veriler bulunmaktadır. Hastalara sedef tanısı konduktan sonra belirli aralıklarla eşlik eden diğer durumlar için risk faktörleri ve belirtilerine göre tarama testleri ile araştırılma yapılmalıdır. Sedef hastalığına eşlik eden ikinci hastalıklara daha çok orta şiddet ve şiddetli seyir gösteren hastalarda rastlanmaktadır.


Alzheimer hastalığı sinsi başlayan ve genellikle yavaş ilerleyen bellek, konuşma becerisi, düşünce ve davranış bozukluklarına neden olan en yaygın demans türüdür. Hastalardaki bilişsel fonksiyonlardaki bozukluklar zamanla kişinin günlük yaşam aktivitesini ciddi düzeyde etkilemeye başlar. Alzheimer hastalığı hafif, orta ve ileri evre olarak üçe ayrılır. Hastalığın henüz belirtilerinin ortaya çıkmadığı preklinik dönemde bulunmaktadır. Preklinik dönemde bile hastalık beyne zarar vermeye başlayabilir. Alzheimer hastalığının preklinik dönemde teşhis edilmesi ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. Hafıza kaybı gibi semptomların olmadığı bu erken evrede, bireylerin beyinlerinde, beyin omurilik sıvısında ve kanlarında Alzheimer hastalığının en erken belirtilerini gösteren biyobelirteçlerin tespiti erken teşhis için çok önemlidir.




Nörofilamanlar, sinir hücrelerinde salgılanan ve iskelet görevi gören proteinlerdir. Tau proteini ise nörofilamanlar gibi hücre iskeletini oluşturan ve sinir hücrelerinde yer alan bir diğer proteindir. Sinir hücreleri zarar gördüğü zaman nörofilamanlar ve Tau proteini önce beyin omurilik sıvısı ve sonra da kana geçer. Kanda bu protein seviyelerinin artışı nöronların hasarını gösterir, nörolojik hastalıklarının takibi ve tedaviye olan yanıtı değerlendirmede bu değerlerin ölçümü önem kazanır.

Sedef hastalığının etkilediği sistemlerden biri de sinir sistemi olup, sedef hastalarında bilişsel bozukluk ve demans riskinin arttığı bazı çalışmalar ile gösterilmiştir. Sedef hastalarında bilişsel bozukluklar hastalığın başında ya da hastalığın ilerleyen dönemlerinde gelişebilir. Sedef hastalarında görülen görülen bilişsel bozuklukların direkt sedef hastalığından mı yoksa sedef hastalarında sık görülen kalp damar hastalıkların bir sonucu mu olduğu netlik kazanmamıştır. Her iki hastalıkta da hem ortak genetik polimorfizm, hemde iltihabi patogenez rol oynamaktadır. Sedef hastalığında artan sistemik inflamasyon, nöroinflamasyona neden olmaktadır. Nöroinflamasyon, beyne zararlı, sürekli ve anormal bir bağışıklık tepkisi sonucu ortaya çıkan beynin kronik iltihabıdır. Nöroinflamasyonda, beyindeki mikroglial adı verilen özel bağışıklık hücrelerinin etkisi olduğu düşünülmektedir. Beyinin kronik iltihabı sonucu bilişsel bozukluk gelişmektedir.

Sedef hastalarında bilişsel bozuk ve Alzheimer hastalığı arasında ilişkiyi tespit etmek amacı ile yaşları 17-51 arasında değişen 45 denek üzerinde çalışma yapılmış. Journal of Clinical Laboratory Analysis yayımlanan makalede 45 sedefi olan hasta grubu ile 45 kontrol grubunda serum nörofilaman hafif zincir ve Tau protein seviyeleri ölçülmüş. Hasta ve kontrol grubunun hiçbirinde başlangıçta Alzheimer hastalığı bulunmamakta imiş. Sedef hastalarında nörofilaman ve Tau protein seviyeleri, sedef olmayan gruba göre daha yüksek bulunmuş. Sedef hastalığının şiddeti arttıkça bu ilişki daha belirgin bulunmuş. Özellikle 40 yaş altı şiddetli sedef olan hastalarda nörofilamant hafif zincir ve Tau seviyeleri arasında ilişki daha belirgin tespit edilmiş.


Gelecekte orta ve şiddetli sedef hastalarında biyobelirteçler sayesinde Alzheimer’a yakalanma ihtimali olan hastaları erken tespit etmek mümkün olabilir. Sedef hastalarının takiplerinde nörolojik muayene gerekebilir. Nöroloji hekimleri tarafından bellek fonksiyonlarını ölçen bazı testler uygulanarak, bazı kan tetkikleri, beyin görüntüleme (MRI, PET gibi) ve gerekli görülürse daha ileri tetkikler yapılarak, hastalığın hikayesi, muayene ve tetkikler sonucuna göre Alzheimer hastalığı olup olmadığına karar verilir. Yapılan tedaviyle hem hastalığın belirtileri azaltılabilir ve ilerlemesi durdurulabilir ya da yavaşlatılabilir, hem de hastaların yaşam kalitesi en yüksek seviyede tutulmaya çalışılır. Erken tanı ile mevcut tedavi olanaklarından daha fazla yararlanılma söz konusu olabilir. Ancak çalışma, bu ilişkinin daha derinlemesine anlaşılabilmesi için daha fazla sayıda, daha fazla denekle araştırma yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.


Doç. Dr. Gökhan Okan

bottom of page