Ergen ve yetişkin kadınların adet dönemlerinde kendilerini rahatsız hissetmelerine neden olan, günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilen yaygın bir sorun olan dismenore bir hastalık olmamasına rağmen öğrenci ve çalışan birçok kadının eğitim ve çalışma düzenini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Ergen ve yetişkin kadınların adet dönemlerinde kendilerini rahatsız hissetmelerine neden olan, günlük yaşam aktivitelerini etkileyebilen yaygın bir sorun olan dismenore bir hastalık olmamasına rağmen öğrenci ve çalışan birçok kadının eğitim ve çalışma düzenini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Dismenore, Yunanca’dan türemiş bir kelimedir ve dys (dis) “zor, ağrılı ya da anormal”, (meno) “ay” ve rrhea (re) “dökülme, akıntı” anlamına gelmektedir.
Dismenore her yaş ve ırktaki kadınlarda görülmekle birlikte adölesan ve genç kadınlarda daha yaygındır.
Ağrı şiddeti hafif olabileceği gibi, kız öğrencilerin okula, çalışan kadınların ise işe gitmesini engelleyecek kadar ciddi de olabilmektedir.
Dismenore primer ve sekonder olmak üzere iki şekilde sınıflandırılır.
Primer dismenore, normal pelvik anatomiye sahip olan kadınlarda görülen ağrılı menstrüasyondur. Etiyolojisinde, prostaglandin üretiminin artması görülür. Ağrı âdet kanamasının başlangıcından önce veya âdet kanamasıyla başlar ve 1-2 gün devam ederek, her menstrüel siklusta meydana gelir.
Ağrı genellikle karnın alt bölgesinde kramp ve spazm seklinde oluşur, terleme, baş ağrısı, bulantı, kusma ve ishal gibi diğer semptomlar da ağrıya eşlik edebilir. Ağrının yapısı pelvik bası hissi veren, kramp tarzında, şiddetli veya hep hissedilen künt bir ağrı şeklinde tanımlanabilir.
Dismenore doğum yapmayan kadınlarda daha sık görülür. Artan yaş ile ağrı şiddeti ve insidansı azalır.
Yapılan birçok çalışmada adölesan öğrencilerde okul devamsızlığının birinci sebebinin primer dismenore olduğu görülmektedir.
Sekonder dismenore pelvik organlarla ilişkili, uterus miyomu, over kisti, endometriozis veya pelvik enfeksiyonu gibi patolojik nedenlerden kaynaklanır. Dismenoreye bağlı ağrıda, sağlık personeline danışılmadan gelişigüzel ve aşırı dozda ilaç kullanımı genel eğilimdir.
Menstrüel ağrı yönetiminde farmakolojik ve non-farmakolojik yöntemler kullanılmaktadır. Non-steroid anti enflamatuvar (NSAİ) ilaçlar ve ağrı kesiciler dismenoreye bağlı ağrı yönetiminde sıklıkla başvurulan birincil farmakolojik yöntemlerdir.
Kadınların bir kısmı gastrointestinal yan etkilerinden dolayı NSAİ ve ağrı kesicileri tolere edememektedirler. Bu ilaçların uzun süreli ve yüksek dozlarda kullanımı ise gastrointestinal, hematolojik, hepatooksik ve nefrotoksik etkilere neden olabilmektedir. Son yıllarda özellikle genç kızları olan birçok aile farmakolojik yöntemlerin yanında ağrının giderilmesine yardımcı ve yaşam kalitesini arttıran tamamlayıcı ve bütünleştirici tedavi yöntemlerini tercih etmektedirler. Yapılan bir araştırmada; sadece reçete edilen ilaç ile ilaç+tamamlayıcı ve bütünleştirici terapi uygulamaları karşılaştırılmış, kadınların yaklaşık yarısında ilaç+tamamlayıcı ve bütünleştirici tedavinin daha etkili olduğu bildirilmiştir.
DESTEK TEDAVİ UYGULAMALARI: Tamamlayıcı ve bütünleştirici tedaviler, var olan semptomların hafifletilmesi, tıbbi tedavinin etkinliğinin arttırılması ya da bireylerin yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik fiziksel ve emosyonel desteği sağlayan yöntemlerdir.
Destek tedavi uygulamaları olarak, besin takviyeleri, sıcak uygulamalar, egzersiz, yoga, masaj, aromaterapi gibi yöntemler kullanılabilmektedir.
Beslenme ve besin takviyeleri:
Araşidonik asit, yirmi karbonlu uzun zincirli doymamış bir yağ asidi olup, vücudumuza karaciğer, beyin, et gibi hayvansal besinlerle alınmaktadır. Yüksek miktarda araşidonik asit içeren besinler menstrüel ağrının oluşumuna neden olabilmektedir. Bir yağ asidi olan araşidonik asit, prostaglandinlerin üretiminde rol oynar. Prostaglandinler dismenore oluşumunu etkilemektedir.
Özellikle şiddetli dismenore yaşayan kadınlara, beslenmelerinde premenstrüel dönemden itibaren araşidonik asit içeren besinlerden, şeker ve tuzdan kısıtlama yapması konusunda bilgi verilmelidir. Önerilen gıdalar ise; lifli gıdalar kepekli ekmek, kuru baklagiller, elma, portakal vb., fitoöstrojenden zengin, soya fasulyesi, bezelye, fasulye, mercimek, lignan içerikli besinler, keten tohumu, çavdar, buğday, yulaf, brokoli ve lahana gibi turpgil sebzeler ve bazı meyveler özellikle kayısı ve çilektir.
Balık yağı: Balık yağı, faydalı yağlar bakımından zengin balıklardan; uskumru, ringa balığı, ton balığı, somon balığı, morina karaciğeri vb. elde edilir. Balık, Omega-3 yağ asidinin kaynağıdır.
Omega-3 yağ asidi de araşidonik asit ve fosfolipitlerin hücre membranında sertleşmesini sağlayarak prostaglandin sentezini azaltır. Yapılan bir çalışmada, Omega-3 yağ asitlerinden zengin olan balık, yumurta ve meyve gibi besinlerin tüketilmesinin menstrüel ağrıyı azalttığı belirtilmiştir.
B vitamini: Randomize kontrollü bir çalışmaya göre, primer dismenorenin tedavisinde günlük 100mg B1 vitamini kullanımının ağrıda %90’dan fazla bir oranda azalma sağladığı bildirilmiştir.
Yapılan diğer bir çalışmada, B3 vitaminin bir kompleksi olan niacinin, bir ay boyunca günde iki kez 100mg alınmasının, menstrüel krampları azalttığı görülmüştür.
B6 vitamininin de günde 200mg kullanımının ağrıyı azaltmada oldukça etkili olduğu belirlenmiştir.
Magnezyum: Magnezyumun, kas gevşetici ve vazodiladatör etkisi, prostaglandin sentezini engelleyerek ağrıyı azaltmaktadır. Dismenorede magnezyumun 250 mg/günde alınması önerilmektedir.
Kalsiyum: Kalsiyumun, normal kas tonusunu koruyarak menstrüel krampların oluşmasını önleyebileceği, beslenmede düşük kalsiyum alımının ise su retansiyonunu artırarak menstrüel ağrının daha fazla hissedilmesine neden olabileceği saptanmıştır.
Çinko: Çinko, antioksidan ve antienflamatuar özelliği ile uterusta dolaşımı düzenleyerek ağrı ve kasılmaları önlemektedir. Yapılan çalışmalarda, menstrüasyon başlamadan üç gün önce günde 30mg çinko kullanımının kadınları menstrüel kramplardan koruduğu görülmüştür.
Çikolata: Çikolata beyinde ruh halini iyileştiren ve ağrı hissini azaltabilecek endorfin salgılanmasına neden olur. 2018 yılında yapılan bir araştırmada, bitter çikolata yemenin ağrıyı azaltmada etkili olduğu saptanmıştır.
Egzersiz: Egzersiz kan dolaşımındaki steroid hormon düzeyini etkileyerek, endorfin hormonunun yükselmesiyle ağrı eşiğinde bir artışa neden olur. Egzersiz sadece dismenoreyi azaltmakla kalmaz, dismenorenin neden olduğu semptomları da azaltır.
Masaj: Masajın yararları ve genel ağrı üzerine etkileri 5000 yıl öncesine dayanmaktadır. Masaj, uygulanan böl- gede kan akımını artırır, dokunun oksijenlenmesini sağlar ve kaslardaki gerginliği azaltır. Karın bölgesinin yumuşak, ritmik, sirküler hareketlerle ovulma- sının, uterusta kan dolaşımını artırarak, ağrı kesici etki yaptığı düşünülmektedir. Abdominal meridyen (Kyongrak) masajının, dismenorede çok etkili ve yararlı olduğu saptanmıştır.
Yoga: Yoga, fiziksel arınma, güçlenme ve kendini dönüştürme üzerine kuruludur. Omurgayı esnek ve sağlıklı kılar ve dolaşımı artırır. Fiziksel egzersiz, zihinsel meditasyon ve nefes alma tekniklerinin birleşimi olan yoga, kasların güçlenmesini, stresin azalmasını sağlar. Yapılan bazı çalışmalarda, yoga yapan kız öğrencilerde, dismenore şiddeti ve süresinin azaldığı görülmektedir.
Aromaterapi: Aromaterapi uygulamasının dismenore ağrısını ve semptomlarını azalttığını gösteren çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaların büyük kısmında aromaterapi masaj şeklinde uygulanmaktadır.
Lokal olarak uygulanan aromatik yağlar analjezik ve antispazmodik etkileri yanında derinin alt tabakasından kılcal damarlar yolu ile sistemik dolaşıma katılarak etki gösterirler.
Ayrıca, aromatik yağların, uçucu yapısından dolayı, uygulanan bölgeden buharlaşması sonucu limbik sistem yoluyla anksiyete ve depresyonu azaltma gibi psikolojik etkileri de bulunmaktadır.
Dismenore semptomlarında, aromaterapi hem inhalasyon (soluma) hem de masaj yolu ile uygulanabilir.
Dismenoreye bağlı ağrı ve gerginlik gibi birçok semptom çoğunlukla ilaç kullanımına gerek olmadan, destek tedaviler, beslenme, aromaterapinin masaj ve inhalasyon yoluyla uygulanması ile kontrol altına alınabilir.
Aralık 2012’den Ocak 2018’e kadar yapılan uluslararası bir incelemede 20 makale ve çalışma analiz edilmiş, aromaterapinin dismenoreyi azaltmada ve ortadan kaldırmada önemli ölçüde etkili olduğu gösterilmiştir. Çalışmalarda, aromaterapi masaj ve inhalasyon yolu ile uygulanmıştır.
Yapılan çalışmalarda inhalasyon yoluyla lavanta ve gül uçucu yağları kullanılmış, dismenore semptomlarını hafifletmek için etkili bir yöntem olduğu gösterilmiştir.
Aromaterapi uygulaması ile yapılan masajın etkisi hem ruhsal hem fiziksel olarak görülmektedir.
Aromaterapi masajı uygulanan bazı çalışmalarda lavanta uçucu yağı tek başına sabit bir yağ ile karıştırılarak kullanılmıştır. Bazı çalışmalarda ise 2-3 farklı uçucu yağ sabit bir yağ ile karıştırılarak ağrı kontrolü sağlanmıştır. Aromaterapi masaj uygulaması sırasında oluşan hoş koku solunarak gevşeme sağlanmıştır.
Kore’de yapılan randomize kontrollü bir çalışmada; lavanta, adaçayı ve gül yağından oluşan aromatik karışım sabit bir yağ ile abdominal bölgeye menstrüasyondan bir hafta önce günde 15 dakika masajla uygulanmış ve dismenore ağrısını azalttığı bildirilmiştir.
Lavanta, gül, ıtır, adaçayı, zencefil uçucu yağlarının jojoba yağı ile karıştırılarak uygulandığı toplam 11 çalışmada abdominal karın masajı her seans 10-15 dakika uygulanmıştır. Bu uygulama ile orta ve şiddetli ağrısı olan kadınlarda adet ağrısı önemli ölçüde azalmış ve ağrı kontrol altına alınmıştır.
Türk öğrenciler arasında yapılan başka bir çalışmada, 150 öğrenci üzerinde menstrüasyon dönemlerinde lavanta uçucu yağı ve plasebo karşılaştırılmıştır. Aromaterapi masajı ile ağrı kontrolü sağlanmıştır.
İran’da yapılan bir çalışmada, rezene uçucu yağının, dismenore ve birlikte görülen semptomların şiddetini azalttığı belirlenmiştir.
Bazı çalışmalarda uçucu yağların inhalasyon uygulamasının adet ağrısını azaltmada etkili olduğu görülmüştür.
Dismenorede etkili uçucu yağlar olan gül, ıtır, lavanta, adaçayı, zencefil uçucu yağları, sabit bir yağ (susam, jojoba veya sarı kantaron) ile karıştırılarak menstrüasyon süresince sabah-akşam pelvik bölgeye 10-15 dakika masaj şeklinde uygulanarak ve sonrasında bölgeye sıcak bir havlu konularak beklenmesi ile ağrı kontrolü sağlanabilir. Ağrı kontrolü sağlanırken gerginlik ve stres de azaltılabilir.
Kaynaklar: 1-Beal MW. Acupuncture and acupressure. Applications to women’s reproductive health care. J Nurse Midwifery 1999; 44:217-230. 2-Apay SE, Arslan S, Akpinar RE, Celebioglu A. Effect of aromatherapy massage on dysmenorrhea in Turkish stu- dents. Pain Manag Nurs 2012; 13:236-240. 3-Kim JS, Yo YJ, Hwang SK. The effects of abdominal meridian massage on menstrual cramps and 4-Han SH, Hur MH, Buckle J, Choi J, Lee MS. Effect of aro- matherapy on symptoms of dysmenorrhea in college stu- dents: A randomized placebocontrolled clinical trial. The J Altern Complement Med 2006; 12:535- 541. 5-Sut, N., & Kahyaoglu-Sut, H. (2017). Effect of aromathe- rapy massage on pain in primary dysmenorrhea: A me- ta-analysis. Complementary Therapies in Clinical Practi- ce, 27, 5-10. 6- Uysal, M., Doğru, H. Y., Sapmaz, E., Tas, U., Çakmak, B., Ozsoy, A. Z., ... & Esen, M. (2016). Investigating the effect of rose essential oil in patients with primary dysmenorrhea. Complementary Therapies in Clinical Practice, 24, 45-49. 7-Tseng YF, Chen CH, Yang Y. Rose tea for relief of primary dysmenorrhoea in adolescent: A randomized controlled trial in Taiwan. J Midwifery Womens Health 2005; 50:51- 57. 8-Join JA, Raplein A. Pelvic pain and dysmenorrhea. In: Berek JS. editor. Novak’s gynecology. 13th ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins; 2002. p.421-452. Deb S, Fenning NR. Dysmenorrhea. Obstetrics, Gynaecology & Reproductive Medicine 2008; 18:294 – 298. 9-Hudson T. Using nutrition to relieve primary dys- menorrhea. Alternative and Complementary Therapie 2007;13:125-128. Lefebvre G, Pinsonneault O, Antao V, Bla- ck A, Burnett M, Feldman K, et al. Primary dysmenorrhea consensus guideline. J Obstet Gynaecol Can 2005; 27: 1117- 1146. 10-Durain, D. Primary dysmenorrhea: assessment and management update. J Midwifery Womens Health 2004; 49: 520-528. Tangchai K, Titapant V, Boriboonhirunsarn D. Dysmenorrhea in Thai adolescents: prevalence, impact and knowledge of treatment. J Med Assoc Thai 2004;87: 369-373. 11- Apay, Arslan, Akpinar, & Celebioglu, 2012
Comments