Sinir sistemi doku ve hücreleri (nöronlar) tüm dokular gibi kanla taşınan; besinler, su, oksijen (O2) ile beslenir ve işlevini yapar. Nörolojik sistem insanda, günlük enerjinin %22’sini kullanan ve en çok mitokondri içeren hücrelerden oluşur (Şekil-1). Beyin gelişimi anne karnında ilk 1000 günde başlayıp doğumdan önceki son iki ayda maksimum düzeye çıkar. Yetişkin bir erkek beyni ortalama 1336 grama ulaşır. Beyin ve sinir sistemi organları, ilk altı ay anne sütü sayesinde sağlıklı gelişebilmektedir. Anneye ait olumsuz faktörler (anatomik bozukluklar, plasentanın yetmezliği, kötü beslenme, enfeksiyon, hastalıklar, kötü alışkanlıklar vb.) bebeğin beslenmesine ve beyin gelişimine olumsuz etki etmektedir.
Doğumdan sonra da bebeğin nörolojik gelişimi için ana faktör beslenmedir. Bu dönemde beslenme bozuklukları, yanlış beslenme, mineral ve vitaminlerin eksikliği beynin hacim, fonksiyon ve yapısal gelişimini bozmaktadır. Normal nörolojik gelişim ve nörolojik hastalıklarda beslenmenin olumlu veya olumsuz etkileri, olabilecek seçilmiş konuları başlıklar ve özet halinde belirtmeye çalışalım.
Beynin doğru beslenme alışkanlıklarıyla performansın artırılması amaçtır. Aynı zamanda, Yaşlılıkta ise hafıza kaybı ve nörodejeneratif hastalıklardan korunmaktır. Omega yağ asitleri beyin gelişimini, performansı, rejenerasyonu, antioksidan gıdalar ise hafıza kaybını Alzeimer, Parkinson ve demans gibi dejeneratif hastalıkları yavaşlatmakta ve önlemektedir.
Temel: İlk 1000 Gün Nörobeslenmesi
İnsanda beyin biyolojik gelişiminin 2/3’ü anne karnında tamamlanmaktadır. Annenin gebelik boyunca düzenli ve sağlıklı beslenmesi beyin gelişimi açısından önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle anne adaylarının gebelik süresince folik asidi yeterli miktarda alması, bebek beyninin hafıza hücreleri için anahtar görevi görmektedir. Folik asit desteği yetişkinler için de önemlidir. Alzheimer ve bunama riskine karşı folik asit bakımından zengin fasulye, bezelye, ıspanak, şalgam, limon ve portakal gibi gıdalar tüketilmelidir. Anne sütü ilk altı ay, beyin gelişimi için ideal besindir. Başta Taurin denen amino asit bileşiği olmak üzere pek çok protein, yağ, ve esansiyel yağ asitleri DHA (dokosahexaenoik asit), EPA (eikosapentaenoik asit) ve arakidonik asit (omega-6) içermektedir. Protein enerji malnütrisyonu; gelişen eksik ve yanlış beslenen bebeklerde beyin gelişiminin durduğu, hacim ve fonksiyon kaybettiği bilimsel raporlarda gösterilmiştir2. Bunları önlemek için ilk altı ay sadece anne sütü bebeğin beslenmesi için yeterli olmaktadır. Anne sütünde eksik olan D3 vitamini için günde bir defa üç damla D3 vitamini en az altı ay boyunca, demir için de bebek dört aylık olduktan sonra takviye yapılmalıdır. İlk dört-altı ayda geçiş besinleri ve altı aydan sonra da ev yemekleri şeklinde beslenmeye devam edilmelidir. Çocuk beslenmesinde tavsiye edilen ise; miktar fazlalığından ziyade besin çeşitliliğidir. Az rastlanan, doğum öncesi ve genetik kaynaklı nörometabolik hastalıkların önlenmesi için, do ğum süresince ve doğum ile yapılan geniş spektrumlu tarama testleri sonucu doğru beslenme hemen uygulanmalıdır. Hamilelik döneminde, normal besinlere ilaveten yeterli alınması gereken besin ve gıdalar Tablo-1’de verilmiştir.
Bu dönemde ve her zaman annelerin ve çocukların uzak durmaları ve tüketmemeleri gereken, gıda ve alışkanlıklar: Alkol, sigara, aşırı işlem görmüş gıdalar, şeker ve şekerli sodalı meşrubatlar, kızarmış ürünler, trans yağlar, hidrojene ve doymuş yağlar (margarinler), aşırı tuz, kafein ve çevresel kirliliklerle bulaşmış yiyecekler.
Okul Çağı Çocuklar ve Yetişkinlerde Nörobeslenme
Doğumdan sonra genetik faktörler yanında beyin gelişmesinde çevre faktörleri önemlidir. Tüm beyin fonksiyonları bu aşamada gerçekleşir. Bilişsel gelişim biyolojik gelişime paralel yürür. Dört aşamada, a-Hafıza, motor, sensorimotor (duyusal) gelişim olur (0-2 yaş). b-Dil gelişimi ve kullanımı (2-7 yaş), c-Sistematik ve mantıksal düşünce gelişimi başlar (7-12 yaş). d-Çocuklar soyut, mantıksal ve bilimsel düşünmeyi öğrenirler. Hipotezler kurabilir ve düşüncelerini organize edebilirler (12 yaş ve sonrası). Doğumda 2500 olan sinaptik bağlantı, 4 yaşında, her nöron için 15 000 sinaptik bağlantıya ulaşır. Miyelin oluşumu tamamlanır. Beyinde frontal (ön) ve temporal (yan) loblar büyür. Hormonal gelişim dönemi (Ergenlik çağı) ile beyin hücreleri ve sinaptik bağlantılar, yeniden organize olmaktadır (12-15 yaş). İki yaşından sonra, her geçen gün gelişen çocukların besin ihtiyaçları da yaş kilo ve boy artışı ile artacaktır. On sekiz yaşından sonra zaten çocuk ve yetişkin nörobeslenmesi aynı olmaktadır. Temel besinlere ilaveten okul çağı çocuklarda ve yetişkinlerde faydalı olan diğer besinler Tablo 2 de verilmiştir.
Yüksek Bilişsel Performans için Nörobesinler
Sınavlarda, satranç maçlarında, önemli sunum ve raporların hazırlanması sürecinde, maksimum bilişsel performans, dikkat, konsantrasyon ve dayanıklık gerekli olmaktadır. Bu durumlarda enerji ihtiyacı da normalde 60 Kal/saat iken, artarak 100 Kal/saat düzeyine çıkmaktadır. Metabolizmada yağların oksidasyonu sempatik sinir sisteminin aktif olması, bilişsel zekâ geliştirici ve zihinsel yorgunluğu azaltıcı besinler önemli olmaktadır. Bu ise uygun yağ asitlerine (omega-3), amino asitlere (glutamat), vitamin, mineral, antioksidan ve fitobesinlere ihtiyacı artırmaktadır. Seçilmiş, amaca uygun organik minimal işlenmiş, meyve, sebze, kuruyemiş, baklagil, tam tahıl ihtiyacı karşılayacaktır. Performans öncesi yüksek proteinli (tirozin ve fenilalanince zengin) besinlerin alınması düşünme yeteneğini, yeterli karbonhidrat ise düşüncede odaklanmayı ve dayanıklılığı sağlar. Susuzluk bedensel ve zihinsel yorgunluğu getireceğinden suyun az miktarlarda ve sürekli içilmesi tercih edilmelidir. Performans öncesi hayvansal gıda ürünleri metabolizmayı yoracağından kaçınılmalıdır.
Serebrovasküler (beyin-damar) ve Nöromasküler (sinir-kas) Hastalıkları Önleyici Beslenme
Serebrovasküler Hastalıklar (SVH), bir beyin bölgesinin iskemi (yeterli kan olmaması) veya kanama sonucu kalıcı ya da geçici olarak etkilenmesi ve/ veya beyni ilgilendiren bir ya da daha fazla kan damarının primer patolojik hasarıdır. En önemli serebrovasküler hastalık ise felçtir. En etkin önleyici tedbirler aşağıda sıralanmıştır.
• Tuz tüketiminin azaltılması • Meyve ve sebze tüketiminin arttırılması • Doymuş yağ ve trans yağ asitleri tüketiminin azaltılması • Bedensel aktivitenin artırılması • Vücut kütle indeksi (VKİ)’nin azaltılmasıdır.
Nöromüsküler hastalık; doğuştan veya sonradan kazanılmış olarak gelişen, ön boynuz motor nöron hücrelerinde, periferik sinirlerde, nöromusküler kavşakta veya kaslardaki sinir hücrelerinin ölmesi veya hasarının neden olduğu heterojen bir grup hastalıklar olarak tanımlanır. En çok rastlanan Miyopati, Nöropati, Spinal Masküler atrofi (MSA), Masküler Distrofi (MD), Multiple Skleroz (MS, kaslarda güçsüzlük), Dermatomiyozit gibi hastalıklardır. Tedavisi çok az olan bu hastalıkları önlemenin en önemli yolu toksik kimyasallardan temizlenmiş çevre ve beslenmedir.
Nörodejenerasyonu Önleyici besinler
Yaşlılık ve hastalıklar nedeniyle tüm doku ve organlarda değişimler olmaktadır. Beyin ve sinir sistemindeki değişimler aşağıda sıralanmıştır.
-Beyin Küçülmesi (Brain Atrophy) %11 hacim ve ağırlık kaybı
-Nöron (sinir) hücre ölümü (Neuronal cell death)
-Nöroinflamasyon:, sinir dokusunun iltihaplanması.
-Nöroplastisite azalması: beynin yeni bağlantılar oluşturabilmesi, adapte olabilmesidir.
-Nörogenez azalması: beynin yeni nöronlar oluşturabilmesi.
-Nöropati: Sinir sistemi ağrıları.
Bu biyolojik ve fizyolojik değişimler sonucu insanda nörodejeneratif hastalıklar (Parkinson, Alzheimer, Demans vb.), bilinç ve idrak azalması (Cognitive decline), hafıza azalması (memory decline), beyin disfonksiyonu (Fonksiyon bozukluğu), yeni beceri öğrenmede zorluklar ortaya çıkmaktadır. Uygun, yeterli, dengeli nörobeslenme bu problemlerin azaltılmasında ve iyileştirilmesinde çok önemli rol oynamaktadır.
Nörotransmitterler ve Nootropikler
Nörotransmiterler (100’den fazla) ve nörotransmiter taşıyıcı proteinleri (20’den fazla) sinir hücrelerinde mesaj taşıyan kimyasallardır. Beyin nörotransmiterlerle nefes alma, kalp atışı, sindirim, kas hareketi, ruh hali gibi çeşitli fonksiyonlarını gerçekleştirir. En önemli nörotransmiterler; Asetilkolin (kolinden sentezlenir), Dopamin (tirozinden sentezlenir), Endorfins, Epinefrin (Adrenalin), GABA (Gama amino bütirik asit), Serotonin (triptofandan sentezlenir, mutluluk verir). Yaşlılıkla, nörotransmiterler ve taşıyıcı proteinleri azalmaktadır. Seçilmiş besinlerle normal metabolizma sonucu doğal olarak tüm nörotransmiterler, taşıyıcı proteinler sentezlenmektedir. Şekil-2, nörotransmiterlerin besin kaynaklarını göstermektedir.
Ayrıca gıda ve probiyotik kaynaklı nöroaktif bileşenler bulunmaktadır. Bu maddeler sinir ve kas sistemlerine etki ederek, nörotransmiter, nöromodulatör veya nörohormon aktiviteleri göstermektedir. Örnek olarak vişnede bulunan melatonin nörohormon olarak uyku getirmektedir. Turşu ve yoğurtta bulunan histamin ise nörotransmiter olarak bağışıklık sistemini güçlendirir.
Nootropikler veya nootropik ilaçlar, gıdalar, gıda takviyeleri (halk arasında beyin dopingi ve zeka artırıcı olarak da bilinir), sağlıklı bireylerde dikkat, hafıza, yaratıcılık ve motivasyon gibi zihinsel fonksiyonları artırmaya yönelik kullanılan çeşitli ilaç ve gıda takviyelerine verilen ortak isimdir. Reçeteli ve reçetesiz olarak, 100’den fazla nootro- pik ilaç ve gıda takviyesi piyasada satılmaktadır. Resveratrol antioksidan, antiimlamatuar ve nörotransmiter artırıcı olarak sinir sistemi dejenerasyonunda önleyici olmaktadır.
Son araştırmalara göre3 aşırı fruktoz ve serbest şeker tüketimi beyin fonksiyonlarına kuvvetli bir şekilde olumsuz etki etmektedir. 4-6 yaş çocuklarda 19g/gün, 7-10 yaş çocuklarda 24 g/gün, yetişkinlerde 30 g/günden daha fazla fruktoz ve serbest şekerler tüketildiği zaman; beynin hipokampus bölgesinde nöroinflamasyona, nöron hücrelerin- de oksidatif strese, mitokondri hasarına, sinaptik proteinlerde değişimlere neden olmaktadır. Sonuç olarak; gerekli, uygun ve yeterli beslenme ile her yaşta beyin sağlığını ve performansını korumamız mümkün olacaktır.
Kaynaklar:
1.Levent ÖZBEK, Çağri TEMUÇIN, Bülent CENGIZ Fikri ÖZTÜRK -“Synaptıc Transmıssıon: A Model On The Formatıon Of End-Plate Potentıal And A Study On Sı mulatıon”, Commun.Fac.Sci.Univ.Ank.Series A2-A3, Volume 61, Number 1, Pages 24-32, 2019.
2. Akdağ, F. (2015). Çocukta Beyin Gelişimi ve Erken Müdahale. Hacettepe University Faculty of Health Sciences Journal, Uluslararası Katılımlı 3. Çocuk Geli şimi ve Eğitimi Kongre Kitabı , . Retrieved from https:// dergipark.org.tr/tr/pub/husbfd/issue/7893/103876.
3-A. Mazzoli,M.Stefania Spagnuolo , M. Nazzaro, C. Gatto , S. Iossa,and L. Cigliano(2021) Fructose Removal from the Diet Reverses Inflammation,Mitochondrial Dysfunction, and Oxidative Stress in Hippocampus. Antioxidants 2021, 10, 487. https:// doi.org/10.3390/an- tiox10030487, MDPI, Basel, Switzerland.
Prof. Dr. Fatih Yıldız
Comments