top of page

HEMŞİRELER HAFTASI



Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Hangi okuldan mezunsunuz? Mesleğe ne zaman başladınız? Nerelerde çalıştınız?


Merhaba, ismim Tuğba Aygün. 1996 yılı Haziran doğumluyum. Çekirdek ailemin tek çocuğuyum. Çamlıca Kız Anadolu Lisesi’nden 2014 yılında mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi –Cerrahpaşa Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi’ni kazandım ve hemşirelik eğitimim başlamış oldu. Üniversite üçüncü sınıfta ek olarak Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS), lisansüstü eğitimim için YÖKDİL ve ALES sınavına hazırlıklar yaptım. 2018 Mayıs ayında mezun oldum ve 2018 Temmuz ayında ilk iş yerimde çalışma hayatım başladı. 2 ay özel bir hastanede çalıştıktan sonra lisansüstü eğitimimi devam ettirmek için ara vermem gerekti. 2020 Haziran ayında şu anda çalışmakta olduğum İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne atandım. Şu anda akademik kariyerim için Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapmaktayım.


Covid süreci sizin nasıl geçti? Ek sorumluluklarınızı anlatabilir misiniz?


Çalışmakta olduğum kurumda genel cerrahi servisinde görev yapmaktayım. Pandemi sürecinde görevlendirme ile Covid servisinde 2 ay süreyle hizmet verdim. Bu süreçte ilk başta servise adapte olma sürecinde zorlansam da keyifli bir dönem geçirdiğimi söyleyebilirim. Duygusal olarak yıpransam da hastalara duygusal ve fizyolojik olarak iyilik verebilmek bana iyi hissettirdi.


Hastanede enfeksiyon bulaşından kendimizi ve hastayı korumak her zaman çok önemli ancak Covid servisinde bunun önemi kat kat artıyor. Çünkü özellikle ailesi ile yaşayan hemşirelerde ‘Aileme bulaştırır mıyım?’ düşüncesi ister istemez oluyor. Bunun dışında bazı odalarda hastada akciğer grafisinde tutulum olmasına rağmen PCR testi negatif olan hastalar yatmakta ve pozitif hastalardan bulaş olabilmesi büyük riskti. Covid servisinde hastaları duygusal olarak desteklemek biraz daha fazla yer alıyor benim deneyimlerime göre. Genellikle hastalar bir bakıcı ile servislerde kalıyor ve ailesinden uzak kalarak bu süreci geçiriyor. Genel olarak hastalara her zaman hümanistik ve holistik bir yaklaşım ile hasta bakımı sunmakla yükümlüyüz ve bu hem Covid hastalarında hem de diğer birimlerde bulunan hastalara verdiğimiz bakımla aynı uygulamaları içeriyor.


Mesleğinizde mutlu musunuz?


Son zamanlarda artmış olan sağlık çalışanlarına karşı hakaret ve şiddete rağmen hastanede yatış süresinde yaptığım bakım uygulamaları, tedavi ve vardiya süresinde hastalarımla yapmış olduğum konuşmalar sonucunda hastalarımın iyileştiğini görmek, onlardan güzel bir söz duymak, onların hayatında yer edinmek sanırım mesleğimi sevdiğimi gösteriyor.




Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Hangi okuldan mezunsunuz? Mesleğe ne zaman başladınız? Nerelerde çalıştınız?


Merhaba, ismim Şükran Göze İlbay. 1984 tarihinde Tunceli’de doğdum. Küçük yaşta Kocaeli-İzmit’e taşınmamızla birlikte ilk-orta-liseyi İzmit’te okudum. 2004 yılında Kocaeli Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksekokulu Ebelik Bölümü’nü kazan-dım. Severek okuduğum bu bölümden 2008 yılında mezun oldum. Evli ve 2 erkek çocuk annesiyim. Çalışma hayatıma 2009 yılında önce özel sektörde, Özel Acıbadem Hastanesi, sonrasında Özel Medicana Hastanesi’nde devam ettim. 2010 yılında ise hiç beklemediğim bir anda atamam oldu. İstanbul’da Şişli ilçesinde göreve başladım. 2011 yılında il içi tayinle Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ilk olarak doğumhane daha sonra ortopedi-cerrahi servislerinde çalıştım. Ebe olarak kendi birimimin dışında çalışmak mutsuz etmişti. Aldığım doğum koçluğu ve diğer eğitimlerle kadın-doğum-gebelik üzerine yoğunlaştım. 2012 Kasım ayında halen çalışmakta olduğum Mustafa Kemal Aile Sağlığı Merkezi’nde göreve başladım.


Covid süreci sizin nasıl geçti? Ek sorumluluklarınızı anlatabilir misiniz?

Covid süreci benim için gerçekten çok travmatik geçti. Nisan 2020’de yani pandeminin en başlarında Covid olmam ve tedavi sürecimin zorlu geçmesi beni hem fiziksel hem de ruhsal anlamda çok etkilemişti. Çalışma koşullarının ağırlaşması, alınan tedbirlerin yetersizliği beni çok zorladı. Her gün onlarca hastayı arayıp, süreci anlatmak, olası durumlar hakkında bilgi vermek, onlara destek olmak çok önemliydi. Akşam saatleri, hafta sonu demeden çalışmaya devam ettik. Covid sürecinde takip ettiğim birçok hastanın vefatı beni derinden etkilemişti. Aslında yaptığımız görüşmeler, onların hayatlarına dokunmamızı sağlamıştı. Covid sürecinde, bir anne olarak çocuklarıma hem öğretmen hem bakıcı olmuştum. Onlara sadece uzaktan bakmak, sarılmamak çok zordu. Tam bir toparlama evresindeyken tekrar Covid oldum. Zorlu koşullarda devam eden tedavim ile toparlanırken bu sefer ailemi koruyamamıştım. Eşim, çocuklarım Covid olmuştu. Zorlu bir süreci tamamladıktan sonra tekrar işime dönmüştüm. Bu süreçte, tüm çalışma arkadaşlarım ve ailemin desteği tekrar işe dönmemde etkili olmuştu. Aşının bulunması ve toplum olarak sürece alışmamız ile beraber süreç daha iyiydi. Ben ise hala Covid’in bana bıraktığı hasarlarla çalışmaya devam ediyordum.


Mesleğinizde mutlu musunuz?


Mesleğimde mutlu muyum sorusu zaman ve beklentilere göre değişmektedir ama bildiğim tek şey ben; ebelik mesleğini, koşullar ne olursa olsun çok sevi-yorum. Bir canlının dünyaya gelmesine şahit olmak muazzam bir duygu. Takip ettiğim bebek ve çocukların büyüyüp birer birey olması ve onların hayatlarına dokunmak tarif edilemez bir duygu.

İyi ki ebeyim ben!




Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Hangi okuldan mezunsunuz? Mesleğe ne zaman başladınız? Nerelerde çalıştınız?


Merhabalar. Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi 2014 yılı mezunuyum. Mezun olduktan bir ay sonra özel bir hastanede çalışmaya başladım. Kadın doğum ve çocuk servisinde, genel cerrahi ve acil bölümünde yaklaşık bir buçuk yıl kadar çalıştım. Daha sonra bir yıl kadar Üsküdar Yavuztürk Aile Sağlığı Merkezi’nde sözleşmeli personel olarak çalıştım. Çalıştığım süre zarfında KPSS hazırlık aşamasına devam ettim ve 2017 yılında Ümraniye Toplum Sağlığı Merkezi’ne atandım. Burada aşı, bulaşıcı hastalıklar biriminde ve denetim şubede üç ay kadar çalıştım ve ayrılmaya karar verdim. Çünkü sahada insanlarla çalışmayı özledim ve aile sağlığı merkezinde çalışmaya karar verdim. 2017 yılından beri Üsküdar Kuzguncuk Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışmaktayım.


Covid süreci sizin nasıl geçti? Ek sorumluluklarınızı anlatabilir misiniz?


Öncelikle birinci basamaktan çalışmaktan keyif duyuyorum çünkü toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek maksadıyla sağlıkla ilgili risk ve sorunları belirleyen, bunlarla ilgili düzeltici ve önleyici faaliyetleri gerçekleştiren en önemli aşama bence birinci basamak sağlık hizmetleri. Covid -19 salgınında başta aşı olmak üzere koruyucu sağlık hizmetleri için Aile Sağlığı Merkezleri’ne zamanında gelmesi gereken hastalarımız (bebek, çocuk, gebe), salgın sürecinde ASM’lere gelmekten çekinmekteydiler, özellikle bebek ailelerini ikna etme konusunda bu süreçte koruyucu hizmetlerin aksamaması amacıyla gerçekten emek verdik. Çünkü biliyorduk ki aşılamada oluşacak aksamalar hâlihazırda kazanılmış bağışıklama programlarına zarar verecek ve başka salgın hastalıkları da doğuracaktı.


Mesleğinizde mutlu musunuz?


Aile sağlığı merkezimizde kayıtlı nüfusu yakından tanıyıp ulaşılabilir olması, doğru danışmanlık sunulabilmesi gibi birçok sebepten dolayı bu dönem halkın sağlık ihtiyaçlarına fazlasıyla karşılık verdiğini düşünüyorum, hastaneye gitmek istemeyen nüfusun çoğunluğu Aile Sağlığı Merkezleri’ne başvurdu ve herkesin olduğu gibi bizim de bu süreçte iş yükümüz çok arttı. Daha sonrasında öncelikle hastanelerde başlanan Covid aşılarının Aile Sağlığı Merkezinde de uygulanmaya başlamasıyla iş yükümüz daha da fazla arttı, aşılamada kuyruklar oluştu merkezler önünde. Yeri geldi aralıksız aşı yaptık ve öğlen arası yapamadığımız çok günler oldu. Covid bulaşlı hastaları telefonla aradık ve gerek tıbbi gerekse psikolojik danışmanlık hizmeti verdik. Laboratuvar hizmetleri özellikle arttı ve diğer tıbbi işlemler aksamadan aralıksız devam etti. Pandemi öncesi başka sağlık birimlerinin görevi olan birçok iş tarafımıza devir edildi. Herkesten çok, ailemizden ve sevdiklerimizden uzak kalmak zorunda kaldık. Her şeye rağmen üstesinden geldiğimizi düşünüyorum ve mesleğimi çok seviyorum, gün sonunda aldığımız teşekkür ve dualar bir kez daha bu mesleği tüm zorluklarına rağmen yapılabilir kılıyor. Bunun yanında özlük haklarımız da iyileştirilip kamudaki yerimiz daha saygın hale getirilip sağlıkta şiddete son verilirse her şey daha da güzel olacaktır diye düşünüyorum. Sevgi ve saygılarımla.


Ecz. Merve Karaçay

bottom of page