Fitoterapi “Doğalsa zararsızdır” şeklindeki yaygın kanı doğru değildir. Önemli olan doğru bitkinin, doğru kısmının, doğru dozda kullanılmasıdır. Doğadan rastgele toplanan bitkiler ile istenen etkiye, kaliteye ya da güvenilirliğe ulaşmak mümkün değildir çünkü bitkiler yetiştikleri bölgeye göre farklı içeriğe ve farklı kimyasal madde miktarına sahip olabilirler.
Fitoterapi kabaca bitkilerle tedavi yöntemi olarak açıklanabilir. Bitkiler, insanoğlunun varoluşundan itibaren tedavi amacıyla kullanılmıştır. Doğru bitkiye ve miktarına dikkat edilmediğinde ya da belirli bir hastalığa ait ilaç kullanıyorsanız duyduğunuz ya da tavsiye edilen her bitkiyi tedavinize yardımcı olarak kullanamazsınız.
Tıbbi bitkiler, bilinenin aksine pek çok kimyasal maddeyi bir arada barındırmaktadır. Dolayısı ile “Tamamen bitkisel, hiç kimyasal yok.” tanımlaması doğru değildir. Eczacılık Fakültelerinde Fitoterapi zorunlu ders olarak müfredatta yer alır. Farmasötik Botanik ve Farmakognozi dersleri ile eğitim yılları içinde bu işin uzmanları, profesörleri etraflıca bilgilerini müfredat kapsamında öğrencilere aktarırlar. Üniversite eğitiminin akabinde akademik olarak ilerlemek isteyenler ya da kendilerini belirli bir alanda geliştirmek isteyen eczacılar bu dallarda eğitimlerine lisansüstü devam ederek uzmanlaşırlar. Burada sizlere aktarmak istediğim, bitkilerle ilgili doğru bilgiye ulaşmak istiyorsanız lütfen bu konularda eğitim almış insanlardan yardım alın.
Bitkisel ürünlerin bir kısmı beyana dayalı olarak pazarda yer bulurken, bir kısmı da kalite kriterleri için zorunlu tutulan tüm analizleri yapılmış olarak piyasaya çıkarılmaktadır. İçerikleri tam kontrol edilmemiş ürünler aynı zamanda denetimden de muaf oldukları için ölümlere varan boyutlarda geri dönüşü olmayan toplum sağlığı sorunlarına yol açmakta, dolayısı ile sağlık harcamalarını da arttırmaktadır.
Örnek verecek olursam Türkiye’de doğal olarak yetişen adaçayı (salvia) türleri farklı olduğundan tıbbi bitki olarak kullanılan salvia officinalis bitkisi ile karıştırılmamalıdır. Türkiye’de dağ çayı (sideritis) türleri de adaçayı adı altında satılmaktadır. Ancak adaçayı bitkisi ile aynı içeriğe sahip olmadığı için adaçayı için belirtilen amaçlarla kullanılamaz. Her bitkinin bağlı olduğu aile ve onu ayırıcı cins ve tür isimleri vardır. Aynı genel isme sahip çok farklı bitki türleri olabilir ve hepsinin içeriği farklıdır.
Doğru bitkiye ulaştıktan sonra önemli olan diğer konu ise bitkinin neresinin kullanılacağıdır. Bazı bitkilerin etkili bileşikleri yapraklarında, bazılarının meyvelerinde, bazılarının kabuklarında, bazılarının ise köklerinde yer alır. Örneğin, yaygın olarak bilinen ekinezya bitkisini ele alalım; echinacea purpurea türünün toprak üstü bitki kısımları kullanılırken echinacea pallida ve echinacea angustifolia türlerinin kök kısımları kullanılır. Bu bitkiler temelde soğuk algınlığında kullanılsa da echinacea pallida kökünün AIDS, MS, TÜBERKÜLOZ, LÖSEMİ gibi prograsif sistemik ya da otoimmün hastalığı olanlarda kullanımı yanlıştır.
Son olarak da bitkilerden ne şekilde ilaç elde edildiğinden bahsetmek istiyorum. Bitkilerin bütün, parçalanmış ve kesilmiş kısımları kurutularak standardize edilir ve drog elde edilir. Bu droglardan çay, tentür, ekstre hazırlanarak kullanıma hazır hale getirilir.
Çay olarak hazırlamanın farklı yöntemleri vardır. Bitkinin kullanılan kısmına göre değişir.
• İnfüzyon (demleme) parçalanmış bitki kısmının veya bitki karışımı üzerine kaynar su ilave edilip 15-20 dakika demleme yöntemi.
Genellikle toprak üstü kısım (herba), yaprak, çiçek gibi kısımları kullanılan bitkiler için uygundur.
• Dekoksiyon (kaynatma) parçalanmış bitki veya bitki karışımının üzerine soğuk su ilave edilip kaynayıncaya kadar ısıtma ve düşük ısıda 30 dakika bekletme yöntemi. Bu işlem genellikle kök, kabuk, odun gibi sert kısımları kullanılan bitkiler için uygundur.
• Maserasyon (ıslatma) parçalanmış bitki ya da bitki kısımlarının üzerine soğuk su ilave edilip birkaç saatten birkaç güne kadar değişen sürelerde oda sıcaklığında bekletilmesi işlemi. Bu yöntem özellikle müsilaj içeren (ebegümeci, ketentohumu) bitkiler için uygundur.
Bu sayıda mevsime uygun olması açısından birkaç bitkiden bahsedeceğim.
C vitamini kullanmak için en doğru zamandayız. Hastalıklardan korunmak için almamız gereken C vitamini miktarını maalesef meyve ve sebzeden tam olarak karşılayamıyoruz. Eğer bitkisel olarak etkili bir ürün kullanmak isterseniz:
AHUDUDU YAPRAĞI
Ahududu, frambuaz kurutulmuş yaprakları çay (inüzyon) olarak hazırlanabilir.1,5-8 gram ufalanmış yaprak üzerine 150 ml kaynar su eklenir, 15-20 dakika demlenir ve süzülür. Hazırlanan çay sıcak olarak günde 3 kez kullanılır. Kuru ekstre olarak tek doz 113-226 mg günde 3-4 kez yemeklerden sonra kullanılır. Ahududu yaprakları mide-bağırsak sistemi, solunum sistemi, kalp damar sistemi ile ağız boğaz hastalıklarının tedavisinde yardımcı olarak kullanılabilir. Gripte C vitaminin eksikliğinde, kilo kontrolünde (diyet içeceği olarak) kullanılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken ahududu yapraklarının böğürtlen yaprakları ile karıştırılmamasıdır. 18 yaş altı gençlerde ve çocuklarda kullanılması önerilmez.
KUŞBURNU MEYVESI
Bitkinin kullanılan kısımları meyveleridir. Meyveler doğrudan, toz edilerek ve çay (infüzyon) olarak kullanılır. Meyve: Tek seferde 2 gram olmak üzere günde 2 defa (toplam 4 gram) tüketilir.Çay infüzyon: 2-5 gram kaba, toz halindeki kuru bitki kısmı üzerine 150 ml kaynar su eklenir. 15-20 dakika demlenir. Taze hazırlanan çay günde 1-2 kez kullanılır. Kuşburnu meyvesi hamilelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
EKINEZYA
Ekinezya bitkisinin birkaç farklı türü grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi üst solunum yolları rahatsızlıklarından korunmak amacı ile veya bunların destekleyici kısa süreli tedavisinde kullanılır. Echinacea angustifolia bitkisinin kökü etkilidir. Kurutulmuş kök tozu 500 mg günde 3 kez kullanılabilir. Çay (infüzyon) olarak 1 gram kuru bitki üzerine 150 ml kaynar su eklenir, 15-20 dakika demlenir, süzülür, sonra 10 dakika demlenir ve gün içerisinde 3 kez kullanılır. Dekoksiyon olarak yaklaşık 1 gram kuru bitki kısmı üzerine 150 ml soğuk su eklenir kaynatılır, düşük ısıda 30 dakika bekletilir, süzülür ve gün içinde 3 kez kullanılır. Echinacea purpurea bitkisinin kurutulmuş kökleri günlük doz 900 mg’a denk gelecek şekilde kuru esktre hazırlanarak günde 9 defa 40 mg dozlarda kullanılmalıdır. Echinacea purpurea taze çiçekli toprak üstü kısımlarının sıkılması ile elde edilen özsu ve kurutulmuş özsuyu 8-18 gram bitkisel materyale denk gelecek şekilde günde 2 veya 4 doza bölünerek kullanılabilir. Ekinezya bitkileri genel olarak;
• Papatyagiller familyası bitkilerine hassasiyeti olanlarda kullanılmamalı. • 12 yaş altındaki çocuklarda kullanılmaz. • Bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri görülebilmesi için hastalığın ilk belirtilerinin başladığı an kullanılmaya başlanmalı ve 2-3 hafta kullanılmalıdır. 8 haftadan fazla kullanılmamalıdır. • Romatoid artrit, lupus, tüberküloz, MS, AIDS, HIV enfeksiyonları gibi bağışıklık sistemi rahatsızlıkları olan kişilerde kullanılmamalıdır. • Hamilelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Bitkilerle ilgili her türlü sorunuz için hekiminize ya da eczacınıza danışabilirsiniz.
KAYNAK:
A’dan Z’ye TIBBI BİTKİLER. Ya- zarlar Prf. Dr. Ömür Demirezer, Prf. Dr. Tayfun Ersöz, Prf. Dr İclal Saraçoğlu, Prf. Dr. Bilge Şener, Prf. Dr. Ayşegül Köroğlu, Prf. Dr. Funda N. Yalçın
ECZ. NERGİS BEYAZIT
Comments