Su (H2O) metabolizmada besinlerin ve atıkların kan dolaşım sistemi yolu ile hücrelere ve dokulara taşınmasını sağlar. Su vücut sıcaklığını kontrol eder, normal kan basıncını, hacmini dengede tutar. Tüm metabolik reaksiyonlar, besinlerin sindirilmesi sıvı ortamda gerçekleşir. Eklemlerin sıvısını dengede tutarak, yük ve ağırlık geldiği zaman, eklemlerin çalışmasını sağlar. Kas ve cilt dokularının normal yapı ve fonksiyonunu sağlar. Birkaç gün su içilmediği zaman vücut ve organlar fonksiyonlarını kaybetmeye başlar.
Bütüncül Sağlık Dünya Sağlık Örgütü dokümanlarında sağlık şöyle tanımlanmıştır: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir”1. Bu tanımda bütüncül sağlık; beden, ruh ve sosyal sağlığı ifade etmektedir. Bireylere ve topluma sağlıklı demek için; bireyin objektif olarak sağlıklı olması, sübjektif olarak da kendini sağlıklı hissetmesi gerekmektedir.
Sağlığın bileşenlerini: 1) Fiziki sağlık 2) Sosyal sağlık 3) Akıl sağlığı 4) Duygusal sağlık 5) Çevresel sağlık 6) Ruhsal sağlık olarak. tanımlayabiliriz.
Fiziki sağlık bireylerde; doku ve hücrelerin yapısal ve fonksiyonel olarak normal olduğu haldir ve diğer tüm sağlık bileşenlerinin temelini oluşturur. Bütüncül sağlığa Biyopsikososyal sağlık da denmektir 2. Şekil-1, insanda sağlığın bir bütün olduğunu ifade etmektedir.
Tüm besinlerin ve fitokimyasalların, optimum fonksiyonu ve yararlarını elde etmek, fiziki sağlığı yaşam boyu sürdürmek, besinlerin ve bu maddelerin hücrelere ulaşmasını sağlamak için; optimum ortam ve vücut sıcaklığında, yeterli ve dengeli oksijene, suya, uygun ortam sıcaklığına, yeterli günlük uykuya, fiziksel aktiviteye ihtiyaç vardır. İnsan vücudunun optimum fonksiyonu ve hastalıklardan korunması bu şartların sürekli ve dengeli olmasına bağlıdır.
Oksijen beslenmesi ve metabolizması (Oksijen biyodengesi) Moleküler oksijen(O2) temel besin olarak mitokondride ATP (Enerji) üreterek, hücre ve dokular- daki tüm biyokimyasal reaksiyonları gerçekleştirir. Üç dakikadan fazla nefes (O2) almadan yaşam mümkün olmamaktadır. Oksijen üst solunum yolu burundan alınarak akciğerde alveollerde hemoglobinle birleşerek kan dolaşımı yolu ile hücre, doku ve organlara taşınır (Şekil-2).
Optimum oksijen beslenmesi, yani yeterli ve dengeli oksijenin hücrelere ulaşması için, kanda yeterli ve sağlıklı hemoglobin olması gerekir. Diğer taraftan burun, akciğer, soluk borusu, bronşlar, bronşcuklar ve alveollerin sağlıklı, açık ve temiz olması önemlidir. Enfeksiyonlar ve inflamasyon üst solunum yollarını daraltarak oksijen alımını engellemektedir. Kanda satüre oksijen düzeyi nabız oksimetresi ile takip edilebilir. Nabız oksimetre değerleri tüm yetişkin insanlarda %95 ile %100 arasında olmalıdır.
Kanda (hiperoksemia) ve dokularda (hiperoksia) oksijenin fazla olması hastalıklara neden olmaktadır. Kanda (hipoksemia) ve hücrelerde (hipoksia) oksijen seviyesinin normalden az olması nefes darlığı dahil pek çok hastalığın göstergesidir.
Metabolizmada Su, Elektrolit (mineraller) ve Asit-Baz biyodengesi Su (H2O) metabolizmada besinlerin ve atıkların kan dolaşım sistemi yolu ile hücrelere ve dokulara taşınmasını sağlar. Su vücut sıcaklığını kontrol eder, normal kan basıncını, hacmini dengede tutar. Tüm metabolik reaksiyonlar, besinlerin sindirilmesi sıvı ortamda gerçekleşir. Eklemlerin sıvısını dengede tutarak, yük ve ağırlık geldiği zaman, eklemlerin çalışmasını sağlar. Kas ve cilt dokularının normal yapı ve fonksiyonunu sağlar.
Birkaç gün su içilmediği zaman vücut ve organlar fonksiyonlarını kaybetmeye başlar. Terleme, metabolizma, nefes alma ve atıkların atılması sürecinde normal 70 kg’lık yetişkin bir kişide vücuttan 2,5-3 litre/gün su kaybı olmaktadır. Kaybolan suyun hemen alınması zorunludur. Su biyodengesi insan vücudunda elektrolit (elektrik yüklü mineraller, Na, K, Ca, Cl-, Mg, PO4) dengesini ve asit-baz dengesini sağlamaktadır. İnsan vücudundaki sıvılar iki bölümde bulunmaktadır. Hücre içi sıvılar (ICF) ve hücrelerin dışında bulunan sıvılar (ECF). Hücre dışı sıvılar kanda plazma ve hücre aralarındaki boşlukları dolduran sıvılardır (Şekil-3).
Hücre içi sıvılar; daha çok K+, Mg++, HPO4-2, SO4-2 gibi elektrolitleri içerir. Hücre dışı sıvılar; çoğunlukla Na+, Cl-, HCO3-, Ca++ gibi elektrolitleri içerir (lenf sıvısı, eklem sıvıları.)
Hücreler arasında ve hücre dışında, ozmoz, diffüzyon, hidrostatik basınç ve seçici transport ile su ve elektrolitler hareket etmektedir. Bu ise hücre membranlarının seçici geçirgen olduğunu göstermektedir.
Bu yöntemlerle dokularda ve organlarda sıvı ve elektrolit dengesi sağlanmaktadır (Şekil-4).
Kandaki Asit-Baz Dengesi ve hastalıkları Asidoz, kanda bulunan aşırı asit (H2CO3) nedeniyle pH’nin 7.35’in altına düşmesi, Alkaloz ise kanda bulunan yüksek miktardaki alkali (HCO3) nedeniyle pH seviyesinin 7.45’in üstüne çıkması durumudur. Şekil-5 asit baz dengesi ve hastalıklarını göstermektedir.
Çevre sıcaklığı, vücut sıcaklığı ve termal biyodengenin metabolizmaya etkisi Çevre sıcaklığının ve vücut sıcaklığının aşırı artması veya normalden daha fazla düşmesi metabolizmada, hücrelerde ve damarlarda değişime neden olmakta, sonuçta pek çok hastalığın başlamasına yol açmaktadır. İnsanın en rahat ettiği çevre sıcaklığı 22-270C, nisbi nem (RH) ise %40-60 arasındadır. Optimum vücut sıcaklığı ise 370C’dir. Normalden fazla sıcaklık ve nisbi nemin, aşırı ve sürekli soğuk çevre sıcaklıklarının neden olduğu hastalıklar Tablo-1’de verilmektedir.
Vücut sıcaklığının düşmesi (Hipotermi), normalden daha yüksek seviyelere çıkması ise hipertermi hastalıkları olarak incelenmektedir. Termogenez: Vücuttaki tüm metabolik reaksiyonlar termodinamik atık olarak ısı üretir. Alınan gıdalar, spor aktiviteleri, günlük yaşamsal aktiviteler (uyumak, yürümek, yemek yemek gibi). Alınan günlük besine bağlı termogenez yenen yiyeceğin kalori değerinin %10’u kadardır. Yani 500 kcal yiyecek yendiği zaman 50 kcal enerji açığa çıkar. Termojenik besinler (Zencefil, zerdeçal, yeşil çay) kalori ve ısı üretimini %10-15 kadar artırmaktadır. Termogenez ve termojenik gıdalar metabolizma hızını artırarak enerji üretimini sağlamaktadır.
Uyku metabolizması ve Biyodenge Uyku, bilincin neredeyse kapalı olduğu, istemli kas faaliyetlerinin çoğunlukla baskılandığı ancak özellikle beynin (glemfatik sistem) ve hormonal sistemin (leptin ve ghrelin) son derece aktif olduğu, vücudun genel olarak dinlendirilmesi için genellikle günlük olarak tekrar eden bilişsel ve sinirsel bir algı durumudur. Uyku, metabolik dengeyi ve iştahı kontrol eder. Uykusuzluk, psikolojik/duygusal yemeyi teşvik eder. Yemek yeme sonucunda Dopamin salgılanır, bu insanın kendisini iyi hissetmesine yardımcı olur.
Tablo-2’de uykunun metabolik faydaları ve yaşlara göre optimum uyku miktarı verilmiştir.
Fiziksel aktivite metabolizması ve sağlık Günlük besinlerle alınan kalorinin %75’i bazal metabolik hız için, %10’u alınan besinlerin termik etkisi için, %15 ise fiziksel aktivite için harcanmaktadır. Fiziksel aktivite günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen, kalp ve solunum hızını arttıran aktiviteler olarak tanımlanabilir. Fiziksel aktivite, aerobik ve anaerobik olarak ikiye ayrılır. Aerobik spor aktiviteleri kalp atış ve solunum hızını artıran büyük kas kitlelerini hareket ettiren ve oksijen alımını hızlandıran egzersizlerdir. Anaerobik spor aktiviteleri, kısa süreli yüksek yoğunluklu enerjinin kaslar ve karaciğerden (oksijensiz) sağlandığı aktivitelerdir.
Aerobik, anaerobik ve tüm fiziksel aktivitelerin insan sağlığına faydaları her geçen gün yapılan araştırmalarla ortaya konmaktadır. Tablo-4’de kısa bir liste verilmiştir.
Tablo-4 Aerobik ve Anaerobik Fiziksel Aktivitelerin Sağlık Faydaları
a- Kemik sağlığını geliştirir. b- Kas gücünü ve dayanıklılığı arttırır. c- Hipertansiyon, koroner kalp hastalığı, felç, şeker hastalığı, meme ve kolon kanseri ve dep- resyon riskini azaltır. Kronik hastalık riskini azaltır. d- Düşme sonrası oluşabilecek kalça ve omurga kırığı riskini azaltır. e- Enerji dengesi ve kilo kontrolünü sağlar.
f- Daha iyi uyumayı sağlar. g- Akciğer oksijen kapasitesini artırır. Aerobik fiziksel aktiviteler dayanıklılığı, anaerobik fiziksel aktiviteler ise kaslardaki güç ve kuvveti artırmaktadır.
Kaynaklar: 1-World health statistics 2022: monitoring health for the SDGs, sustainable development goals. Geneva: World He- alth Organization; 2022. Licence: CC BY-NC-SA 3.0 IGO. 2- Borrell-Carrio, F. (2004). The Biopsychosocial Model 25 Years Later: Principles, Practice, and Scientific Inquiry. The Annals of Family Medicine, 2(6), 576-582. doi:10.1370/ afm.245 3- AH Baik(2022) Hypoxia signaling and oxygen metabo- lism in cardio-oncology Journal of Molecular and Cellu- lar Cardiology, 2022 - Elsevier 4-Hargreaves, M. and L.L. Spriet, Skeletal muscle energy metabolism during exercise. Nature Metabolism, 2020. 2(9): p. 817-828. 5-Maturana, F. M., et al. (2021). Effectiveness of HIIE versus MICT in improving cardiometabolic risk factors in health and disease: A meta-analysis. Medicine in Science and Sports and Exercise.
Comments