top of page

Neden Anne Sütü?

Dünyamızın varoluşu, canlıların dünya sahnesinde yer alışları, evrimleri, tüm bunları irdelediğimizde hepsinin inanılmaz muhteşem bir senaryo ile oluşmuş olduğunu görebiliriz. Beş milyar yaşındaki dünyamızın ilk sakinleri bakteriler, sonra hayvanlar (memeliler) ve son 2 milyon yıldır da insanlar yani bizleriz. Aslında dünyanın nimetlerinden en çok yararlanacak canlılarız. Sahneye özenle yerleştirilen ve evrimleşerek bugünlere ulaşan insanoğlu. Aslında insan yavrusunun; Yaradanın, tabiat ananın özenle hazırladığı süper bir yazılım programı ile hayata tutunuşları, idameleri başlangıçtan öte tüm yaşamı boyunca daha sağlıklı ve donanımlı olabilmesiiçin her şey var bu programda. Saat saat, gün gün, ay ve ay kendini gelişmelere göre değiştirebilen bir program. Program çok açık olarak sunuluyor ve gösteriliyor bize. Yeter ki biz görelim veya gördüklerimizi anlayabilelim.



Nasıl doğmalıyız? Ne ile beslenmeliyiz? Ne zaman katı gıda yiyebiliriz? Ne zaman yürüyebiliriz?


Çok detaya girmeden Doğum Şekli ve Anne Sütü bu programın başarıya ulaşması için hem ebeveynin hem de insan yavrusunun yaşam boyu mutluluğu adına çok önemli.


İnsan diğer memelilerden çok farklıdır. Pek çok üstünlükleri vardır. Büyüme, gelişme ritmi farklıdır. Yaradan her memelinin yavrusu için sonunda ulaşacakları hedefe uygun içeriğe sahip bir besin (süt) vermiş. Hızlı büyümesini istediklerinin sütlerinin proteinden zengin olmasını sağlarken vücut oranları ile ilintili kalsiyum miktarlarını belirlemiş, beyin gelişiminin hedefi ne ise ona göre farklı yağlar kullanmıştır.


İnsanoğlu örneğin ineklere göre çok daha yavaş büyür, bu nedenle anne sütündeki protein inek sütünün 1/3’ü kadardır. Kalsiyumu daha düşüktür. Ancak inek ile karşılaştırıldığında beyni 2-3 misli büyüktür ve fonksiyonları da inek ile karşılaştırıldığında da kat ve kat üstündür. Bu gelişim için anne sütündeki yağlar, yağ asitleri özenerek seçilmiş çok kıymetli yağ asitleridir. İnsanoğlu dünya üzerinde çok hareketli yaşar, bu nedenle hastalıklara karşı daha risklidir. Bunun için korunması gerekir ve bu çok önemlidir. Bu nedenle, anne sütünün inanılmaz bir koruyucu ve/ veya çabuk iyileştirici özelliği vardır.


Emzirirken anne teninden ve sütünden gelen koku (Yeni doğanın koku duyusuen gelişmiş duyusudur) ve duyduğu anne kalp sesi ona 9 ay birlikte olduğu annesini hatırlatır ve annesine tekrardan kavuşmuş olur. Göbek kordonunun yerini anne sütü almıştır.


Korunma adına çok sayıda probiyotik bakteri ve prebiyotik (sindirilemeyen karbonhidrat) ve yüzlerce benzer koruyucu faktör içerir.


Beden ve akıl sağlığı ile ilgili bu muhteşem özelliklerinin yanı sıra ruhsal gelişim için de muhteşem bir aracıdır. Dokuz ay boyunca annesine göbek kordonu ile bağlı olarak yaşamını sürdüren bebek doğumda kordon kesildiği için annesi ile bağlantıyı, bir yerde annesini kaybeder. Güvensizdir, korku içindedir. Korkuyu en iyi Moro refleksinde yüz ifadesinde görürüz. Bu korkuyu gideren, güven kazandıran, bir yerde kaybettiği annesine kavuşturan anne sütüdür. Emzirirken anne teninden ve sütünden gelen koku (Yeni doğanın koku duyusu en gelişmiş duyusudur) ve duyduğu anne kalp sesi ona 9 ay birlikte olduğu annesini hatırlatır ve annesine tekrardan kavuşmuş olur. Göbek kordonunun yerini anne sütü almıştır. Anne sütü ile beslenip korunmasının yanı sıra korkularını giderir ve güven içindedir. Annesi ile birlikte olduğuna, emzirilirken yapılan tensel temas, okşama, koklama, göz teması ve konuşma ile sevildiğine ve güvende olduğuna inanır ve anneyi iyi tanıyınca kadar yani ilk 3 ay anne göğsünden ayrılmak istemez. Yaradan anne sütünü programlarken,sütün dörtte üçünü yaşamsal olduğu bilinen su ile doldurmuş, geri kalanbölümünün içeriğine de sıraladığımız beden ve akıl sağlığı için gerekli olan ne varsa yerleştirmiştir. Tabi ki, karşılıklı sevgialışverişi ile emzirme eylemini mükemmel bir ritüele dönüştürmüştür. Sevgiye ve besine doyuran anne sütünün bir başka güzelliği de akşam olunca sütteki Melatonin hormonunun artarak bebeği sakinleştirmesi ve uykuya hazırlamasıdır. Buna benzer birçok dinamik değişiklikler içeren; hangi saat, hangi ayda bebek için ne gerekiyorsa ona uygun şekilde içerik değiştirebilen başka bir besin gösterebilir misiniz? Bu imkânsız. Bu nedenle ANNE SÜTÜ TARTIŞILAMAZ.


Ne acıdır ki ülkemizde ve dünyada tüm ilgili kurumlar, dernekler vs. hep bir ağızdan ILK 6 AY SADECE ANNE SÜTÜ veriniz ve 24 aya kadar anne sütünü ana içecek olarak devam ettiriniz diyorsalar da ülkemizde 6 ayını tamamlamış bebeklerin sadece %14’ü bu kurala uygun olarak beslenirken, %86’sı maalesef ya anne sütünü bırakıyor, kaybediyor ya da yetersiz olduğuna dair yanlış inançla karşılaştıkları için erkenden ek gıda desteği verilmeye başlanıyor.


Anne sütü tabiatın, Yaradanın; insanoğluna dünya hoş geldin hediyesidir, takısıdır. Ancak ne acıdır ki ülkemizde ve dünyada tüm ilgili kurumlar, dernekler vs. hep bir ağızdan ilk 6 ay sadece anne sütü veriniz ve 24 aya kadar anne sütünü ana içecek olarak devam ettiriniz diyorsalar da ülkemizde 6 ayını tamamlamış bebeklerin sadece %14’ü bu kurala uygun olarak beslenirken, %86’sı maalesef ya anne sütünü bırakıyor, kaybediyor ya da yetersiz olduğuna dair yanlış inançla karşılaştıkları için erkenden ek gıda desteği verilmeye başlanıyor. Sanki tabiata, Yaradana verdiğin süt yeterli değil diyerek, ikinci bir hata yaparak, dişleri çıkmamış ve duodenumunda amilaz henüz aktif değilken çocuğa katı gıda başlıyorlar. Yani bir şekilde Yaradana sen dişleri geciktirdin, ancak ben katı gıdaları yediriyorum demiş oluyorlar. Bunların hepsi yanlış ve Tabiat Anaya saygısızlık. İnsanoğlu kendini tabiatın, Yaradanın üstünde gördüğü ve tabiatın yazılım programı doğrultusunda oluşan sağlıklı yaşam senaryosunu değiştirmeye kalktığı her olayda bedelini ödemiştir. Örneğin genetik yapıları değiştirilen veya hibridizasyon uygulanan besinler, ambalaja girmiş birçok üründe kullanılan kimyasal katkı maddeleri ve koruyucular sonrası artan Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar. Başta obezite ve kanser olmak üzere Tip 2 diyabetten tutunda nadir görülen birçok hastalığın inanılmaz artışları, hemen hepsinin doğallığını yitirmiş besinlerle yakın ilişkisi vardır.


Anne sütünde yetersizlik, aynı terazide çıplak olarak, aynı kişi tarafından yapılan tartı kontrolleri ile saptanır. Yani doymuyor göğsümden ayrılınca ağlıyor, gece sık sık kalkıp emiyor ifadeleri tamamen sübjektiftir. Bebek özellikle ilk 4 ayda süte değil anneye, onu emmeye doyamaz. Haz duymaya, sevildiğini anlayıp özgüven geliştirmeye çalışan bebeğin annesi tarafından yanlış yorumlanıp başka şeylerle doyurulmaya çalışılması bebeği mutlu etmez, zaten üzerine verilen ekler fazla geleceği için kusar ve maalesef bu sorun olarak görülmez, bebekler kusa kusa büyürler diye anne desteklenmeye devam edilir. Kaşığa direnen çocuğu erkenden zorlayan anneler bebekleri ile sevgi bağlarını koparmış oluyorlar. Sütü azalan annenin bebeği 2-4 dakika hırsla emip sonra memeyi bırakıp ağlıyorsa şüphelenip bebeği tartı kontrolleri ile izleyip anneye galaktoferik besinler önermeli ve kesin tanı için 2-3 hafta beklemeliyiz. Dünya Sağlık Örgütü, boyu normal olan çocuğun kilosuna takılmayın demekten yoruldu. Ama ne acıdır ki ülkemiz genelinde anne sütünün yararı genelde bebeğin aldığı kilo ile değerlendirilip 100-200 gramlık eksiklikler için yukarıda belirtilen tüm faydaları bir kenara itilmekte, o güzelim hayat iksiri, sağlığımızın ana sigortası yok olup gitmektedir. Ülkemizdeki doğum yapmış kadınların yarısından fazlası, en iyimser olarak yarısı fazla kiloludur. Yani toplum giderek oburluğa bağlı kilolanmakta ve hala “Can boğazdan gelir” yaklaşımı kabul edilmektedir. Gereksiz yere anne sütüne destek anlamında verilen ek gıdalar, çocukların ilk 1000 gün döneminde fazla kilolu olmalarına destek olmakta ve obezitenin temelleri atılmaktadır.


Bu nedenle ANNE SÜTÜNÜ annelere çok iyi anlatmalı, anneleri eğitmeliyiz. Anne sütünü azaltan durumlar: Büyük acı-üzüntüler, sütün yetmediği konusunda endişe duymak, aile içi huzursuzluk, psikolojik travma/şok, yaşam tarzı, kronik hastalıklar, açlık-susuzluktur.


Annelerin çoğu emzirmek istiyor aslında. Etrafındaki yakınları, doğum yapmış arkadaşları ve internetteki arama motorları kafalarını karıştırıyor. Kafası karışan anne, sütü için “Acaba?” diyerek yeni besinleri denemeye kalktığında, annenin sütü giderek azalır ve biter. O güzelim hazineden mahrum kalır bebecik. Annenin yakınındakiler yani eşleri, annesi, kayınvalidesi ve babaları anneyi motive etseler, Allah’ın, tabiat ananın gönderdiği sütte eksiklik olmaz diyerek destek olsalar ben inanıyorum ki bebekler anne sütünden daha fazla yararlanacaklardır. Unutulmasın ki karın doyurmak sağlıklı beslenmek değildir. Bir çocuğun kilolu olması sağlıklı olacağı anlamına gelmez. Aksine kilolular daha kolay hasta olurlar.


Anne sütü bir hazinedir.

Anne Sütü altın standarttır.

Anne sütü Beyaz Kandır.


Sağlıklı bir başlangıç ve yaşam boyu sağlıklı ve mutlu yarınlar için ilk 2 yıl ANNE SÜTÜ.




Prof. Dr. Raşit Vural Yağcı

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı


bottom of page