Enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde şu an en çok aşı teknikleri olarak canlı zayıflatılmış, inaktive, toksoid, rekombinant, polisakkarit, konjugat ve Messenger RNA(m-RNA) aşıları kullanılmaktadır. Ülkemizde Covid 19 enfeksiyonunun önlenmesinde inaktif (Sinovac, Turkovac) ve m-Rna (Pfizer-Biontech) aşıları kullanılmaktadır. Aşıların tümü vücudun bağışıklık sistemine COVID-19’a neden olan virüsü güvenli bir şekilde tanıtmayı ve yok etmeyi öğretecek şekilde tasarlanmıştır.
Kendi başına güvenli bağışıklık yanıtı oluşturan protein üretmek için genetik olarak tasarlanmış RNA parçacıklarını kullanan son teknoloji bir yaklaşım olan m-RNA aşıları virüsle ilgili antijenin genetik kodunu kişiye uygulayarak, bağışıklık yaratmak için yeni ve alternatif bir yaklaşım sağlar. Kişiye uygulanan ve virüs bilgilerini içeren haberci RNA, vücuda sanki o enfeksiyon etkeni girmiş gibi bağışıklık yanıtını başlatır. Uygulanan mRNA’nın yarı ömrü kısadır ve insan dokularında sadece birkaç gün kalır. Bağışıklık yanıtı, vücudun spesifik etkene karşı belirli bir derecede bağışıklık geliştirmesini sağlayan antikorların üretimini başlatır. M-RNA aşıları COVID-19 ile savaşmak için geliştirilmiş yeni bir aşı tekniği değildir. Yıllardır ebola, zika, kuduz, grip ve sitomegalovirüs gibi diğer patojenlere karşı tasarlanmış ve geliştirilmeye çalışılmış bir tekniktir.
İnaktif aşıların etkili olma olasılığı %60-70 civarındadır. Yaş ilerledikçe etkinlik yüzdesi düşmektedir. Ayrıca bu aşıların yeterli antikor oluşturamaması, oluşan antikorların 2-3 ayda çok düşük seviyelere inmesi dezavantaj olarak görülmektedir. Buna karşılık yan etki potansiyelleri diğer aşılara göre düşüktür. Omicron ve alt varyantlarına karşı da koruma oranları düşüktür.
M-RNA aşıları ise yüksek etkinlik oranına sahip gözükmektedir. Etkinlik olasılığı yaş ile çok az düşmektedir. 6 aylık bir süre zarfında, ileri yaşlı hastalarda ve kronik hastalığı olanlarda antikor seviyeleri düşme göstermektedir. Tekrarlayan hatırlatma dozları gerekli görülmektedir. Yan etki potansiyelleri daha fazladır. Yüksek ateş, halsizlik, yaygın vücut ağrıları, koltuk altı lenf bezlerinde şişme, baş ağrısı gibi yan etkilerinin yanı sıra çok nadir ve özellikle genç erkeklerde biraz daha fazla olmak üzere hafif kalp kası iltihabı vakaları bildirilmiştir. Kanda pıhtı oluşumu riskinin de aşıdan sonra minimal bir artış gösterdiğini belirt en az sayıda çalışma vardır. Yüz felci, geçici felç, gözde retina bozuklukları gibi nadir yan etkiler olgu sunumları şeklinde bildirilmiştir. Toplumda aşı yan etkileri ile ilgili şehir efsanesi gibi dolaşan bazı söylentiler abartılı ve bilimsel dayanaktan yoksundur. Ancak özellikle m-RNA aşılarının vücutta adeta bir mini Covid enfeksiyonu yaratması ve altta yatan pıhtılaşma ile ilgili latent bir problem varsa bu problemi ortaya çıkarma olasılığını göz önünde bulundurmak gerekir. Covid enfeksiyonu geçirenlerde ise bu tür problemlerin ortaya çıkma olasılığı aşıya göre belki 10 misli fazladır.
Yeni yayınlanan bir çalışmada Güney Kore’de 231.000 Covid hastasında enfeksiyon sonrası 1-3 ay arası miyokard infaktüsü ve iskemik felç görülme olasılığı aşısızlarda tam aşılı olanlara göre % 60 civarında daha fazladır.
Dünyada en hızlı ve geniş aşılama faaliyeti gerçekleştiren İsrail’de 70 yaş üstü Covid ölüm sayıları aşılama öncesi 5120 kişi iken, aşılama sonrası 370’e düşmüştür.
Covid’in ağır seyrettiği dönemlerde maalesef çok sayıda hamile hastamızı ve bebeklerini kaybettik. Hamilelik sırasında COVID-19 aşısı yapılması doğumdan sonra 6 ay içerisinde küçük bebeklerin COVID-19 nedeniyle hastaneye yatırılma-larını ve ağır hastalanmalarını önlemeye yardımcı olur. Hem hamileleri hem de bebeklerini COVID-19’dan korumak için hamilelik sırasında COVID-19 aşısının yapılması önerilmektedir.
COVID-19 aşıları halen Omicron ve alt grup varyantları dahil olmak üzere yetişkinlerde ciddi hastalık, hastaneye yatış ve ölüme karşı güçlü koruma sağlamaya devam etmektedir. Korumanın rapel doz alan yetişkinlerde en yüksek olduğu gözlenmektedir. Burada rapel dozdan kasıt m-RNA aşısı için 3.doz, inaktif aşılar için 4.dozdur. M-RNA aşıları için 4. doz ile ilgili kendi de- neyimlerime dayanarak şunları söyleyebilirim: 70 yaş üzeri, ciddi kronik hastalığı olanlar, tedavi gören kanser hastaları, bağışıklığı düşük olanlar veya bağışıklık baskılayıcı ilaç kullananların son aşıyı olmalarının üzerinden 6 ay geçtiyse aşı olmalarında fayda vardır. Bu grupların dışındaki kişiler, yeni varyantlar için aşı çıkmasa bile sonbahar, kış döneminin rahat geçebilmesi açısından Ekim başından itibaren 4. Rapel dozunu düşünebilirler.
Omicron varyantı çıkmadan önceki dönemde; aşılılarla aşısızlar arasında ağır hastalık, hastaneye yatış, ölüm oranları açısından çok büyük farklar vardı. Bu dönemde çok sayıda aşısız hasta hayatını kaybetti. Aşı, toplumsal bağışıklık anlamında çok önemli katkılar sağladı. Büyük ihtimalle bu sayede enfeksiyon bu hafif haline evrildi. Şu an çok az oranda aşısız ve hastalığı geçirmemiş kişi var. Bunlar risk grubunda yer almıyorsa çok büyük bölümü hayati risk olmadan enfeksiyonu atlatıyor. Özetle; bir kısım aşısızlar Omicron varyantı öncesinde hayatları ile bedel ödedi. Aşılılar o dönem kurtuldu. Geri kalan aşısızlar, aşılıların sayesinde rahata erişmiş oldu. Ancak genel anlamda şu anda bile aşılılara göre aşısızlarda enfeksiyonun daha ağır belirtilerle ve uzun seyir gösterdiğini belirtmekte fayda var. Bundan sonra gelişmeleri iyi izlemek ve ona göre kişisel olarak Covid aşı takvimini belirlemekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu
留言