top of page

ANNE SÜTÜ

Anne sütüyle beslenmenin, çocuğun optimal büyümesi, gelişimi ve sağlığı için gerekli bir unsur olduğu Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından kabul edilmektedir. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus anne sütünün önemini şu şekilde özetlemiştir: “Anne sütüyle beslenme, bebeklere yaşama mümkün olan en iyi başlangıcı sağlar. Anne sütü, bebeğin ilk aşısıdır. Bebekleri ölümcül hastalıklardan korur, yaşamak ve gelişmek için ihtiyaç duydukları tüm besinleri sağlar.” DSÖ, çocukların yaşamın ilk saatinden itibaren ilk 6 ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmelerini ve sonrasında yeterli ve güvenli tamamlayıcı gıdalar almalarını ve emzirmenin 2 yaşına kadar devam etmesini tavsiye etmektedir.1,2 Dünya genelinde emzirmenin yaygınlaşmasına yönelik çeşitli çalışmalar yapılmasına rağmen günümüzde açlık ve yetersiz beslenme, ülkelerin kalkınmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum yalnızca düşük gelirli ülkeleri değil, orta ve yüksek gelirli ülkeleri de uzun vadede etkiliyor. Bu nedenle özellikle yeni doğanlarda ve bebeklik döneminde görülen yetersiz ve dengesiz beslenme sadece aileyi etkilemekle kalmıyor toplumun ekonomik ve kültürel gelişiminde çeşitli sorunlar doğuruyor. Birleşmiş Milletler 2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin gerçekleştirilebilmesi için oldukça büyük bir öneme sahip olmasının yanı sıra yapılan çalışmalar da emzirmenin bebeklerin hayatta kalmasını sağlamasının ötesinde anneler, aileler ve toplumlar açısından kısa ve uzun vadeli çok çeşitli yararları olduğunu bize gösteriyor.

Bebek beslenmesinin en önemli öğesi tartışmasız anne sütüdür.Ancak son yıllarda, bakterilerin keşfi, hazır gıda ve mamaların giderek yaygınlaşması, teknolojinin gelişmesi ve kültürlerin değişmesi de dâhil olmak üzere pek çok nedenden ötürü anne sütüyle beslenme oranı hem ülkemizde hem de dünya genelinde istenilen düzeyde değildir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) verileri incelendiğinde Türkiye’de emzirmenin oldukça yaygın olduğu görülmektedir. Yayınlanan son iki raporda; 2013 yılı verilerine göre bütün çocukların %96’sı hayatlarının bir noktasında belli bir süre emzirilirken, 2018 yılı verilerine göre bu oran %98’dir. Bu verilere göre emzirme oranlarının yüksekliğinin yanında, sadece anne sütü ile beslenme ve ortalama emzirme süresi istenilenden düşük düzeydedir. 2018 verilerine göre ilk 6 ayda sadece anne sütü ile beslenme %41, anne sütü ağır- lıklı beslenme oranı ise %58 bulunmuştur. Buna ek olarak, sadece anne sütü ile beslenme oranının 0-1 aylık dönemde %59 olduğu ancak 2-3 ayda %45’e, 4-5 aylık dönemde de %14’e kadar düştüğü belirlenmiştir. Bu veriler bize, çocuk büyüdükçe sadece anne sütüyle beslenme oranının dramatik bir şekilde düştüğünü gösteriyor. İlk altı ay içinde bebeklere ek gıda verilmesi, emzirme sıklığının ve süresinin düşmesine sebep olarak anne sütü üretiminin azal- masına neden olmaktadır. Bu durum anne sütü ile beslenen bebeklerin ortalama emzirilme süresini olumsuz etkilemektedir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013 ve 2018 raporuna göre ortalama emzirme süreleri sırasıyla 17 ve 16,7 aydır. Türkiye’de yapılan bu çalışmalar, iki yıl ve üzeri süreyle anne sütü ile beslenmenin sürdürülmesi yönündeki DSÖ tavsiyesine uyulmadığını göstermektedir. 3,4 TNSA 2018 verilerine göre prelakteal (emzirme öncesi) besin alan çocukların oranının %42 olduğu belirtilmiştir.4 Prelakteal besin alma (anne sütünden önce başka gıdalarla beslenme), önerilen bir uygulama olmamasına rağmen toplumda her geçen gün giderek yaygınlaşmaktadır. İlk altı ay içinde bebeğin alternatif gıdalarla beslenmesi veya bebeğin diyetine tamamlayıcı gıdaların eklenmesi, onları ishal ve solunum yolu enfeksiyonları gibi olası hastalıklara maruz bırakır.5 Prelakteal besin alma oranları karşılaştırıldığında, TNSA 2013 verilerinde %25.7 olan değer 2018 verilerinde %41.7’ye kadar yükselmiştir.3,4 TNSA 2018 verilerine göre; prelakteal besin alma, annenin eğitimi ve hane halkı refahı ile orantılı olarak artmaktadır.4 Sezaryenle doğum yapan annelerin normal doğum yapanlara göre daha yüksek oranda bebeklerine ilk altı ay içinde ek besin verdikleri görülmüştür.

Dünya genelindeki emzirme oranlarına göre Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından 2018 yılında yayınlanan Küresel Emzirme Karnesi’nde dünyada 130 milyon bebekten yaklaşık 78 milyonunun önerilenin aksine doğumdan sonraki bir saat içinde emzirilmediği belirtilmektedir. Doğumdan sonra ilk bir saatteki en yüksek emzirme oranlarının %65’lik bir oranla Doğu ve Güney Afrika’da görüldüğü, en düşük emzirme oranlarının ise %32’lik bir oranla Doğu Asya ve Pasifik Ülkelerinde görüldüğü belir- tilmiştir.7,8 Emzirmenin erken dönemde yani doğumunun ardından ilk saat içinde başlatılması, yeni doğmuş bir çocuğun hayatta kalma şansını %44 oranında artırmaktadır.5 DSÖ ilk bir saat içerisinde anne sütü ile beslenme oranlarını %0-29 arası kötü, %30-49 arası orta, %50-89 arası iyi, %90-100 arasını ise çok iyi şeklinde derecelendirmiştir.9 UNICEF’in dünya çocuklarının durumuna ilişkin 2019 raporuna göre bebeklerin %44’ü doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirilmeye başlanmakta ve 6 aylıktan küçük bebeklerin %42’si sadece anne sütü almaktadır. Yaşamın ilk üç gününde, dünya çapında yeni doğanların %43’üne anne sütü dışında sıklıkla sade/şekerli su, bal, çay, hayvan sütü, bebek maması gibi sıvılar veya yiyecekler verilmektedir. 12-23 ay aralığında ise bebeklerin %65’i emzirilmeye devam etmektedir.10 İlk 6 ay sadece anne sütü verilmesi ile ilgili olarak tüm dünyada önceki yıllara göre bir miktar ilerleme kaydedilmiş olsa da halen %50 olarak belirlenen 2025 hedefinin gerisinde olunduğu görülmektedir. Erken emzirme açısından Türkiye’deki duruma bakacak olursak, TNSA 2013 verilerine göre; bebeklerin %50’si doğumdan sonraki ilk saat içinde emzirilmektedir. 2018 TNSA raporunda ise büyük bir artış göstererek %71,3’e çıkmıştır. 2018 TNSA verilerine göre Türkiye’de ilk bir saat içinde emzirme oranı iyi olarak nitelendirilebilir.3-4 Yapılan çalışmalar, sezaryen ile gerçekleşen doğumların da ilk bir saat içinde emzirmeyi olumsuz etkilediğini ortaya koymuştur.11-13 Tüm dünyada sezaryen doğum sıklığı giderek artmaktadır.14 Emzirme sonuçları üzerine olumsuz etkileri olan sezaryen doğum oranları ülkemizde de son yıllarda artış eğilimindedir ve Türkiye, dünyadaki en yüksek sezaryen doğum oranlarına sahip ülkeler arasındadır (2017’de % 53,1’e yükselmiştir).15,16 Sezaryen doğumun emzirme üzerine olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Anestezi kullanımı, cerrahi prosedürler nedeniyle annelerin gecikmiş iyileşmesi, bağlanmayı ve anne-bebek etkileşimini bozan ameliyat sonrası bakım rutinleri, doğumdan sonra, emzirmenin başlamasında gecikme, laktasyonun gecikmesi olası nedenler olarak öne sürülmektedir. Emzirme üzerine olumsuz etkileri olan diğer faktörler ise 2014 yılında yapılan bir çalışmada annenin sigara içmesi ve biberon kullanılması olarak gösterilmiştir.

Eldeki kanıtlar, emzirmenin hem bebeklere hem de annelerine bilişsel ve sağlıkla ilgili yararlar sağladığını göstermektedir. Yaşamın özellikle ilk altı ayında kritik önem taşıyan sadece anne sütü ile beslenme, bebek ölümlerinin ana nedenleri olan ishal ve zatürrenin önlenmesine yardımcı olmaktadır. Bebeklerini emziren annelerin ise, kadınlar için önde gelen ölüm nedenleri arasında yer alan rahim ve meme kanserine yakalanma riskini azaltmakta- dır.21 “Dünya Emzirme Haftası” ilk olarak 1992 yılında belirlenmiş ve tüm dünyada her yıl, aynı anda etkinliklerle kutlanması hedeflenmiştir. Ülkemizde 1-7 Ekim arasında kutlanmaktadır. Emzirme hem anne hem de bebek sağlığı için kritik öneme sahip olduğu için Birleşmiş Milletler 2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin de odak noktalarından birisidir. Emzirme; beslenmede iyileşmeler sağladığı için bu hedeflerin 2. maddesi olan Açlığa Son, çocuk ölümlerini önleyip bulaşıcı hastalık riskini azalttığı için 3. madde olan Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam, bilişsel gelişimi ve eğitimi desteklediği için ise 4. madde olan Nitelikli Eğitim ile doğrudan ilişkilidir. Emzirmenin ayrıca yoksulluğa son verme, ekonomik büyümeyi sağlama ve eşitsizlikleri azaltma amaçlarına da katkısı vardır.22 Emzirme uygulamalarının korunması, teşvik edilmesi ve desteklenmesi 2030 yılına kadar Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için oldukça önemlidir. Yeni doğan ve bebeklik döneminde beslenme yetersizliklerini önlemeye yönelik yapılan girişimlerin, erişkin döneme ve topluma getireceği faydalarının yanı sıra ülke kalkınmışlık düzeyine yapacağı katkı kaçınılmazdır.

Kaynaklar:

1. WHO Indicators for assessing infant and young child feeding practices. Part 1: definitions. World Health Organization, Geneva2008

2. WHO, UNICEF Global strategy for infant and young child feeding. World Health Organization, Gene- va2003

3. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Tür- kiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Ankara, Türkiye: 2013.

4. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Tür- kiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Ankara, Türkiye 2018.

5. Katsinde SM, Srinivas SC. Breast Feeding and The Sustainable Development Agenda. Indian Journal of Pharmacy Practice. 2016;9(3).

6. Ünsal H, et al. Toplumda anne sütü verme eğilimi ve buna etki eden faktörler. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkla- rı Dergisi 2005;48(3):226-33.

7. World Health Organization [Internet]. Bebek ve Ço- cuk Beslenmesi. 2018 [updated 2018 Feb 16; cited 2020 Jan 12]; Available from:

http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs342/en/. 8. UNICEF Basın Merkezi [Internet]. Yeni doğan her 5 bebekten 3’ü ilk bir saat içinde emzirilmiyor. 7/2018 [cited 2020 Jan 14]; Available from: http://unicef.org.

tr/basinmerkezidetay.aspx?id=32873&d=1&dil=tr. 9. World Health Organization [Internet]. Breastfeeding.

[cited 2019 Dec 17]; Available from: https://www.who.int/nutrition/topics/exclusive_ breastfeeding/en/.

10. UNICEF. The State of the World’s Children 2019. Children, Food and Nutrition: Growing well in a changing world. New York: UNICEF; 2019.

11. Chen C, et al. Influences of cesarean delivery on breastfeeding practices and duration: A prospe- ctive cohort study. Journal of Human Lactation 2018;34(3):526-34.

12. Gülşen I, Cetişli NE, Başkaya VA. Doğum Şekline Göre Annelerin Postpartum Ağrı, Yorgunluk Düzey- leri ve Emzirme ÖzYeterlilikleri. Dokuz Eylül Üni- versitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi 2018;11(3):224-32.

13. Çalik KY, Çetin FC, Erkaya R. Annelerin emzirme konusunda uygulamaları ve etkileyen faktörler. Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 2017;6(3):80-91.

14. Betrán AP, Merialdi M, Lauer JA, et al. Rates of caesa- rean section: analysis of global, regional and natio- nal estimates. Paediatric and perinatal epidemiology 2007;21:98-113.

15. Santas G and Santas F. Trends of caesarean section rates in Turkey. Journal of Obstetrics and Gynaeco- logy 2018;38:658-62.

16. Republic of Turkey Ministry of Health, Health Sta- tistics Yearbook. Ankara Turkey: Ministry of Health Publication; 2018.

17. Prior E, Santhakumaran S, Gale C, et al. Breastfee- ding after cesarean delivery: a systematic review and meta-analysis of world literature. The American journal of clinical nutrition. 2012;95: 1113-35.

18. Chang ZM and Heaman MI. Epidural analgesia du- ring labor and delivery: effects on the initiation and continuation of effective breastfeeding. Journal of Human Lactation 2005;21:305-14.

19. Boccolini CS, Carvalho M, Oliveira M, et al. Factors that affect time between birth and first breastfee- ding. Cadernos de Saúde Pública 2008; 24:2681-94.

20. Yalcin SS, Yalcin S and Kurtulus-Yigit E. Determi- nants of continued breastfeeding beyond 12 months in Turkey: secondary data analysis of the Demograp- hic and Health Survey. Turk J Pediatr. 2014;56:581-91. 2015/09/ 22.

21. Kartal T. , Gursoy E. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçla- rında (2015-2030) Emzirmenin Önemi ve Türkiye’deki Mevcut Durum Işığında Hemşireye Düşen Görevler. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi. 2020; 10(2): 147153.

22. https://sdgs.un.org/goals


Ecz. Gürhan Oktay



Comments


bottom of page