top of page

YALANCI İĞDE

Bitkinin; meyveleri, yaprakları, tohumları ve bunlardan elde edilen yağları halk ilacı olarak hipertansiyon, ödem, iltihaplanma, doku dejenerasyonu, cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır.


Doğal antioksidanlar, gıda ve şifalı bitkilerde, bazen doğada kendiliğinden yetişen bitkilerde de görülebilir. Oksidasyon organizmalardaki metabolizmanın normal bir sonucudur. Bu doğal sonuçtan, reaktif oksijen (ROS), reaktif nitrojen (RNS) türle-rinin oluşumu görülür. Yapılan çalışmalar, polifenolik bileşiklerin ve vitaminlerin (özellikle A, E, C) iyi antioksidan özelliklere sahip olduklarını göstermiştir. Hippophae rhamnoides türlerinde bulunan ana polifenoller; birden çok etkiye sahip flavonoidler, fenolik bileşikler, tanenler karotenoidlerdir. Doğal ve şifalı bitkiler gibi Hippophae rhamnoides de bu taşıdığı biyoaktif bileşiklerin varlığı sayesinde antioksidan etkiler gösterir. Antienflamatuar, anti-aterioskleroz, anti-aging (yaşlanma karşıtı) ve anti-kanser dahil olmak üzere çok çeşitli biyolojik etkiler sergiler. Oksidatif stresi azaltarak vücutta oluşan bozuklukları önlerler. Ayrıca antioksidan içeren, ROS/RNS üreten reaksiyonları azaltan serbest radikal temizleyicileridir.


Hippophae rhamnoides’e ‘’Süper gıda’’ kategorisi haklı olarak verilmiştir. Yaprakları, meyveleri, tohumları, dalları insan ve hayvan sağlığı için çok önemlidir. Ayrıca tohum ve meyvelerinden çıkarılan sabit yağlar çok kıymetli doymuş, doy-mamış yağ asitleri içerirler. (Palmitoleik asit (Omega-7), Oleik asit (Omega-9), Linoleik asit (Omega-6), Linolenik asit (Omega-3), Palmitik asit gibi). Sea buckthorn (Hippophae rhamnoides) besinsel ve tıbbi değerleri için dünyanın çeşitli yerlerinde başta Tibet, Moğolistan olmak üzere Avrasya’da yetiştirilen dikenli, yaprak döken, azotu bağlayan bir çalılıktır. Terapötik açıdan önemlidir çünkü antioksidandır. Karaciğer koruyucu (hepatoprotektif), antienflamatuar, antiradyasyon etkiler, gastrointestinal etki, trombosit agregasyonu, immün-odilatör etkiler gösterir. Hippophae rhamnoides bu etkileri için binlerce yıl öncesinde olduğu gibi bugün de geleneksel tıpta sıklıkla kullanılmaktadır.

Süper gıda kategorisinde, etnomedikal formülasyonlarda bulunan Avrasya’nın soğuk ılıman bölgelerine özgü Hippophae rhamnoides L. (Yalancı iğde, Deniz topalağı) bitkisinin yerel isimlerini; Prof. Dr. Asuman BAYTOP (1984), Cıcılık, Çıçırgan, Çiskan (Erzurum bölgesi), Çalı gagası olarak belirtmiştir.



Bitkinin; meyveleri, yaprakları, tohumları ve bunlardan elde edilen yağları halk ilacı olarak hipertansiyon, ödem, iltihaplanma, doku dejenerasyonu, cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmıştır.


Hippophae rhamnoides bitkisinin doğal yaşam alanı Çin, Tibet, Moğolistan, Rusya (iki yüzyıldan fazladır bilinmekte ve yemek, tedavi, bahçelik için kullanılmaktadır.), Sibirya, Baltık denizi kıyıları, Finlandiya, Almanya, Romanya ve Macaristan’da çok yaygın bir şekilde yetiştirilmektedir. Şu anda Kanada dahil dünyanın çeşitli yerle-rinde yetiştirilebilen eşsiz, değerli bir bitkidir. Türkiye’de Kastamonu (Taşköprü), Erzurum, Ardahan, Bartın, Sivas, Çorum’da görülmek-tedir. -45 °C ila 40 °C gibi aşırı sıcaklıklara ve kuraklığa dayanaklı kabul edilir. Sulanır ise hızlı bir kök sistemi geliştirir. Theophrastus ve Dioscorides gibi eski Yunan bilim insanlarının yazılarında Hippophae rhamnoides bitkisinden bahsedilmektedir.

Hippophae rhamnoides’in insan ve hayvan sağlığındaki etkisi Antik Yunanistan’da zaten bilinmektedir. Yunanlılar bitki meyvelerini hayvanlarda solucan enfeksiyonu (Helminthiasis) tedavisinde kullanmışlardır [Wiestrak v.d 2013]. Genç yapraklar ve sürgünler, yarış atları için yem olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla zayıf hayvanlar kilo almaya başlayıp durumları iyileşmiştir. Tüylerinin daha parlaklaştığı görülmüştür. ‘’Hippop- hae rhamnoides’’ latince adı da bu uygulamadan gelmiştir. Yunanca ‘’hippos’’ ‘’at’’, ‘’phos’’ ise ‘’parlamak’’ anlamına gelmektedir.


Günümüzde Yalancı iğde, sağlığı geliştirme potansiyeline bağlı olduğu biyolojik aktif bileşiklerin bolluğundan dolayı, yaygın olarak insan yaşamında kullanıl-maktadır. Bu maddeler; karotenoidler, flavonoidler, fosfolipitler, tanenler, vita- minler, makro ve mikro elementlerdir [S. Czaplisk H. v.d 2005]. Yalancı iğde meyvelerinin askorbat oksidaz (askorbik asidin bozulmasından sorumlu enzim) içermemesi ilginçtir. Bu nedenle kurutulmuş meyvelerinden yapılan ürünlerde yüksek oranda ‘’C vitamini’’ içerir. Bu eşsiz kimyasal bi- leşim, sağlık özellikleri ayrıca meyvelerin çekici rengi ve doğal aroması sayesinde bitki; eczacılık, kozmetik ve gıda endüstrisi için değerlidir [X. Tang v.d 2001]. Hippophae rhamnoides endüstrisi Rusya’da bilim insanlarının meyvelerde, yapraklarda ve ağaç kabuğu-nda bulunan biyolojik aktif maddeleri araştırmaya başladıkları 1940’lardan beri gelişmiştir.


Yalancı iğde (Hippophae rhamnoides) yetiştirmek için ilk Rus fabrikası Biysk’de kurulmuştur. Bu ürünler, Rus kozmonotların diyetinde ve kozmik radyasyondan korunmak için bir krem olarak kullanılmıştır [Delabays ve Scalasin 1995; Xu v.d 2001]. Çin’in Yalancı iğde bitkisi üretimi ile ilgili deneyimi yenidir. Ancak geleneksel kullanım yüzyıllar öncesine dayanmaktadır. 1980’lerde araştırma ve plantasyon kurulmasına başlanmıştır. 1982’den beri Çin’de 300.000 hektardan fazla Yalancı iğde dikilmiştir. Ayrıca 200’ün üzerinde ürün üreten 150 fabrika kurulmuştur [Lu 1992]. Bitki yoğun turuncu meyveleri ile karakterize edilebilir [Mika 1996]. Meyveler 6-9 cm uzunluğunda olgunlaştıkça kırmızı, koyu sarı veya turuncu renk alır. Etli posa içeren bu sulu meyvelerin yumuşak bir dokusu vardır. Meyvelerin içindeki tohumlar kahverengidir. 2,8-4,2 mm uzun oval şekilli ve parlak bir yüzeye sahiptir [Michel v.d 2012]. Kökler, azot fikse eden mikroorganizmaların bulunmasından ötürü kumulların, çakılların bulunduğu kuru derelerde bile bitkinin yetişmesini sağlarlar. Bu, nitrojen bağlayan Aktinobakteriler ile simbiyotik ilişkilerinden dolayı marjinal topraklarda bulunmasını ve topraktaki organik, mineral maddeleri çözümlene-bilir hale getirilmesini sağlar [Akkermans ve ark. 1983].

Hippophae rhamnoides’ten iki farklı yağ ekstre edilir. Bunlar; meyve hamuru yağı ve tohum yağıdır. Bu yağlar CO2 ekstraksiyonu ile elde edilebilir. Yağlar; Vit-E ve Vit-K, karotenler (likopen, β-karoten, α-tokoferol) bakımından zengindir. Özellikle Tokotrienoller meyve hamur yağında bulunur. Ayrıca steroller (β-sitosterol, kolesterol, kampestrol, stigmasterol) içerir [Cenkowski S. 2006].


Hippophae rhamnoides yağ asitlerince zengindir. Meyve hamur yağında oleik asit, plamitoleik asit (%30), palmitik asit bulunur. Tohum yağında doymamış yağ asitlerinden linolenik asit (n-3) ile linoleik asit (n-6) bulunur [Erkkola R, Yang B. 2003].


Bitkinin Uçucu Bileşikleri

• Etil dodekanoat (Etil lavrat) (Etil ester)

• Etil oktanat → Gıda endüstrisinde lezzet verici, parfüm endüstrisinde de koku katkı maddesi olarak kullanılır. Yağ asidi esteridir.

• Dekanol → Desil alkoldür. Tatlı yağ benzeri kokusu vardır.

Yağ Asitleri

• Doymuş (saturated fatty acids)

• Doymamış (unsaturated fatty acids)

Meyve hamur (küspe) yağında; doymuş yağ asitleri (SFA) (Saturated Fatty Acids) ve doymamış tekli ve çoklu yağ asitleri (MUFA) ve (PUFA) (Mono Unstureted Fatty Acids) ve (Poli Unstureted Fatty Acids) içerir. Tohum yağında; doymuş yağ asitlerinden (SFA) palmitik asit ve doymamış yağ asitleri bulunmaktadır.

• Oleik asit (IUPAC adlandırma sisteminde 9-Oc- tadekanoic asit) - 18:1- CH3(CH2)7CH=CH(CH2)- 7COOH

Şekil : Oleik asit


• Palmitik asit (IUPAC adlandırma sisteminde hexadekanoic asit) - 16:0- CH3(CH2)14COOH

Şekil : Palmitik asit


• Linoleik asit (IUPAC adlandırma sisteminde 9,12-Octadekanoic asit) - 18:2- COOH(CH2)7CH=- CHCH2CH= CH(CH2)4CH3


Şekil : Linoleik asit


• α-Linolenik asit (Omega-3) (IUPAC adlandırma sisteminde 9,12,15- Octadekatrienoic asit) - 1 8 : 3 - CH3CH2CH=CHCH2CH=CHCH2CH=CH(CH2)7CO- OH


Şekil : α-Linolenik asit


Palmitoleik asit (IUPAC adlandırma sisteminde 9-Hexadekanoic asit) - 16:1 - CH3 (CH2) 5CH = CH (CH2) 7COOH


Şekil : Palmitoleik asit

Omega-7 ya da Palmitoleik asit, eski çağlardan bu yana özellikle Tibetliler ve Moğollar tarafından geleneksel ilaç olarak kullanılan, bazı eski tıp kaynaklarında akciğerler, mide, dalak, kan dolaşımı üzerinde farmakolojik etkileri olduğu belirtilen yabani iğdenin (Hippophae rhamnoides L.) etken maddesidir. Yabani iğdenin ilk kez 1977 yılında, Çin Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen Farmako-pesinde resmi olarak yer aldığı da bilinmektedir (Xu Mingyu ve ark. 1977).

Omega-7, derinin doğal bir bileşenidir, cildi nemlendirici, onarıcı etkisiyle bilin-mektedir. Bu özelliği ile yanık ve iyileşmeyen yaraların tedavisinde, egzamada değerli bir topikal ajan olarak kabul edilirken aynı zamanda vajinal kuruluk, göz kuruluğu tedavisinde de kullanılmaktadır. Omega-7’nin saç ve tırnak üzerindeki olumlu etkileri de bilinmektedir (Yang B. ve ark. 1999).


Yapılan araştırmalar Omega-7 yağ asidinin, vücutta yağ birikiminin engellen-mesine, insülin seviyesinin düzenlenmesine ve kilo kontrolüne yardımcı olduğunu göstermiştir. Bu mucizevi madde aynı zamanda metabolizmayı hızlandırarak vücudun insülin hassasiyetini artırır. Böylece vücut glikozu yağ olarak depolamak yerine enerjiye dönüştürür, kilo kontrolü kolaylaşır (Yang, Zhi-Hong ve ark., 2011).

Kuru ve hassas cilt endişeleri için besleyici bakım sağlar. Kuruluktan kaynaklı incelmiş ve pürüzlenmiş cilt dokusunu besleyerek güçlendirir. Cildin güçlenme-sini sağlarken pürüzsüz ve canlı görünüme kavuşturur.



Hippophae rhamnoides L. Türünün Biyolojik Aktiviteleri

• Dermatolojik Aktiviteler

Hippophae rhamnoides özleri, fraksiyonları, yağı (tohum ve hamur) ve izole edilmiş bileşikler antioksidan bileşikler ile geniş çapta çalışılmıştır. Antienfla-matuar, antibakteriyel, antifungal, antisebum, yara iyileşmesi, anti-psöriasis, atopik dermatit, UV ve radyoaktiviteden koruyucu aktiviteleri ile birlikte kozmetiklerde kullanımı sayılabilir.

Kuru ve hassas cilt endişeleri için besleyici bakım sağlar. Kuruluktan kaynaklı incelmiş ve pürüzlenmiş cilt dokusunu besleyerek güçlendirir. Cildin güçlenme-sini sağlarken pürüzsüz ve canlı görünüme kavuşturur. Cilt kuruluğundan ve cilt dokusu hasarından dolayı pürüzlü görünen cilt bariyerini nemlendirme için gerekli olan seramidler içerir. Kalın nem koruma katmanını ve nemi cilde hapseden içeriğiyle cildin uzun süre nemli kalmasını sağlar.


• Antidiyabetik Aktivite • Antiviral Aktivite

Geleneksel tıpta sıklıkla kullanılmış ve kullanılmakta olan Hippophae rhamnoides’in üzerinde çalışmalar yapıldıkça antioksidan ve antienflamatuar etkilerini daha çok anlamakta ve bitkinin beslenme sağlık etkileri önemsenmek-tedir. Bir bitki olarak 190 çeşit biyoaktif madde taşıdığı ve bunların birbirlerine sinerjik etki gösterdiği söylenebilir.

Hippophae rhamnoides’in meyvelerinden ve tohumlarından elde edilen sabit yağ geniş çapta araştırılmıştır. Hippophae rhamnoides’in sulu, metanol/etanol özleri ve yağı, bu özlerde bulunan biyoaktif bileşenler (yağ asitleri, tokoferoller ve tokot-rienoller, karotenoidler, polifenoller v.b); antienflamatuar immünomodülatör, antioksidan, kardiyovasküler koruma, anti-kanser gibi birçok yararlı etki göster-miştir. Bugün antiviral olarak tabletlerini (yurt dışında), Kır iğdesi yağını kapsüller içinde egzama, yanık, dermatit, yara, iltihaplanma tedavilerinde ülkemiz de dahil olmak üzere keza krem, pomat halinde, sabit yağ halinde de kullanıldığını gör-mekteyiz. Kuru hassas cilt bakım ürünlerinde dünyaca ünlü markalarda Hippophae rhamnoides kullanılmaktadır.





Uzman Eczacı Serap Özhan

bottom of page