“Sinema klasikleri olarak kabul edilen filmlerin çoğu erkekler tarafından yönetildi. 130 yıldır altı kıtada binlerce kadın film çekiyor, izleyebileceğiniz en iyi filmlerden bazılarını. Hangi filmleri çektiler? Hangi teknikleri kullandılar? Onlardan sinema hakkında ne öğrenebiliriz?”
Oyuncu Tilda Swinton, ‘Woman Make Film’ belgeselinin açılış sahnesinde yaptığı konuşmada projenin ortaya çıkış amacını izleyiciye bu sözlerle aktarıyor. Yönetmen Mark Cousins, The Story of Film: An Odyssey (Filmin Öyküsü: Bir Yolculuk, 2011) ve The Eyes of Orson Welles (Orson Welles’in Gözleri, 2018) gibi yapımlar ile tanınmasının ardından bu kez dünyanın dört bir yanından kadın sinemacıları anlatan 14 saatlik bir epik belgesel ile karşımızda. İlk gösterimini kısa bir kurgu ile 2018’de Venedik Film Festivali’nde yapan belgeselin uzun versiyonu, 2019’da Toronto Film Festivali’nde gösterildi. Belgesel 40 film modülüne ayrılan 40 soru etrafında şekilleniyor ve Tilda Swinton, Jane Fonda, Kerry Fox, Debra Winger gibi yedi kadın oyuncu dönüşümlü olarak kadın sinemacıları anlatıyor. Belgesel boyunca genellikle arabanın içinde seyahat ederken gördüğümüz oyuncular, bir yandan kıtadan kıtaya, zaman ve mekanı kat ederek, kendi tanımladıkları bir yol filmi üzerinden bize rehberlik ederken, bir yandan da film endüstrisinin bir erkekler kulübü olduğu fikrine meydan okuyorlar.
‘Woman Make Film’, aslında doğrudan sorduğu soruları genellikle teori ve fikirlerden çok pratik bir yöntemle anlatmayı tercih ediyor, auteur yaklaşımından uzaklaşarak basit ve temel taraflara odaklanıyor. Sinema tekniği, türler, tematik konular üzerinden yönetmenlerin çalışmalarından detaylı örnekler vererek izleyiciyi adeta tüm öğretmenlerin kadınlar olduğu bir film okuluna davet ediyor. Olağanüstü filmler yapmış sayısız kadın yönetmeni ustalar sınıfında sunarak çok daha proaktif bir yaklaşımı benimsiyor.
Mia Hensen-Love ‘ın ‘Gelecek Günler’ (2016) filmi bir hikayenin nasıl başlaması gerektiğinin iyi bir örneğini gösterirken, Andrea Arnold’ın ‘Akvaryum’ filmi bir karakterin nasıl tanıtılacağı hakkında ipuçları verir. Jennifer Kent’in, ‘The Babadook’ (2014) filminde kederli kahramanın kabusa benzeyen bir yolculuk ile kabul edilme mücadelesini nasıl anlattığını izlerken, aynı bölümde Andrea Arnold’un ‘Amerikan Balı’ (2016) filminde fiziksel bir yolculuğun, gençlerle dolu bir arabanın, özgürlük için bir mikro kozmosa dönüşümüne tanıklık ederiz.
Woman Make Film, anlatısının amacının kadın sinemacıların hayatlarını belgelemek ya da görünmezliklerine neden olan adaletsizlikleri anlatmak olmadığını açıkça belirtiyor. Cousins, cinsiyet temelli önyargıya ilişkin sorunları genel geçer kızgın söylemlerle dile getirmek yerine, yaptığı belgeselin kendi derdini anlatmasına izin veriyor. Kadınların kendi filmlerini yapma yolculuklarında, daha çok onların işlerini yapış şekillerine ve sanatlarına odaklanıyor.
Belgesel, Kathryn Bigelow, Agnes Varda, Jane Campion gibi tanınmış yönetmenlerin yanında 1960’lı yıllardan Kira Muratova, yeni keşif yönetmenlerden Wendy Toy’a kadar geniş bir yelpaze sunuyor. Kronolojik bir sıra izlemek yerine her bir bölüm bir yönetmenin tarzını, yaklaşımını vurgularken, aynı zamanda diğer filmlerle uyumlu bir şekilde bağlanarak bir puzzle oluşturuyor. Son bölümün son sekansında yönetmenlerin görüntüleri ekranı doldururken, adeta tüm dünyayı saran bir sinematik örgüyü simgeliyor.
Woman Make Film, kadınların dünyayı içinde bulundukları fiziksel, duygusal, sosyal, ekonomik, politik koşullar içinde filmleri aracılığıyla nasıl yansıttıklarını küresel bir perspektiften gösteren, ustalıkla derlenmiş bir belgesel. Kadınların görsel dillerinin ne kadar yetenekli, yaratıcı ve çeşitli olabileceğine ayna tutarak, izleyicisine keşfedilmeyi bekleyen bir sinemanın haritasını sunuyor...
Ecz. Burcu Onay
Commentaires