top of page

ÇOKLU BİTKİ İÇEREN PASTİLLER VE KALİTE STANDARTLARI


Toplum tarafından çok ciddiye alınmayan boğaz enfeksiyonları günümüz dünyasında en sık görülen hastalıklardandır.


Uzun süreli boğaz enfeksiyonları, faranjit hatta kanser gibi daha ciddi sorunlara neden olabilir. Akut boğaz ağrısı, genellikle farenks, bademcikler veya nazofarenksteki enflamatuar sürecin neden olduğu bir semptomdur. Bu vakaların çoğu viral kökenlidir ve soğuk algınlığının bir parçası olarak ortaya çıkar. Boğaz ağrısı, boğazda genellikle yutkunduğumuzda kötüleşen ağrı, kaşıntı veya tahriş olarak kendini gösterir.


Boğaz ağrısının en yaygın nedeni, soğuk algınlığı veya grip gibi viral bir enfeksiyondur. Bir virüsün neden olduğu boğaz ağrısı kendi kendine düzelir. Bakterilerin neden olduğu daha az yaygın bir boğaz ağrısı türü olan strep boğaz (streptokokal enfeksiyon), komplikasyonları önlemek için antibiyotik tedavisi gerektirir. Boğaz ağrısına viral enfeksiyonlar, bakteriyel enfeksiyonlar, tahriş edici maddeler ve yaralanmalar neden olabilir. Belirti ve semptomlar arasında boğazda ağrı veya tırmalama hissi, yutkunma veya konuşma ile kötüleşen ağrı, yutma güçlüğü, boyun veya çenedeki bezlerde ağrı, şişkinlik, kırmızı bademcikler, bademcikler üzerinde beyaz lekeler veya ses kısıklığı oluşabilir.

Öksürük; vücudun üst solunum yolundan dolayı veya tahriş edici maddeleri boğazdan atmak için yaptığı bir reflekstir. Günlük hayatta ve klinik alanda sıkça rastlanılan bir semptomdur. Üst solunum yollarına giren toz, alerjen, duman veya kirlilik gibi tahriş edici ajanlar beyne mesaj gönderen sinirleri uyarır ve merkezi sinir sistemini haberdar eder. Bu uyarıyı alan beyin yabancı maddeleri uzaklaştırması için göğüs ve karın kaslarına emir verir. Bu yüzden kaslar kasılarak akciğerdeki havayı öksürük ile ani bir refleks ile dışarı atar.

Pastiller boğaz ağrısı ve boğaz semptomlarında ilk başvurulan seçeneklerdendir.


Pastilde üretim standartları nelerdir? Hangi tip analizler yapılmaktadır? Her pastil güvenilir midir?


Pastil, tahriş olmuş boğaz dokularındaki ağrı ve öksürük gibi semptomları geçici olarak hafifletmeye yardımcı olan takviye ürünlere denir. Tükürük oluşumunu teşvik ederek ve ağızda ferahlık hissi sağlayarak etki gösterirler. Bitki ekstrakları ve içlerinde bulunan aromatik yağlar, pastil içine karışım halinde girdiklerinde karışımdaki bitkilerin özelliklerini etkilerini taşırlar. Pastil formülasyonu yapılırken bitki içerikleri botanik isimleri ile titizlikle tek tek seçilir. Seçilen her bir bitkinin formülasyonda ayrı bir yeri ve etkisi vardır. Kombinasyonun ana içeriğini oluşturan bitkiler amaca göre belirlenir. Sonrasında kombinasyona destek additif etkiyi sağlayacak bitkiler seçilir. Bitki seçimlerinde kalite standardı çok önemlidir. Kombinasyona giren her bir bitki ekstresinin analizleri yapılır ve uygunluğuna göre karar verilir.


Bitkilerin pastil karışımlarında kullanılma nedeni terapötik özellikleri, tadı veya kokusu içindir. Amaç genel boğaz sağlığımızı korumaktır.

Pastil üretimi yapan işletmeler, ISO 9001, ISO 22000 kalite yönetim sistemlerini kurmalı ve işletmelidirler. Bu kalite yönetim sistemlerini işleten üreticilerin ayrıca, Helal Belgesi, HACCP, BRC gibi sertifikasyonlara sahip olmaları da önemlidir.


Pastil gıda ürünü olduğu için üretiminden son kullanıcıya ulaşıncaya kadar tüm süreçlerde kalitesini korumalıdır ve bunun için test ve analizlere tabi olmalıdır. Pastillere, E.coli varlığı, Toplam Aerobik Bakteri Miktarı, Toplam Maya ve Küf miktarı için mikrobiyolojik analizler standart olarak yapılmalıdır. Ayrıca, pastilin hedef kitlesine ve içeriğine bağlı olarak Salmonella, S.aureus, P.aeruginosa varlıkları da mikrobiyolojik açıdan analiz edilebilir. Mikrobiyolojik analizlerin spesifikasyonları, Türk Gıda Kodeksine tabii yönetmeliklerde belirlenmiştir.

IHLAMUR- TILIA CORDATA:

Dünya çapında yaklaşık 40 farklı türü bulunan ıhla- mur ağacı, ılıman ve yarı Tropik bölgelerde yetişir. Ihlamurgiller ya da farklı bir deyişle Malvaceae ailesinin Tilia cinsi olarak da tanımlanabilen ıhlamur ağacı, güzel kokusu nedeniyle pek çok yerde yetiştirilir.


Ihlamur, ülkemizde çoğunlukla Karadeniz, Ege, Marmara Bölgesi ve Antalya çevresinde yetişmekte olup, bitki ılıman iklimleri sevmektedir. Ihlamur, kokulu çiçeklerinden dolayı iyi bir gölge ağacıdır. Orta Avrupa’da eskiden birçok köyde bulunan ıhlamur ağacı köyün merkezinde buluşma noktası olarak kullanılmıştır. Ihlamur ağacı altında insanlar birbirleri ile konuşur, günlük haberler verir, gelin ve damat burada kendilerini gösterirlermiş. Mayıs başında dans festivalleri bu güzel kokulu ağacın altında düzenlenirmiş. Ayrıca köy mahkemeleri yine ıhlamur ağacı altında kurulurmuş. Bu yüzden ıhlamur ağacına, mahkeme ağacı denirmiş. Germen ve Slav halklarında ıhlamur kutsal bir ağaçtır.


1000 yaşına kadar yaşayabilen ıhlamurlar görülmüştür. Ülkemizde de 500 yaşını geçmiş çok sayıda ıhlamur ağacı bulunmaktadır.


Ihlamur ağacının çiçekleri çok değerlidir. Çiçekler kurutularak çay olarak tüketilmektedir. Çiçek verdiği dönemlerde, güneşli bir zamanda çiçeklerinin toplanması, çiçeklenmeyi artırır.


Ihlamur öyle bir ağaçtır ki çiçeğinden gövdesine kadar her bölümü kullanılabilmektedir. Arıcılıkta da önemli bir nektar kaynağıdır. Çiçekleri çay olarak içilir. Çiçek durumları tıbbi olarak kullanılır. Ihlamur çiçeği yatıştırıcı, idrar verici ve balgam söktürücü olarak çay halinde kullanılır. Ihlamur çiçeği banyosunun da yatıştırıcı bir özelliği vardır. Doğramacılıkta kıymetli olan beyaz ve hafif bir odun verir. Ihlamur kabuğundaki lifler ip ve kaba dokumalarda kullanılır. Oymacılık ve mobilyacılıkta, oyuncak sanayinde, müzik aletleri yapımında, kâğıt ve kibrit üretiminde kullanılırlar.


Ihlamur ağacının, Haziran ve Ağustos ayları arasında sarıya yakın beyaz renkte olan çiçekleri ve yaprakları, sonbahar mevsiminde olgunlaşır ve mevsim sonuna doğru toplanır. Toplanan yaprak ve çiçeklerin kurutulmasıyla elde edilen ürün, içeriğinde bulunan uçucu yağlar nedeniyle hoş kokuya sahiptir. Ayrıca bitkinin içeriğinde bulunan etkin maddeler, pek çok farklı sağlık sorununun tedavisinde destek amaçlı olarak kullanılabilir. Ihlamur ağacından toplanan yaprak ve çiçeklerin kurutulduktan sonra siyah çay gibi demlenerek tüketilmesinin geleneksel anlamda sakinleşmek, ateş düşürmek, bağışıklık sistemini güçlendirmek ve spazm önlemek gibi pek çok farklı faydası bulunur. Ayrıca ıhlamur çayı, güçlü balgam söktürücü özelliğiyle solunum yollarının rahatlatılması amacıyla da tüketilebilir. Soğuk algınlığı ve grip rahatsızlıklarında kişinin rahatlamasını sağlar.


Ihlamur; bileşiminde bulunan müsilajlar yardımı ile boğazdaki tahrişleri önlerken, flavonoid tipi bileşenleri yangı giderici ve ağrı kesici etkisi ile tahriş alanının onarımına yardımcı olur. İçeriğindeki linalool tipi uçucu yağ ise hastanın sakinleşmesini, rahatlamasını sağlamaktadır.


HATMİ-ALTHAEA OFFİCİNALİS:

Çok yıllık, yumuşak tüylü, 2 metreye kadar uzayan otsu bir bitkidir. Yaprakları, kül rengi yeşildir. Yapraklar tam veya üç lobludur. Çiçekler küçük pembemsi mor ve beyazımsı renklerdedir. Yapraklarında ve çiçeklerinde fenolik asitler ve flavonoid aglikonları, müsilaj polisakkaritleri bulunur.

Hatmi demülsan etkilidir. Gastrik mukoza, gastrointestinal sistem ile oral ve farengeal mukozada enflamasyonu önler. Yüksek oranda müsilaj içeren hatmi kökü, oral ve farengeal mukozada koruyucu bir tabaka oluşturarak, lokal iritasyonu ve enflamasyonu hafifletir.

Solunum yolları tahrişlerinde dekoksiyonu bal ile tatlandırılarak günde bir su bardağı içilerek veya gargara şeklinde kuru öksürüklerde öksürük kesici olarak kullanılabilmektedir.


Antitusif aktivite:

Hatmi kökünün müsilajında bulunan major bileşiklerden biri olan ramnogalakturonan, antitusif aktivitesi araştırılmıştır. Ramnogalakturonan, ekspekterasyonu arttırdığı, öksürme şiddetini ve ataklarını azalttığı tespit edilmiştir. Antitusif aktivite narkotik etkili kodeinden daha az, narkotik olmayan ilaçlardan ise daha fazla bulunmuştur. Hatmi ekstresi ile yapılan bir başka çalışmada tahriş olmuş larigofarengeal ve trakebronşial mukoz membran yolaklarından öksürük refleksini azalttığı görülmüştür.


Yüksek oranda müsilaj içeren hatmi kökü, oral ve farengeal mukozada koruyucu bir tabaka oluşturarak lokal iritasyonu ve enflamasyonu hafifletir. Solunum yolu tahrişlerini azaltır. Hatmi kökünün müsilajında bulunan major bileşiklerden biri olan ramnogalaktofuronanın ekspektorasyonu artırdığı, öksürme şiddetini ve ataklarını azalttığı bilinmektedir.


Hatmi; İran’da akut bronşit ve pnömoni gibi solunum yolu rahatsızlıklarında halk ilacı olarak kullanılmaktadır. Hatmi çiçeklerinden hazırlanan sulu ekstrenin epitelial ve mukozal hücre hasarlarını önlediğini gösteren çalışmalar mevcuttur.


Alman E komisyonu tarafından Hatmi kök ve yaprakları soğuk algınlığı ile birlikte gözlenen kuru öksürük tedavisinde onaylanmıştır.


Alman E Komisyonu:

1978 yılında Alman hükümeti Almanya’da satılan 300’den fazla bitki ve bitki kombinasyonunun güvenliğini ve etkinliğini değerlendirmek amacı ile uzmanlardan oluşan bir komite kurmuştur. Bu ko- mite Komisyon E olarak adlandırılmıştır.

Komisyonun çalışmaları sonucunda; bitkiler ve bitkisel ilaçların bilimsel olarak onaylanmış kullanımlarını, kullanılmaması gereken durumları (kontrendikasyon), yan etki, doz, ilaç etkileşimleri gibi terapötik bilgileri içeren resmi monograflar yayınlanmıştır.

Alman E komisyonu bitkisel ürünler için en önemli başvuru merkezlerinden biridir.


Kaynaklar:

1) Paul M, ESCMID Guideline for the Management of Acute Sore Throat, 2012, 18, ESCMID, 1-18.

2) Maheshwari R, Jain V, Ansari R, Mahajan SC, Joshi G, A review on lozenges, BBB, 2013, 1-9.

3) Shinde SG, Kadam V, Kapse GR, Jadhav SB, Zameerud- din , Bharkad VB, A review on lozenges, IAJPR, 2014, 4, 567- 570.

4) Pothu R & Yamsani MR, Lozenges formulation and eva- luation: A review, IJAPR, 2014, 1, 290-294.

5) TOKER, G., TOKER, M.C., ABBASOĞLU, U. 1995. Anatomi- cal and Microbiological Investigation. Linden Barks. Jour- nal of Faculty Pharmacy of Gazi, 12(2), 97-101.

6) PDR for Herbal Medicines 2nd ed. Thomson Medicinal economics

7) FED Monograflar ; Tedavide kullanılan bitkiler , Prof Dr. L.Ömür Demirezer , Tayfun Ersöz , İcal saraçoğlu, Bilge Şe- ner, MN Medikal&Nobel 2011

bottom of page