top of page

ETKİLİ BİLİM İNSANI OLMAK

Dünyanın En Etkili 100.000 Bilim İnsanı” listesinde 8’i eczacılık fakultesi öğretim üyesi olmak üzere 195 Türk bilim insanı yer aldı.


2019 yılında Plos Biology Dergisi’nde yayımlanan (Ioannidis JPA vd.) “Dünyanın En Etkili 100.000 Bilim İnsanı” listesinde 195 Türk bilim insanı yer aldı ki bu sayı dünyadaki yaklaşık 7 milyon bilim adamının içinde ilk % 0.2’de olduğumuza işaret etmekteydi. Bilimsel makale sayısı, atıf sayısı, yazar sırası gibi değişkenlerden oluşan başlıca 6 parametreye göre kompozit indikatör bilimsel etki indeksi kullanılarak 22 ana bilimsel alan ve 176 alt bilim alanında hazırlanan ve Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinden 195 Türk bilim insanının yer aldığı 100 bin en etkili bilim insanları listesinde 8 eczacılık fakültesi öğretim üyesi bulunuyor. 4 Eylül tarihli “Herkese Bilim Teknoloji” dergisinde Türkiye’de bu haberin duyulmasını ve listede yer alan öğretim üyelerinin sıralamasını veren İTÜ öğretim üyesi Dr. Cengiz Zabcı’nın kaleme aldığı “7 milyona yakın bilim insanının bilimsel başarısının değerlendirildiği ve dünyadaki 100 bin etkili bilim insanının açıklandığı Uluslararası Mendeley indeksleme sistemine göre yapılan değerlendirme, Scopus veritabanında yer alan yayın ve ağırlıklı olarak atıf sayısı değerlerine göre oluşturulmuş olup bilim adamlarının 2019 yılına kadar olan yayınlarına dayanılarak hesaplanan bir değerlendirmedir. Aslında bu tip uluslararası veya ulusal değerlendirmeler, bilim adamlarının yayınları h indeksi ve yayınlarına yapılan referans (atıf) sayıları başta olmak üzere farklı kriterler ve veri tabanları kullanılarak yapılmaktadır. Fakat, bu listeyi önemli kılan dünya çapında hemen bütün bilim dallarını kapsayan ve özellikle de bu bilim adamlarını tanımaksızın tarafsız bir ölçümlemeyle Stanford Üniversitesi koordinatörlüğünde Amerikalı ve Hollandalı bir grup tarafından gerçekleştirilmesidir. Yalnız şunu da unutmamak gerekir ki, ülkemizde “Dünyanın En Etkili 100.000 Bilim İnsanı” listesine girmeyi hakeden, fakat göz önünde bulundurulan bazı kriterler nedeniyle giremeyen yüzlerce saygın bilim adamı olduğu da bir gerçektir. Ayrıca bir bilimsel çalışmanın yayına dönüştürülebilmesi için yıllar gerekirken bazı alanlarda bu aylar içerisinde gerçekleşebilir. Kaldı ki bilim adamlarının yayınlarına aldıkları atıf sayısı sadece yayının kalitesine değil, bilim dalı, araştırma alanı ve yaptığı yayınlarının güncelliği ve popülaritesi vd. pek çok faktöre bağlıdır.


Dünyanın en etkili 100 bin bilim insanı arasına giren 195 Türk bilim insanı listesinde 7 eczacı profesör Kemal Hüsnü Can Başer, Erdem Yeşilada, Nevin Erk, İlkay Erdoğan Orhan, Arzum Erdem Gürsan, Sibel A. Özkan ve Gülaçtı Topçu bulunmaktadır. Ayrıca, bu listeye emekli, hatta vefat etmiş çok değerli öğretim üyelerimiz de girdi ve bunların arasında en büyük yüzdeyi 37 bilim adamıyla kimya alanı oluşturmaktadır (listede eczacılık da bu ana bilim dalının alt bilim dallarından biri olarak gösterilmiştir) (bkz. Tablo). Nitekim, bu listede yer alan İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Prof Dr. Ayhan Ulubelen Türkiye’de bitki kimyasının öncüsü olup bizlere ve genç eczacı adayı öğrencilerimize daima rol model olmuş duayen bir hoca ve çok değerli bir bilim insanıdır.


Prof. Dr. Ayhan Ulubelen’in yanısıra Türkiye’den bu listeye giren yukarıdaki 7 eczacı öğretim üyesinden 4’ünün araştırma alanlarının Farmakognozi olması herhalde bir tesadüf değildir. Çünkü, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyelerinden olan ve tüm Türkiye de Farmakognozi alanının duayen isimlerinin en başında gelen merhum Prof. Dr. Turhan Baytop Hocamız ve aynı Fakülte’nin Farmasötik Botanik Anabilim Dalı öğretim üyesi eşi merhum Prof. Dr. Asuman Baytop Hocamız Anadolu’yu karış karış gezerek ülkemizin bitkilerini toplayıp tanımlayarak ve tıbbi bitkiler, endemik bitkilerimiz ve halk arasında kullanılan bitkilerimiz üzerindeki yoğun çalışmalarıyla Farmakognozi ve Farmasötik Botanik biliminin ilerlemesine çok değerli katkılar yapmış ve bu alanda pek çok bilim insanı yetiştirmişlerdir, kendilerini şükranla anıyorum. Aslında İstanbul Üniversitesi ve ülkemizin diğer köklü üniversitelerinin eczacılık fakültelerinde bitkilerimizi keşfederek tanımlayan ve/veya araştıran onlarca değerli öğretim üyemiz vardır.


Bu sonuç, bir bakıma doğanın keşfinin ve ülkemizin doğal zenginliklerini araştırmanın önemini bizlere ve bilim dünyasına gösteren bir yansımadır. Bu uzun soluklu araştırmaların ve bilgi birikiminin sonunda çabalarımızı ilaç hammaddelerine, fitoterapötik ürünlere, gıda takviyelerine ve katma değerli ürünlere dönüştürmeye odaklayabilirsek, ilaç ve kozmetik endüstrisi ve ülke ekonomisi için önemli bir katkı olacaktır. 11.000’e yakın türün ve 12.000’i aşkın taksonun yetiştiği bitki çeşitliliğiyle ülkemizde tüm Avrupa’nın toplam bitki sayısına yakın bitki yetişmektedir, Türkiye’deki eczacılık fakülteleri öğrencileri temel bilim derslerini müteakiben kapsamlı olarak eczacılık meslek bilimleri derslerini almaktadırlar ve son yıllarda Farmakognozi dersinin kapsamı bitkilerin kimyasal yapısını ve çeşitli biyoaktivitelerini ve ilaç olma potansiyellerini ve tedavide kullanımını içeren Fitoterapi, Aromaterapi ve Fitofarmasi zorunlu veya seçmeli dersleriyle daha da genişlemiştir. Eczacılık öğrencilerimiz Farmakoloji, Mikrobiyoloji, Toksikoloji ve Biyokimya derslerine ilaveten güncel eczacılık eğitiminde yer alan Moleküler Biyoloji ve Genetik, Patoloji, İmmunoloji ve Farmakovijilans dersleriyle harmanlanmış, teorik ve pratik klinik eczacılık dersleriyle bilgilerini güçlendirmiş olarak 5 yıllık eğitim sonunda mezun olmaktadırlar. Dolayısıyla, bu kadar multidisipliner bir eğitimle mezun olan bu öğrencilerimizden en az % 10-15’inin bu bilgiyi endüstride ve onlara ihtiyaç duyulan araştırma kurumlarında ve sağlık sektörünün çeşitli alanlarında kullanmaları gerekir. Nitekim, İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olarak ayni Fakültede doktoramı tamamladıktan sonra Amerika’da Chicago-Illinois Üniv. Ecz. Fakültesi’nde 2 yıllık doktora sonrası araştırmalar yaptım ve akabinde Gebze’deki TÜBİTAK-MAM, Temel Bilimler Araştırma Enstitüsü’nde 10 yıl kadar uzman araştırmacı ve son 3 yıl Kimya Bölüm Başkanı olarak çalıştım ve mezun olduğum Fakülte’ye 1999 yılında profesör olarak atandım, akabinde İTÜ’de 5,5 yıl Organik Kimya Anabilim Dalı profesörü olarak çalıştım ve son 10 yıldır Bezmialem Vakıf Üniversitesi Eczacılık Fakültesi kurucu Dekanı olarak çalışmaktayım. Nitekim, bu listede yer alan ben dahil 8 eczacılık fakültesi öğretim üyesi de listedeki 22 ana alandan biri olan Kimya’nın altında görünmektedirler, zaten kimya bilimi ve kimya dersleri de eczacılıkta oldukça önemli bir yer tutar. Aslında ister doğal, ister sentetik olsun bir molekülün keşfinden ilaç haline gelişine kadar 60-70 farklı bilim alanından insanın emeği geçer, bir ilacın halka sunulması başta olmak üzere her aşamasında görev alabilen tek meslek grubu ise sadece eczacılardır. Kimyagerler ve kimya mühendisleri özellikle sentezi ve üretimi safhasında yer almaktadırlar, tabii ki moleküler biyoloji ve genetik mühendisliği ve immünolojideki gelişmelerle yeni ilaçların ve özellikle biyolojik ilaçların tasarımı ve üretiminde biyologlar ve hekimlerle eczacıların birlikte çalışması da çok önem arzetmektedir. Çağımız artık multidisipliner araştırmalar yapmayı gerekli kılmaktadır, herkesin birbirinin birikimine ve bilgisine saygı göstererek güçlü projelerde etik kurallar çerçevesinde beraber çalışma kültürünü benimsemesi gerekir. Bu anlamda Türkiye’deki tıp, kimya ve eczacılık alanındaki bilim adamlarının bilgi birikimi yadsınamaz, nitekim bu listedeki rakamlara dayanarak (Klinik Tıp alanı Kimyayı takiben 29 bilim adamıyla 2. sırada yer almıştır) (bkz. Tablo). Yaşadığımız Covid-19 salgınında da hükümetimizin desteği ve TÜBİTAK’ın işbirliğiyle bazı ilaç fabrikalarımızın aşı ve ilaç için çok hızlı projeler geliştirmesi ve yürütebilmesi yetkin araştırmacı ve bilim adamlarımız sayesindedir. Bu çalışmaların yanısıra bizzat hastanelerimizde ve sahada cansiperane çalışan hekim, eczacı, hemşire ve sağlık personelimize şükran borçluyuz ve bu vesileyle hayatını kaybeden tüm sağlık çalışanlarını rahmet ve minnetle anıyorum. Bu nedenle özellikle araştırmaya ve bilime meraklı olan eczacılık öğrencilerini şu anda eğitim veren 45 eczacılık fakültesinde genç araştırmacı olmaları ve devamında öğretim üyesi açığını doldurmaları için davet ediyorum. Öğretim üyesi olmasalar bile araştırmacı oldukları sürece bir yüksek lisans veya doktora yaparak daha bilgili eczacılar olarak ülkemize hizmet ederler. Maalesef, eczacılık fakültelerinin verdiği ilanlara başvuran eczacı sayısı çok az oluyor, ilaç endüstrisine yine aynı şekilde başvuran eczacı sayısı çok az. Oysa, bilime ve araştırmaya meraklı öğrencilerin bu fırsatı değerlendirmeleri lazım, 10 yıl önce Türkiye’de sadece 10 eczacılık fakültesi varken şu anda sadece İstanbul’da 11 eczacılık fakültesi var, kaldı ki yurdumuzun pek çok ilinde eczacılık fakültesi açıldı, öğrencilerimiz oralara da gidebilirler. Eğer akademisyenlik onların beklentilerini karşılamazsa her zaman için eczane açma hakları var, ileri yaşlarında bile açabilirler, ama ileri yaşlarda eczaneden vazgeçip bilim adamı olamazlar. Bilim adamı olmak kişilerin yıllarını alır ve bir yaşam şeklidir ve araştırmadan aldığınız hazzı ve iş tatminini başka hiçbir meslek veya işten alabileceğinizi düşünemiyorum. Bilimle uğraşırken zamanınızın nasıl geçtiğini hiç anlamazsınız ve yeni bir yayın yapmak, ya da bir bileşiğinizi patentlenmek/ ürüne dönüştürmek ve genç bilim adamı adaylarını yetiştirmek en büyük mutluluğunuz olur. Tüm eczacılık fakültelerimizde en az 10 Anabilim Dalı var, yani bu Anabilim Dalları’ndan birini seçerek yine ilaca ve sağlığa uzanan bir alanda güzel çalışmalara imza atabilirsiniz, bir ilaç veya aşı geliştirebilirsiniz, ya da bilgili eczacılar olarak toplumumuza hizmet edebilirsiniz, nitekim gözle göremediğimiz bir virüsü yenmenin de ancak bilgi ve teknolojiyle mümkün olabileceğine sizler de yakınen tanık oldunuz.




Sevgili öğrencilerimiz, aldığınız evrensel bilim anlayışıyla bulunduğumuz çağa, insanlığa ve doğaya karşı sorumluluk bilinci ile bilim ve teknolojinin izini takip ederek yeni fikirler üretecek ve dünyamızı güzelleştirecek ve fayda sağlayacak çalışmalar ve hizmetler peşinden koşmaya devam edecek olan sizlersiniz, hayalleriniz hep büyük olsun.


Yeni bir ders yılının başında hepinize sağlıklı ve başarılı güzel bir eğitim-öğretim yılı ve sürekli öğrenmeyi düstur edeceğiniz bilimle dolu günler diliyorum. Öğrendiğiniz ve üreteceğiniz bilgileri paylaşarak, hayata geçirilmesini sağlayıp toplumu aydınlatacak bilim adamları ve sağlık neferleri olmanız sizlerin elinde, zihniniz ve yolunuz açık olsun.


PROF.DR. GÜLAÇTI TOPÇU



bottom of page