top of page

YAŞADIĞI ÇAĞA DAMGASINI VURAN BİLİM İNSANI BURUNİ VE ECZACILIK HAKKINDAKİ FİKİRLERİ

Güncelleme tarihi: 27 May


Bir ilim aşığı olan Biruni için gerçeği araştırmak en büyük zevktir. Ona göre ilim adamına gerekli ve kaçınılmaz olan şey, ilimler arasında bir

ayırım yapmadan her birinin hakkını vererek araştırmaktır. Bilim adamı

kendinden önce gelen alimlere ve eserlerine ilgi göstermeli ve incelemelidir.


Çok yönlü bir bilim adamı olan Biruni, yani astronom, matematikçi, fizikçi, coğrafyacı, tarihçi, dilbilimci, farmakolog, filozof ve şair olan bu alimin doğu dünyası bilim hayatında çok büyük etkisi ve rolü olmuştur. 11. Yüzyıl onun adıyla anılmaktadır. Gerek Akdeniz bölgesinde gerek Hint-İran bölgesinde hem kendisinden önceki hem de çağdaşı bilim adamlarınca geliştirilen tüm bilgileri yorumlayıp inceleyerek geliştirmiş ve geleceğe aktarmıştır. İslam dünyası dışında, konunun uzmanları hariç, çok az tanınmaktadır.


Avrupa Biruni’yi 19.yüzyılda keşfetmiştir ve ilk dikkatlerini çeken çağının çok ilerisinde olduğudur. Tam adıyla Abu’l Reyhan Muhammed Bin Ahmet El-Biruni El-Harezmi, Eylül 973 de doğmuştur. Doğduğu şehir Kas bugün Özbekistan’dır ve bu da bize Biruni’nin muhtemelen Türk kökenli olduğunu düşündürmektedir. Tıp ve eczacılık alanında çok önemli bir eser olan “Kitab al-Saydana fi al-tıb” isimli eserinin giriş bölümünde anadilinin ne Arapça ne de Farsça olduğunu ama bilim, felsefe ve sanat alanında yazmak için en uygun dilin Arapça olduğunu

ve bu nedenle eserlerini bu dilde yazdığını belirtmiştir. Orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Biruni babasını küçük yaşta kaybeder. Tam bir

doğa hayranı olan küçük yetim, günlerini bahçelerde, ormanlarda dolaşarak geçirir. Bir gün ormanda gezerken Yunan asıllı bir bitkibilimci ile tanışır. Biruni’nin hayatına yön veren bu Yunanlı bilgin onunilk öğretmeni olur ve ona bitkiler hakkında tüm bildiklerini ve ayrıca Yunanca ve Süryaniceyi öğretir.


Böylece 14 yaşına geldiğinde doğa bilimlerine duyduğu sevgi daha da artmıştır. Hocası genç Biruni’yi Kas şehrinin valisi ve aynı zamanda iyi bir bilim adamı olan Ebu Nasr ile tanıştır ve onun himayesine girmesini sağlar.


Daha 17 yaşındayken ilk astronomi gözlemlerini yapmıştır. Yarım derecelik bölümlere ayrılmış bir çemberle Kas şehrinin boylamından Güneş’in Dünya’ya uzaklığını ölçerek şehrin enlem derecesini hesaplamıştır. Bir ilim aşığı olan Biruni için gerçeği araştırmak en büyük zevktir. Ona göre ilim adamına gerekli ve kaçınılmaz olan şey, ilimler arasında bir ayırım yapmadan her birinin hakkını vererek araştırmaktır. Bilim adamı kendinden önce gelen alimlere ve

eserlerine ilgi göstermeli ve incelemelidir.


Araştırdığı konuyu nitelik, nicelik ve özellik açısından inceleyen, gözlem ve incelemeleri sonunda sonuç çıkaran, matematiğe önem veren Biruni araştırmalarında her zaman objektif kalmaya çalışmıştır. Çalışmalarda ilmi belgelere dayanma, deneylerle kanıtlama gerekliliğini ilk savunan bilginlerdendir.

Modern düşünce ve bilimsel yöntem anlayışıyla İslam dünyasında ilmi Rönesansı başlatmıştır.


Biruni ilmin ilerlemesi için gerekli olan şartları şu şekilde belirtmiştir:

1. İlmi düşünceye serbestlik tanınmalı, yani ilimde söz sahibi olanlar fikir hürriyetine sahip olmalı.

2. İlmi çalışmalar açık ve sağlam yöntemlere dayanmalı.

3. İlim, batıl düşüncelerden, sihir ve hurafelerden arınmış olmalı.

4. Gerçek ilim adamlarına çalışma zevk, şevk ve gayretleri arttıran teşvik tedbirleri alınmalı.

5. İlmin ilerlemesi için gerekli her türlü maddi, sosyal, teknik şartlar ve imkanlar hazırlanmalı.

6. İlme, ilmi eserlere ve ilim adamlarına saygı gösterilmeli, itibarları sağlamalı.

7. İnsanların dikkat ve ilgilerini ilmi konulara çekme çalışmaları yapılmalı.

8. Devletin ileri gelen adamları, ilmin gelişmesi için gereken tedbirleri saptayıp, hemen bunları uygulamalı.


Yaşadığı çağa damgasını vuran bu zekâ harikası bilgin elinden kalem düşmeyen, gözü kitaptan ayrılmayan, zihni gözlemleme ve düşünmeye ara vermeyen, bilgisini paylaşan bir dâhiydi. Çağdaşları Biruni’yi “üstad” ünvanı ile anıyorlardır. Arapça, Farsça, İbranice, Rumca, Süryanice ve Çince biliyordu. Matematik, Astronomi, Geometri, Fizik, Kimya, Tıp, Eczacılık, Tarih, Coğrafya, Filoloji, Etnoloji, Jeoloji, Dinler ve Mezhepler Tarihi alanlarında çalışmalar yapmış ve eserler vermiştir.


Bilimsel deneyler ve tarihi araştırmalar yapmaktan başka şey düşünmeyen Biruni genç yaşlarından itibaren birçok zorluk ve tehlikelere göğüs germek zorunda kalmıştır. Çalışmalarını güç koşullarda yürütmek onu fiziki olarak çok yıpratmıştır.


60 yaşına geldiğinde görme ve işitme duyularında ciddi kayıp olmuştur. Ömrünün son yıllarında Gazne’de yaşayan Biruni çalışmalarını bitirmesine yardım edecek bir destek aramış, iyi bir hekim ve doğabilimci olan al-Nashai imdadına yetişerek son eserini kaleme almasına yardımcı olmuştur.


“Kitab al-Saydana fi al-Tıb” isimli bu ansiklopedik eser 9.ve 11.yüzyıl İslam dünyasının tıbbı ve ilaçları hakkında çok değerli bilgiler içermektedir. Bu eseri hazırlarken Galenos ve Dioskorides gibi kendisinden önceki ve çağdaşı bilim adamlarının eserlerinden de yararlanmıştır. 3000 civarında ilacın Farsça, Arapça, Grekçe, Süryanice ve Sanskritçe isimlerini, kullanılış şekillerini, bileşimini ve kontrendikasyonlarını vermektedir.


Bu eserin en eski Arapça elyazması Bursa Kurşunlu camii kütüphanesinde Prof. Zeki Velidi Togan tarafından bulunmuş ve mukaddimesi Prof. Şerefeddin

Yaltkaya tarafından tercüme edilerek 1937 yılında yayınlanmıştır.


Mukaddime ile başlayan eserin ikinci bölümünde droglar ve ilaçlar hakkında bilgiler yer almaktadır. Bu eserin isminin tam anlamı “Tıbbın eczacılığı”dır. Biruni eczacılık mesleğinin tanımını yaparak sorumluluklarını ve görevlerini, ayrıca eczacılık ve hekimlik meslekleri arasındaki sınırı tanımlamıştır. Bu iki mesleği birbirinden ayıran ilk kişinin Biruni olduğunu söyleyebiliriz. Eczacılığı tıptan bağımsız bir varlık olarak kabul etmiştir. Eczacılık sağlık meslekleri hiyerarşik sıralamasında ilk basamaktır. “Eczacılık tıbba yardımcı olur ama tıbbın bir bölümü değildir”. Böylece eczacılık gibi özel bir meslek diğer sağlık meslekleri mensuplarına yardımcı olabilir ama onlara itaat etmek zorunda değildir.


Biruni bir eczacının mesleki olarak sahip olması gereken beceriler, bilgiler, sorumluluklar ve etik kavramı açıklamıştır. Eczacıyı drogların özelliklerini, menşeini çok iyi bilen, hekimlerin yazdıkları ilaç terkiplerini en güvenilir şekilde hazırlayan meslek adamı olarak tanımlamıştır.


Eczacılık sanatının tarihini ve kültürünü başlangıcından itibaren araştırıp yazan ilk islam bilim adamıdır. Farmakoloji kavramının sistematik, rasyonel ve objektif olarak çağlar boyunca geçirdiği gelişimi açıklamıştır.


Eczacıların her zaman karşılaştığı iki önemli sorunu analiz etmiştir. Bunlar Orta Çağda ilaçların hazırlanışında önemli rol oynayan terkipteki bir maddenin çıkartılması veya yerine başkasının konmasıdır. Birçok formülerde de bu konular tartışılmıştır.


1. Bir karışımdaki maddelerden biri bulunamadığı durumda bu maddenin terkipten çıkartılması: Biruni, bu şartlarda, hekim ile eczacının ilacı bir madde eksik hazırlamak için birlikte karar vermeleri gerektiğini düşünmektedir. Maddenin eksikliği ilacın faydalarını azaltmamalıdır.


2. Terkipteki bir madde yerine başka bir madde konması: drogların kalitesi botanik menşei, yetişme ve toplama şartları bakımından farklılık gösterebilir. Bir drogun en iyi kalite olanı bulunamıyorsa, terkipten tamamıyla çıkartmak yerine bulunabilen daha düşük kalite bile olsa kullanılmasını önermektedir. Bu değişikliği çok onaylamasa da hastanın iyiliğini düşünerek kabul etmiştir.


Kitabın ikinci bölümünde yer alan droglara baktığımız zaman bugün de kullandığımız droglar olduğunu görüyoruz. Çayın ilk ve eksiksiz tanımını bu eserde buluyoruz: Çay yükseklerde yetişen bir bitkiye verilen Çince isim olduğu söyleniyor. Çinliler ve Tibetliler çay yapraklarını kuruttuktan sonra enfüzyon yapıyorlar. Su ile aynı özelliklere sahip, ancak özellikle sarhoşluğa karşı çok etkili. Özellikle çok şarap içme alışkanlığı olan Tibet’te çok içiliyor. Şarabın etkilerini çay kadar iyi geçiren başka ilaç yok.


Tiryak hakkında şu bilgileri vermektedir: Mitridat ve el-Faruk’u kaynak alarak evrensel antidotların içine yılan eti konulduğunu söylüyor. Gençliğinde yaşadığı şehre Türk bir satıcının geldiğini ve çeşitli tiryaklar ve bitkilerden yapılmış ilaçlar getirdiğini naklediyor.


Sonuç

Çağının çok ilerisinde bir bilim adamı olan Biruni, Doğu ile Batı arasında bilgi ve kültürel değişime katkıda bulunmuştur. Ne yazık ki yeteri kadar tanınmamaktadır. Bunun nedeni eserlerinin çoğunun Arapçadan batı dillerine henüz çevrilmemiş olmasıdır. “Kitab al-Saydana fi al-Tıb” ayrıntılı olarak incelenmesi gereken çok ilginç bilgiler içermektedir. Bu eserin Türkçe çevirisi Prof. Dr. Esin Kahya tarafından yapılmış ve 2019 yılında yayınlanmıştır.


Kaynaklar:


Boilot J, 1974, La Longue Odyssée sur les pas d’un savant dans un monde en effervescence, Unesco Le Courrier 27, 1016

Gafourov B, 1974, Al-Biryni, Il y a mille ans en Asie centrale un esprit universel, Unesco Le Courrier 27,4-8

Hamarneh SK, 1973, Al-Biruni’s Book on Pharmacy and Materia Medica, Introduction, Commentary and Evaluation, Hamdard National Foundation, Pakistan, Karachi

Hamarneh SK, 1976, The Pharmacy and Materia Medica of al-Biruni and al-Ghafiqi– a Comparison, Pharmacy in History 18 (1) 3-12

Jazi R, Shehadeh K, 1996, Séparation de la Pharmacie de la Médecine, Actes du XXXIe Congrès d’Histoire de la Pharmacie, Paris, 25-29 septembre 1995, Revue d’Histoire de la Pharmacie 84,312, 509-511

Khan AS, 1982, A Bibliography of the Works of Abu’l-Raihan Al-Biruni, Indian National Science Academy, New Delhi

Said HM, 1974, Le Père de la Pharmacie Arabe dans l’Islam Médiéval, Unesco Le Courrier 27, 32-37

Scheppler B, 2006, Al-Biruni, Master Astronomer and Muslim Scholar of the Eleven Century, The Rosen Publishing Group, New York

Kommentare


bottom of page