top of page

GASTROENTERİT VE PROBİYOTİKLER

Gastroenterit, basitçe ishale ve kusmaya neden olan ve çok yaygın görülen bir hastalıktır. Yaz mevsimi ile beraber gastroenterit sıkça görülür. Peki gastroenterit ne demektir? Gastroenterit, basitçe ishale ve kusmaya neden olan ve çok yaygın görülen bir hastalıktır. Yapılan çalışmalar, hastalığın genel olarak bakteriyel veya viral olarak ortaya çıkabildiğini kanıtlamıştır. Hastalık her yaştan insanı etkiler. Ancak küçük yaştaki çocuklarda daha fazla görülür. Çocuklarda görülen vakaların birçoğuna, rotavirüs adı verilen bir virüs neden olur. Yetişkinlerde görülen vakalara ise daha çok norovirüs adlı bir virüs veya bakteriyel gıda zehirlenmesi neden olur. Yetişkinlerde veya çocuklarda gastroenterit genellikle bir hafta içerisinde kendiliğinden iyileşme gösterir. Ancak bu süreç her iki grupta da oldukça rahatsızlık vericidir. Hastaların kendilerini daha iyi hissedene kadar istirahat etmeleri önerilir. Eğer hasta olan bir çocuk ise gözetim altında tutulmasında fayda vardır. Gastroenterit kolaylıkla bulaşabilen bir hastalıktır.


Norovirüs, kalisivirüs, rotavirüs, astrovirüs, sitomegolovirüs ve adenovirüs gastroenterite sebep olan virüslerdir. Campylobacter, E.Coli, Salmonella ve Shigella bakterisi ise hastalığa neden olan başlıca bakteri türleridir. Hastalığa neden olan parazitler de Entamoeba Histolytica, Giardia Lamblia ve Cryptos-poridium olarak sıralanabilir. Ayrıca bazı antibiyotiklere duyarlı kişilerde de hastalığın ortaya çıkması söz konusu olabilir. Kurşun zehirlenmesi gibi bazı kimyasal nedenlerle de hastalık ortaya çıkabilir. Restoranlar gibi birçok kişiye hizmet veren yerler, müşterilerine kontamine yiyecekler sunduğunda bakteriyel gastroenterit salgınlarının ortaya çıkma ihtimali vardır. Bakteriyel gastroenterit el teması yoluyla bile kişiden kişi ye kolaylıkla bulaşabilir. Bak teri ile enfekte olan bir birey, yiyeceklere, nesnelere veya diğer insanlara temas ederek hastalığı kolaylıkla bulaştırabilir.Enfekte olan bir birey, elleri ile gözlerine, ağzına, burnuna veya vücudun diğer bölgelerine dokunduğunda kendini de kolaylıkla enfekte edebilir. Çok fazla seyahat eden veya toplu alanları çok fazla kullanan insanlar daha yüksek risk altındadır.


Gastroenterit belirtileri her yaştan bireyde benzer özellikler gösterir. Ancak tüm belirtilerin her hastada görünmesi her zaman söz konusu olmaz. Hastalık sebebiyle bazı belirtiler kombine olarak kendini gösterebilir.


Hastalığın başlıca belirtileri şu şekilde listelenebilir.

• Iştah kaybı, • Şişkinlik hissi ya da şişkinlik, • Mide bulantısı ve buna eşlik edebilen kusma, • Karın krampları, • Karın krampları ile birlikte görülen karın ağrısı,

• Ishal • Bazı durumlarda kanlı ishal (Dışkılama esnasında kan görülmesi), • Halsizlik ve uyuşukluk, • Vücut ağrıları, • Genel rahatsızlık hissi.


Hastalığa bağlı olarak gelişen bu yaygın semptomlar dışında belirti olması pek beklenen bir durum değildir. Farklı belirtiler görülmesi halinde kişinin uzman bir hekime muayene olması önerilir.


Gastroenterit hastalığı çoğunlukla kendiliğinden iyileşebilen bir hastalıktır. Enfekte olan kişide hastalığın belirtileri, 12 ya da 48 saat sonra ortaya çıkar. Belirtilerin çok ciddi olmaması durumunda 1 hafta veya 10 gün sonra hastalık kendiliğinden iyileşir. İyileşmenin kendiliğinden olmaması veya semptomların şiddetlenmesi farklı hastalıkları da işaret edebilir. Böyle durumlarda hastaneye başvurmak ve muayene olmak gerekir.


Gastroenterit ve akut gastroenterit tedavisi paralellik gösterir. Akut gastro-enterit henüz daha fazla ilerlemediğinden yalnızca ishal için tedavi uygulanır. Bu da çoğunlukla beslenmenin düzenlenmesi ve yoğun sıvı alımına dayanır. Viral sebeplerden dolayı ortaya çıkan gastroenterit için ise özel bir tedavi yöntemi mevcut değildir.


Antibiyotikler, virüslere karşı etkili olmadığından viral yollardan dolayı ortaya çıkan gastroenterit tedavisinde kullanılamaz. Aksi halde antibiyotiklere dirençli bakterilerin ortaya çıkması söz konusu olabilir.


En etkili tedavi, bireysel tedavi yöntemleri olarak öne çıkar. Hastalık sırasında çok fazla sıvı kaybı meydana geldiği için dehidrasyonun önüne geçmek oldukça önemlidir. Hastalık boyunca tüketilen sıvılar kusma veya ishal nedeniyle dışkı-lama yoluyla çıkartılır. Ancak bu hastalığın kötüleşmesine ve hastanın daha kötü hissetmesine neden olur. Bunun önüne geçmek için küçük yudumlarla bol bol sıvı tüketmek gerekir. Yeterli mineral alımı için maden sularından da faydalanmak gerekir. Mide bulantısının artması durumunda antiemetik kullanılması ve ardından sıvı alımına devam edilmesi gerekir. Bebeklerde gastroenterit tedavisinin en önemli yolu ise emzirmenin ve eğer ek gıdaya geçilmişse sıvı tüketiminin aynı şekilde devam ettirilmesidir. Aksi takdirde vücudu daha savunmasız ve saldırılara açık olan bebeklerde semptomlar ağırlaşabilir. Tost, kraker, pirinç, haşlanmış patates ve tavuk gibi yumuşak ve sindirimi kolay gıdalar tüketmek gerekir. Süt ürünleri, kafein, alkol, nikotin, yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınmak oldukça önemlidir. Dehidrasyon nedeniyle vücut halsiz kalacağından bol bol istirahat önerilir. Doktor tavsiyesi dışında ilaç kullanımından kaçınılması gerekir. Çünkü ilaçlar mideye dokunabilir ve semptomları ağırlaş-tırabilir. Çocuklarda da tedavi için muz, patates, pirinç, tost gibi yumuşak ve sindirimi kolay gıdalardan faydalanılabilir.



Çocuklar için gastroenterit tehlike oluşturmaktadır. Çocuk sağlığı alanındaki global iyileşmeye rağmen, 5 yaş altı çocuk ölümlerinin en sık 2. nedenini hala gastroenteritler oluşturmaktadır. Yenidoğan ve küçük çocuklarda ağır gastro- enteritin en sık nedeni rotavirüstür. Enterik Adenovirüs ise ikinci en sık viral gastroenterit nedenidir.


Her ikisi de zarfsız yapıya sahip, sabun ve pek çok dezenfektana karşı direnç-lidirler. Fekaloral yol ve ortak kullanılan eşyalar kişiden kişiye kolayca bulaşma-larına neden olmaktadır. İshal nedeniyle hastaneye yatan çocukların yarıdan fazlasında etken rotavirüstür. Rotavirüs ishallerinde üç ila sekiz gün sürebilen ateş, kusma, diyare, abdominal kramp ve miyalji sık görülen semptomlardır. Kusma ile birlikte olan diyare dehidratasyon gelişmesine, oral yolla beslenememe dehi-dratasyonun hızla derinleşmesine, sonuç olarak da klinik tablonun kısa sürede kötüleşmesine neden olur. Bu durum hastanede yatarak parenteral sıvı replas-manı tedavisini gerektirebilmektedir. Enterik adenovirüs ishalleri ise ikinci sıklıkta hastaneye yatış gerektiren uzun süren ishallere neden olmaktadır. Bu ishal tü-ründe kusma ve ateş hafif seyirlidir. Her iki viral etken de epidemiyolojik, ekonomik sorunları da beraber getiren halk sağlığı problemidir. Rotavirüs beş yaş altı çocuklarda her yıl iki milyon çocuğun hastaneye yatmasına neden olmaktadır. Özellikle bu yaş grubu çocuklarda gelişen kusma, dehidratasyon ve metabolik asidoz sonucu ise her yıl dünyada iki milyon hastaneye yatış, 800 bin ölüm vakası görülmektedir. Bu ölümlerin çoğunun ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde olması dikkat çekicidir. Rotavirüs tüm dünyada endemiktir ve soğuk aylarda, soğuk iklimli bölgelerde daha çok görülmektedir. Ülkemizdeki sıklığı %9,8-50 arasında bildirilmektedir. Enterik adenovirüs gastroenteritleri ise daha çok sıcak iklimde özellikle iki yaş üzeri çocuklarda, kamp ortamlarında, belli coğrafik bölgelerde olmak üzere sporadik vakalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle enterik adenovirüs tip 40 ve 41 dünyanın her bölgesinde yaygın olarak görül-mektedir. Ülkemizdeki sıklığının %7,8-10 olarak değiştiğini bildiren çalışmalar bulunmaktadır. Probiyotikler, yeterli miktarda alındığında konakçının bağırsak-larında mikrobiyal dengeyi düzenleyerek sağlığı üzerinde olumlu etkileri olan canlı mikroorganizmalardır. Besinlerle veya destek amaçlı alınan probiyotikler; bakteri veya mayalardır. Patojen ve zararlı bakterilerin sayılarını azaltarak, mikrobiyal metabolizmayı değiştirerek bağışıklık sistemini iyileştirerek etki ederler. Kapsül, tablet, saşe veya toz şeklinde bulunurlar. Akut enfeksiyöz ishallerin önlenmesinde sağlıklı bebek ve çocuklarda yapılan randomize kontrollü çalışmalarda ishalin önlemesinde probiyotiklerin faydası gösterilmiştir. Çocuklarda akut viral ishallerde etkisi iyi ortaya konulmuştur. Atopik hastalıklarda, prematüre bebeklerde nekrotizan enterokolitin önlen-mesine dair olumlu sonuçlar vardır. Çocuklarda çeşitli klinik durumlarda etkinliğine dair çalışmalar devam etmektedir.

Bağırsak mikrobiyotası patojenlere karşı savunmada oldukça önemlidir. Bağırsak mukozasını örten sağlıklı bir mukus tabakası varlığı inflamatuvar ve enfeksiyöz hastalıkları önlemede önemli bir rol üstlenmektedir. Probiyotiklerin müsin ekspresyonunu düzenleyerek ve müsin tabakasını etkileyerek bağırsak immün sistemini dolaylı olarak etkiledikleri gösterilmiştir. Özellikle antibiyotik ilişkili ishallerde ve viral gastroenteritlerin seyrinde bağırsak mukozası üzerine yararlı etkileri olduğu gösterildikten sonra invazif gastroenterit, inflamatuvar bağırsak hastalığı ve nekrotizan enterokolit dahil birçok gastrointestinal durumla ilişkilendirilmektedirler.


Akut ishalde probiyotiklerin rehidrasyon tedavisi yanı sıra kullanımı güvenli bulunmuştur. Cochrane analizine 56 çalışma ve 8014 çocuk dahil edilmiştir. Probiyotik alan vakalarda, kontrole göre; ishal süresinin kısaldığı, dışkılama sayısının azaldığı tespit edilmiştir. Probiyotik kullanımının ortalama ishal süresini 25 saat kısalttığı, dört gün veya daha uzun süren ishal riskini %59 azalttığı, müdahalenin ikinci günü itibariyle ishal sayısını bir gün azalttığı ifade edilmiştir. İshal süresinin kısaltılmasında ve dışkı sıklığının azaltılmasında net yararlı etkileri gösterilmiştir


Antibiyotik ilişkili ishal (Aİİ), antibiyotik kullanılmaya başlanmasından, 2 hafta sonrasına kadar olan bir sürede, 2 günden uzun süren ve günde üç veya daha fazla sulu dışkılama olarak tanımlanır.


Cochrane metaanalizi, probiyotiklerin çocuklarda antibiyotik ilişkili ishali önlemede etkili olduğunu göstermiştir. Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Derneği (ESPGAN) Çalışma Grubu, Aİİ’in önlenmesinde Lactobacillus rhamnosus GG (orta kanıt düzeyi) veya Saccharomyces boulardii (orta kanıt düzeyi) kullanılmasını önermektedir. Clostridium difficile ile ilişkili ishalin önlenmesi için, S.boulardii kullanılmasını önermektedir.

Probiyotiklerin tüketici sağlığı üzerinde yarattığı etkilerin en detaylı şekilde araştırıldığı mikroorganizma grubu laktik asit bakterileridir. Bu çalışmalardan elde edilen veriler; probiyotiklerin kullanımının insanların ve hayvanların sağlıklı beslenmesinde ve mikrobiyel enfeksiyonlardan korunmasında güvenli bir yol olduğuna işaret etmektedir. Günümüzde probiyotik katkılı birçok süt ürününün endüstriyel üretimi gerçekleştirilmektedir. İnsan ve hayvan bağırsak sistemin-den izole edilen Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus paracasei ve Bifidobac-terium türleri, bu amaçla en yaygın kullanım alanı bulan bakterilerdir. Bu bakteriler aracılığı ile hazırlanan probiyotik preparatlarının endüstriyel gıda üretim süreç-lerinde kullanımı, tüketici istekleri doğrultusunda, giderek yaygınlık kazanmak-tadır. Akut ishaller, özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir mortalite nedeni olmaya devam etmektedir. Tedavide temel amaç dehidratasyon gelişmesini önlemek ve tedavi etmek, ishal süresini kısaltmak, mortalite ve morbiditeyi azaltmaktır. İshal tedavisinde kullanılabilecek ideal tek bir ilaç yoktur ve tedavi genellikle semptomatiktir. Probiyotikler uygun dozda kullanıldıklarında konakçı sağlığında yararlı etkiler sağlayan mikrobiyal hücre preparatları veya mikrobiyal hücre komponentleri olarak tanımlanırlar. Etkilerini patojenik bakterilerin mukoza epiteline bağlanmalarını ve çoğalmalarını engelleyerek, bağırsak bariyer fonksi-yonlarını iyileştirerek, immun sistemi düzenleyerek gösterirler. Akut ishallerin önlenmesi ve tedavisinde probiyotiklerle ilgili çok sayıda klinik çalışma yapılmıştır. Ancak bu çalışmalarda kullanılan probiyotiklerin cinsi, dozu, uygulama süresi, uygulama yolu çoğunlukla farklılık göstermektedir. Çalışmalarda çoğunlukla kullanılan probiyotik suşları Lactobacillus türleri, Bifidobacterium türleri ve Saccharomyces boulardii’dir. Ancak son yıllarda bu çalışmaların bir arada değer-lendirilmesi ile yapılan meta-analizlerle kanıt düzeyi yüksek verilere ulaşıl-mıştır. Özellikle viral gastroenteritlere bağlı ishallerin tedavisinde, probiyotik-lerin suşdan bağımsız olarak ortalama ishal süresini bir gün, ishalin 4 gün ve üzerinde devam etme riskini ve ishalin 2. günündeki defekasyon sayısını anlamlı oranda azalttığı saptanmıştır. Bakteriyel gastroenteritlere bağlı ishallerde etkili olduğunu gösteren veriler çok azdır. Antibiyotik ilişkili ishallerin önlenmesinde antibiyotikle birlikte başlangıçtan itibaren yüksek dozda probiyotik kullanımının ishal gelişme olasılı-ğını belirgin olarak azalttığı gösterilmiştir. Çocukluk çağı ishallerinin önlenmesi ve tedavisinde kullanılan probiyotiklerin çoğunluğunun etkinliği suşa ve doza bağlı olarak değişmektedir.



Gastroenterit problemi ile karşılaşırsanız doktorunuza ve eczacınıza danışıp probiyotiklerden faydalanabilirsiniz.


Kaynaklar:

1. 1) Yrd. Doç. Dr. Bilge ALDEMİR KOCABAŞ Prof. Dr. Er- gin ÇİFTÇİ, Akut Gastroenteritlerin tedavisinde pro- biyotiklerin rolü, 2017

2. 2) Florence Nightingale www.florence.com.tr

3. 3) Probiyotikler ve Kullanım Alanları, Pamukkale Üni- versitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi Cilt 16, Sayı 1,

2010, Sayfa 95-104

4. 4) Gastrointestinal Enfeksiyonlar Zafer Kurugöl, İlker

Devrim,Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağ- lığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, İzmir, Türkiye Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Enfeksiyon Ünitesi, İz- mir, Türkiye


Ecz. Merve Karaçay


bottom of page