top of page

DOĞAN CÜCELOĞLU'NUN KALEMİNDEN 'İÇİMİZDEKİ ÇOCUK'

Içimizdeki Çocuk kitabı tüm kişilik yapımıza ayna tutarken hayat ile ilgili çok değerli yönlendirmelerde bulunuyor. Kitapta günlük yaşamdan kesitlere yer verilirken yer yer Doğan Cüceloğlu da kendi hayatından örneklemelerde bulunuyor. Kitabı okudukça evet bu benim yaşadıklarım, ya da evet bunlar benim kafamdaki düşünceler ya da utangaçlığımın, öfke krizimin nedeni meğerse buymuş diyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz sevgili Doğan Cüceloğlu düşünceleri, yazıları ve kitapları ile birçoğumuza rehber olmuş bir insandı. Kişisel gelişim, aile hayatı ve öğretmenlere yönelik kitapları çokça okunmuş ve güncelliğini kaybetmeden günümüzde önemini korumaktadır. Bu sayımızda kendisinin İçimizdeki Çocuk kitabını hem sizin için inceledik hem de sevgili Doğan Cüceloğlu’nu bir kez daha anmak istedik.


Doğan Cüceloğlu, İstanbul Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun olduktan sonra ABD’de Illinois Üniversitesi’nde Bilişsel Psikoloji (algılama, düşünme, iletişim) alanında doktorasını yaptı. Daha sonra Türkiye’de Hacettepe ve Boğaziçi Üniversitelerinde görev yapan Cüceloğlu, Full- bright bursuyla bir yıl süreyle Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde ziyaretçi öğretim üyesi olarak çalışmalarda bulundu. 1980- 1996 yılları arasında ABD’de Fullerton şehrindeki Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde görev yapan Cüceloğlu’nun, kırkı aşkın Türkçe ve İngilizce bilimsel makalesi yayınlandı. 1996 yılından bu yana Türkiye’de üniversite öğrencilerine, öğretmenlere, ana- babalara ve iş insanlarına yönelik seminerlere, konferanslara ve atölye çalışmalarına ağırlık verdi. 1990’dan bu yana; Türk insanının düşünce, duygu ve davranışlarını psikoloji kavramları içinde inceleyen kitaplar hazırlayan Cüceloğlu’nu 16 Şubat 2021’de kaybettik.


İçimizdeki Çocuk kitabı tüm kişilik yapımıza ayna tutarken hayat ile ilgili çok değerli yönlendirmelerde bulunuyor. Kitapta günlük yaşamdan kesitlere yer verilirken yer yer Doğan Cüceloğlu da kendi hayatından örneklemelerde bulunuyor. Kitabı okudukça evet bu benim yaşadıklarım, ya da evet bunlar benim kafamdaki düşünceler ya da utangaçlığımın, öfke krizimin nedeni meğerse buymuş diyorsunuz. Içimizdeki Çocuk ve içimizdeki Anne-Baba Duygu ve davranışlarımızı kısacası bizi biz yapan tüm hayatımızı etkileyen çok önemli bir kaynaktır. İç çocuk adından da anlaşılacağı gibi daha serbest atılgan halimizken; anne-baba tarafımız bizi denetleyen korumacı tarafımızdır. İç Çocuk ve İç Ana-baba birbirlerini oldukları gibi tanır ve sürekli bir iletişim içinde olurlarsa sağlıklı ve dinamik bir yaşamın temeli atılmış olur. Doğan Cüceloğlu Türk toplumunun yapısını da göz önüne alarak Türk toplumunda görülen otoriterlik ve toplum baskısının kişiler üzerindeki etkisi incelemiş. İçimizdeki Çocuk Türk toplumunda sıkça görülen bir şekilde olgunlaşmamıştır bu nedenle bizim toplumumuzda yetişkin çocuklara sıkça rastlanır. Bunun nedeni otoriteye boyun eğme alışkanlığı ile insanlarımızın içindeki çocuklarının otoriteden dolayı utanca boğulmaları kendilerini yeterince ifade edememeleridir. Bu durumla ilgili çarpıcı bir anı anlatılmış. Elinde megafonla tiyatro oyuncusu Ezel Akay pardösü giyerek Eminönü iskelesine gelip ‘Hemen ayağa kalkın’ diyor herkes sorgusuz sualsiz ayağa kalkıyor ancak ‘lütfen ayağa kalkar mısınız ‘ diye sorulduğu zaman kimse kalkmıyor. Toplumun temel yapıtaşı olan aile hayatına gelince; ailedeki ilişkiler arasında en önemlisi, ailenin temelini oluşturan karı-koca arasındaki ilişkidir. Bu ilişki ne kadar sağlıklı ise; ailenin temeli o kadar sağlamdır. Sağlam temeller üzerine kurulu ailede algılama, düşüncelerini ve duygularını ifade edebilme, neyi istediğini ya da istemediğini belirtme ve kendini istediği yönde geliştirme özgürlüğü vardır. Aile içindeki iletişim bu özgürlükleri ya canlı tutar ya da baltalar. Peki ya çocuğa davranış? Toplumumuzda çocuk çok önemlidir, herkes yolda bir çocuk gördü mü sever cana yakın davranır ancak nedense aile hayatımıza gelince çocuklara acımasız davranırız, ne de olsa unutur diyerek azarlamaktan dövmekten çekinmeyiz. Çocuk istismarlarının sonuçlarını ise söylemeye bile gerek yok. Ailesi tarafından azarlanan terslenen çocuk utanca boğulur ve hayatta benim değerim yok görüşü ruhuna yerleşir. Utanca boğularak yetiştirilen kişiler ne kendile- rini ne de başkalarını olduğu gibi kabul edebilir. Diğer- leriyle ilişkilerinde sürekli olarak bazı olumsuz karakter özellikleri gösterirler. Olumsuz karakter özelliklerinin belli başlıları şunlardır: Mükemmeliyetçilik, sürekli güçlenme ve denetlemeye yönelme; şiddetli öfke; kibir ve gurur; eleştirme ve suçlama; yargılayılıcık ve ahlaksallaştırma; hor görme; koruması altına alma, sürekli yardım etme; başkalarına sürekli hoş görünme ve sürekli başkalarını kıskanma. Utanca boğulan kişilerde çeşitli savunma mekanizmaları da gelişir. Bunlar inkâr, bastırma, yön değiştirme, yansıtma veya duygulara ket vurma olabilir.


Kitapta Içimizdeki Çocuk’u tanımamız için çeşitli sorular yöneltiyor ve bizi düşünmeye sevk ediyor. Sorduğu sorular ile özbenliğimiz, temel gereksinimlerimiz, çevremizde iyi örnek olup olmadığını bize sorgulatıyor. İç ana-baba sesi ve iç çocuk sesimizin çatışmalarının olabileceğini bu çatışmayı nasıl yönetebileceğimiz konusunda bize rehberlik yapıyor. Kötü alışkanlıkları, korkuları, bağlantıları bırakıp daha özgür, daha bilinçli ve daha gerçekçi olma yoluna girdiğimiz zaman yaşamımızın olumsuz yönlerini olumluya dönüştürmeye başlarız. Sağlıklı bir ruh sağlığı için hayati öneme sahip bu kitabı herkesin okuması gerektiğini içtenlikle söyleyebilirim.


Bu kitap ile beraber Doğan Cüceloğlu’na hayranlığınız bir kat daha artacaktır.


Ecz. Merve Karaçay


bottom of page