top of page

AZTEKLERDEN GÜNÜMÜZE ÇİKOLATANIN SAĞLIKTAKİ ÖNEMİ


Çikolata taneleri o kadar değerlidir ki aynı zamanda para olarak da kullanılmıştır çünkü kurutulmuş tohumlar uzun süre saklanabilmektedir.

Tanrıların kutsal içkisi çikolata

Çikolatanın öyküsü sıcak ve nemli Amazon ormanlarında başlar. Tanrıların ağacı kakao orta ve Güney Amerika’nın tropikal ormanlarında, büyük ağaçların gölgesinde yetişmeye başlayan 10-15 m yüksekliğinde küçük bir ağaçtır. Bu yüksek ağaçlara kakaonun annesi denir. Meyveleri gövde ve dallar üzerinde yetişir ve olgunlaştığında kendiliğinden düşmez. Meyvenin içindeki sulu şekerli pulpasının kalbinde çekirdekler bulunur.


Bu serinletici pulpanın tadını ilk keşfedenler Olmekler olur. Önceleri meyvenin sütlü ve yumuşak pulpasını kullanırlar. Çekirdekleri ise işe yaramaz diye atarlar. Bir gün bir yerli çekirdekleri kavurmayı akıl eder. Öyle güzel bir koku yayılır ki: “Bu kadar güzel kokuyorsa yemesi de güzel olmalı” diye düşünür.

Kakaoyu ilk keşfedenler Olmekler, komşuları Mayalara da öğretmişler ve Maya topraklarını istila eden Aztekler bu kültürü devam ettirmişler.

Kakao çekirdekleri öğütülerek toz haline getirilir, bu toz derin bir kaba konulur, üzerine su eklenir ve bir kaşıkla karıştırılır. İçine ayrıca çeşitli baharatlar ve kırmızı biber katarlar. İyice karıştırdıktan sonra bir kaptan diğerine aktararak köpük oluşması sağlanır.

Çikolata adı verilen bu içecek, çok sağlıklıdır. Bir fincan içen kişi ne kadar uzun mesafelere yürürse yürüsün, başka hiçbir şey yemeksizin tüm bir gün boyunca yoluna devam edebilir. Bu nedenle savaşta askerlere içirilir.

Çikolata taneleri o kadar değerlidir ki aynı zamanda para olarak da kullanılmıştır çünkü kurutulmuş tohumlar uzun süre saklanabilmektedir. Örneğin 1 balkabağı 4 tohum, 1 tavşan 10 tohum, güzel bir kölenin hizmetleri 100 tohum değerinde. Kakao tohumları vergi ödemelerinde de kullanılıyordu.


Avrupa çikolata ile tanışıyor

Avrupalıların kakao ile ilk tanışmaları Temmuz 1502’de Christophe Colomb’un dördüncü seyahatinde olmuştur. Babasına eşlik eden oğlu Ferdinand Colomb bir adaya geldiklerinde uzun bir kayık içinde yerlilerin gemiye yanaştığını anlatır. Kayıkta her çeşit eşya ve para olarak kullanılan çok miktarda kakao çekirdeği vardır.

İspanyollar yerlilerin kendilerine ikram ettiği çikolatayı pek beğenmezler ve insanlardan çok domuzlara göre bir içecek diye tanımlarlar. Kakao ağacı 1753 yılında Carl von Linné tarafından Theobroma cacao olarak isimlendirilir.

Kakao taneleri İspanya’ya 16.yüzyılda getirilmiştir. 17.yüzyıl başında çikolata İspanya’da yavaş yavaş günlük hayatın bir tutkusu olmaya başlamıştır. Azteklerin çikolatası bir seri değişiklikten geçerek Avrupalıların beğenisini kazanmıştır. En önemli değişiklik, gene İspanyolların Yeni Dünyadan getirdiği şeker kamışı katmak olmuştur. Vanilya ile birleşince şeker çikolatanın doğal acılığını hafifletmiş ve bu haliyle çikolata Avrupalı damak tadına daha uygun hale gelmiştir.

Çikolata kısa sürede büyük beğeni kazanarak popüler olur. İspanya’dan tüm Avrupa’ya yayılır, özellikle de soylular arasında kullanımı yaygınlaşır.

Çikolatanın tedavi edici güçleri Kakaonun tedavi edici ve besleyici özellikleri antik çağlardan beri bilinmektedir. Kolomb öncesi kodekslerde kakaonun tıbbi kullanımı yer almaktadır. Mayalar, Aztekler ve Meksika’nın diğer toplulukları kakao ağacının her kısmını, tohum, yaprak, kabuk, yağ, çiçek, etkili ilaca çevirmişlerdir. Kakao yalnızca kendi başına tedavi aracı olarak değil, başka tıbbi bitkilerle karıştırılarak taşıyıcı olarak da kullanılmıştır.

Tıbbi Çikolatalar İlk çikolata yapımcıları eczacılar olmuştur. Bir gıda olmadan önce çikolata ilaç olarak kullanılmıştır.

1816’da Fransız eczacı Jean-Antoine Brutus Menier ilaçların kötü tadını örtmek için çikolata ile kaplamayı akıl eder.

Eczacı Sulpice Debauve, ilk tıbbi çikolatayı yapar: “Salepli analeptik çikolata” yapmıştır.

Böylece eczacılar her hastalık için çikolatalar yapmaya başlarlar.


21.yüzyılda bilimsel verilerin ışığında çikolata

Tarihte çikolata majik ve mistik olarak görülüyordu. Avrupalılar 17.yüzyıl ortasından 20. yüzyıla kadar çikolatanın sağlıklı özelliklerini övmüşlerdir. 20.yüzyıla kadar çikolatanın sağlığa faydaları tüm Avrupa’da kabul edilmiştir. 20.yüzyıla gelindiğinde özellikle A.B.D.’de sadece kalori ve yağ veren besleyici değeri olmayan bir besin olarak görülmüştür. Son 20-25 yıldır yapılan araştırmalar ve klinik çalışmalar bunun tam tersini kanıtlamaktadır.

Kakaonun bileşiminde sağlığa faydalı birçok bileşik bulunmaktadır: Lipitler, steroller, mineraller, ksantin türevleri ve flavonoitler. Günümüzde bu bileşiklerin etkileri artık çok iyi bilinmektedir. Flavonoitlerin yüksek antioksidan etkisi çok iyi bilin- mektedir, özellikle siyah çikolata polifenoller bakımından çok zengindir. Diğer flavanoit bakımından zengin besinler ile bir karşılaştırma yapılmış ve siyah çikolatanın sütlü çikolata, kırmızı şarap, siyah çay ve elmadan daha yüksek antioksidan etkide olduğu gösterilmiştir.

Modern bilimin araştırmaları sonucu ortaya konan siyah çikolatanın terapötik değeri, milyonlarca yıllık bilginin doğrulanması olmuştur.


Klinik çalışmalar Son yıllarda yapılan klinik çalışmalar sonucunda şu etkiler gösterilmiştir.

* Çikolata * Kan basıncını düşürür * Kanda HDL kolesterol seviyesini yükseltir * Kardiovasküler hastalıklara karşı koruyucudur * Platelet aktivasyonu ve fonksiyonu üzerinde inhibitör etki gösterir * Antienflamatuar etkisi vardır * Kavrama performansını ve beyin kan akışını stimüle eder * Antidepresandır * Yüksek antioksidan etkisi vardır.


Çikolata nedir? Saf haliyle çikolata belli oranlarda yağı alınmış kakao, kakao yağı ve şekerden yapılmaktadır. Bu çikolatanın içine süt, kuruyemiş ve meyveler katılarak değişik çikolatalar üretilmektedir.

Sağlığa faydalı bir çikolatanın içinde en az % 70 kakao olmalıdır. Kakao yağından başka bir yağ ve başka katkı maddeleri içermemesi gerekir. Birçok çikolata üreticisi de artık bunları bildiği için paketin üzerinde kakao oranı yazmaktadır.

Keyifle çikolata yemek ve sağlıklı kalmak için mutlaka siyah çikolata yemelisiniz.

bottom of page