top of page

ERİC R. KANDEL: BELLEĞİN PEŞİNDE

Bilim Hikayeleri -1


Özgül dil yetisi yetersizlikleri, yani afazileri olan hastalarla yaptıkları çalışmalarında Broca ve Wernicke, birtakım önemli keşiflerde bulundular. Hep birlikte bu keşifler, insan davranışları araştırmalarında en heyecan verici fasıllardan birini oluşturur; ismini koymak gerekirse, karmaşık bilişsel bir yeti olan dil yetisinin biyolojik temeline dair ilk içgörüyü bu keşifler oluşturmuştur.


Franz Joseph Gall (1758-1828) genç bir hekimdi ve zihinsel melekelerin beyindeki yerini saptamaya çalışıyordu. Broca ve Wernice, Gall’in fikirlerini sınamak için hastalıklı beyin hallerini araştırdılar; o zaman hekimleri bu hastalıkları “doğanın deneyleri” diye nitelerdi. Özgül dil yetisi bozukluklarını, beyin korteksinin belirli alanlarında oluşmuş tahribatlarla bağdaştırmayı başardılar; böylece üst düzey zihinsel işlevlerden en azından bazılarının o bölgelerde doğduğunu gösteren ikna edici bulgulara ulaşmış oldular.


Beyin korteksinin iki önemli vasfı bulunur. Birincisi; her ne kadar beynin iki yarımküresi birbirinin ayna görüntüsü gibi görünse de hem yapısal hem de işlevsel farklılıklar barındırır. İkincisi; her yarımküre öncelikle, bedenin ters tarafını duyumsamayla ve hareket ettirmeyle ilişkilidir. Dolayısıyla, bedenin sol tarafından diyelim ki sol elden gelen duyusal bilgi, beyin korteksine giderken yolda sinir sisteminin sağ tarafına geçer. Keza, sağ (beyin) yarımküredeki motor bölgeler, bedenin sol tarafının devinimini denetler. Aynı zamanda cerrah ve antropolog da olan Broca günümüzde sinir psikolojisi dediğimiz alanı kurdu: Bu bilim dalı, zihin-sel işlemlerde beyin hasarıyla oluşan değişiklikleri inceler. 1861 yılında, Leborgne adında, elli bir yaşında Parisli bir kunduracının durumunu tasvir etti; bu adam 21 sene önce felç geçirmişti. Felcin sonucunda Leborgne, akıcı konuşma yetisini yitirmişti; gerçi konuşulan dili gayet güzel anladığını yüz ifadeleriyle ve hareket-leriyle belli ediyordu. Leborgne’da konuşmayı etkileyen geleneksel motor kusur-lardan hiçbiri yoktu. Dilini, ağzını, ses tellerini hareket ettirmekte sıkıntı yaşamı-yordu. Aslında hiç zorlanmadan münferit kelimeleri dile getirebiliyor, ıslık çala-biliyor, ezgiler mırıldanabiliyordu. Fakat dilbilgisi kurallarıyla konuşamıyor, cümle kuramıyordu. Dahası çektiği sıkıntı konuşma diliyle sınırlı değildi; Leborgne fikir-lerini yazıyla da ifade edemiyordu.


Broca’nın ilk muayenesinden bir hafta sonra vefat etti. Ölüm sonrası muayenede Broca, alın lobunun bir bölgesinde, günümüzde Broca alanı denen yerde hasarlı bir bölge, bir yara keşfetti. Ardından konuşma yetisini yitirmiş sekiz hastanın daha beyinlerini ölümlerinden sonra inceledi. Her birinin sol yarım- küre alın lobunda benzer yaralara rastladı. Broca’nın bulguları tanımlanmış zihinsel bir becerinin kortekste özgül bir bölgeye atfedilebileceğine dair ilk gözlemsel kanıttı. Tüm hastaların yaraları sol yarım- kürede olduğu için, Broca her ne kadar görünüşte simetrik de olsalar, iki yarımkürenin farklı rolleri olduğunu belirledi. Bu keşif sayesinde, beyin işlevleriyle ilgili en ünlü ilkelerden birini 1864’te ilan etmiştir. “Nous parlons avec l’hemisphere gauche” (sol yarım- küre ile konuşuyoruz).


SAYFA 163'ten alıntıdır



Derleyen: Asuman Çakıroğlu

bottom of page