top of page

KOLONYA: ESKİ BİR GELENEK

Kolonyada bulunan alkolün 80°C olması, mikropları öldürücü özelliğini beraberinde getirmiş ve ferahlatıcı kokusu ile önemli bir dezenfektan olarak ortaya çıkmıştır.


Bir zamanlar kolonya evimizin olmazsa olmazıydı...


Eve gelen misafirlere tek tek ikram edilir, arkasından da kahve, çikolata ikramı gibi diğer ritüeller devam ederdi. Modern yaşamla birlikte kolonya kültürü unutuldu. Yerini parfümler, losyonlar, oda kokuları aldı. Pandemi, eski kültürümüzün ne kadar değerli olduğunu anlamamızı sağladı. Orijinali ‘eau de cologne’ olarak 17. Yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan kolonya dünyada hiçbir ülkede görülmediği kadar bizim ülkemizde benimsendi...

Bu benimsenmenin altında yatanın ise Türk kültüründe geleneksel olarak kullanılan ve konuk ağırlama ritüelinin ilk adımı olan gül suyu ikramı olduğu düşünülmektedir. Kolonya içindeki alkolün verdiği ferahlatıcı etki ile Osmanlı döneminde geleneksel olarak kullanılan gül suyu alışkanlığının yerini alarak Türk kültüründe özel bir yere sahip olmuştur. Türk toplum yapısı, alışkanlıkları kolonya kullanımını bir kültür öğesine dönüştürmüştür.


Parfümün seyreltilmiş bir şekli olarak ülkemize girmiş olan kolonya, parfümden bağımsızlaşarak toplumunda hemen hemen her yere girmiş ve her kesim tarafından kullanılmıştır. Misafirliklerde, bayramlarda, otobüs yolculuklarında, berberlerde ve tuvaletlerde kullanılmış, hasta ziyaretlerinde ise ilk akla gelen hediye olmuştur. Batıdan gelmiş olmasına rağmen hiçbir ülkede bu kadar benimsenmemiş ve kullanılmamış olan kolonya, Korona pandemisi ile aniden yeniden hatırlanmış ve evlerimizin, çantalarımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Kolonyada bulunan alkolün 80°C olması, mikropları öldürücü özelliğini beraberinde getirmiş ve ferahlatıcı kokusu ile önemli bir dezenfektan olarak ortaya çıkmıştır.


Aslında geçmişe baktığımızda evimize gelen misafirlere önce kolonya sunulmasının kibarca ellerin dezenfekte edilip temizlenmesi anlamına geldiğini pandemi ile daha iyi anlamış oluyoruz. Kolonyanın Tanımı: Kullanıldığında verdiği hoş koku ve serinlik hissiyle insanı ferahlatan kolonya bir çeşit parfüm olarak da nitelendirilmektedir. Kolonya sürdükten sonra ferahlık hissedilmesinin sebebi, içindeki etil alkolün uçucu olması ve buharlaşırken vücut ısısını da beraberinde götürmesidir. Kolonyanın uzun süre dayanıklı olması da önemli bir özelliğidir. Kolonya, cilde sürüldükten sonra içerisinde bulunan alkol hızla buharlaşır ve bu sırada buharlaşan alkol moleküllerinin çevrelerinden ısı çekmesi nedeniyle kullanan kişiye serinlik ve ferahlık verir. Bunun dışında keskin kokusu ile ayıltıcı özelliği vardır. Kolonyayı içinde, limon, lavanta, tütün vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü madde olarak tanımlayabiliriz. Tarihte kolonya, parfümün bir çeşidi olarak değerlendirilmiştir. Çeşitli doğal ve sentetik esansların etanolsu karışımıyla belirli oranlarda karışması ile üretilir. Kolonyanın içine konan esans oranı %2-5 arasında iken bu oran eau de toilette için %5-20, parfüm için %10-30 arasında değişmektedir.



Kolonya Tarihi: Bir efsaneye göre Macar Suyu olarak bilinen ve ilk defa bir keşiş tarafından Macaristan Kraliçesi Elizabeth için üretilmiş olan koku, kolonyanın atasıdır. Floransa’daki Santa Maria Manastırı rahibelerinin aqua reginae adıyla 14. yüzyıldan itibaren üretmekte oldukları bu koku bir teoriye göre 17. yüzyılda bir gezgin olarak Floransa’da bulunan İtalyan parfümcü Giovanni Paolo Feminis’in ilgisini çekmiş ve baş rahibeden formülünü öğrenmiştir. Köln’de yaşayan Feminis Floransa’dan döndüğünde bu kokunun içine bergamot, limon ve portakal esansı katarak bugün kolonya denilen kokuyu geliştirdi; önce Eau Admirable” (Hayranlık verici su), daha sonra da “Eau de Cologne” (Köln suyu, Almanca “Kölnisch Wasser”) olarak pa- zarlamaya başladı.


Artan talep üzerine Feminis’nin yardıma çağırdığı Giovanni Maria Farina adlı bir başka İtalyan parfümcü 1709’da Köln’de kurduğu fabrikada üretime devam etti. Köln Tıp Fakültesi’nin bu kokuyu tıbbi ürün olarak onaylamasının ardından kolonya Avrupa’da yaygınlaştı. Kolonya ilk geliştirildiği yıllarda tıbbi amaçla kullanılıyordu. O günlerdeki formülüyle biberiye, portakal çiçeği, bergamot ile limondan oluşan ve ferahlatıcı özelliği yüzünden rağbet gören karışım, sindirim sistemi rahatsızlıklarında şeker üzerine damlatılarak alınıyor ya da şaraba karıştırılarak içiliyordu. Antiseptik özelliğinden ötürü ağız çalkalamada, yara temizliğinde kullanılıyor, kas, eklem ve baş ağrıları için masaj şeklinde uygulanan bir solüsyon olarak kullanılıyordu. Daha sonraları yüzü, elleri, ayakları hatta zaman zaman tüm gövdeyi yıkamak amaçlı da kullanılmıştır.

Napolyon, eau de cologne düşkünlüğü ile bilinmektedir.

Uzun yıllar tedavi edici özelliğinden yararlanılan bu sıvı, tuvalet amacıyla kullanılmaya başlandıktan sonra bir devrim yüzyılı olan 18. yüzyılda adeta bir çığır açtı. Sınıf savaşının en keskin biçimde yaşandığı yıllarda yükselen burjuvazi karşısında, ağır ve pahalı parfümlerle özdeşleşen aristokrasi yenik düşünce, ağır kokuların da itibarı azaldı. Kolonya gibi hafif ve ferahlatıcı kokular sadeliğin, saflığın simgesi haline geldi ve burjuvazinin gözdesi oldu.

Gelişen yıllarda Avrupa geleneğinde kolonya unutuldu. Şu an baktığımızda birçok Avrupa ülkesinde kolonya kültürü yoktur veya bilinmemektedir.

Kolonya sürdükten sonra ferahlık hissedilmesinin sebebi, içindeki etil alkolün uçucu olması ve buharlaşırken vücut ısısını da beraberinde götürmesidir.

Almanya kaynaklı olan formül 1818 yılında patent almıştır. Orijinal formül alkolsu bazının neroli, bergamot, biberiye ve limondan oluşan uçucu yağlar ile kokulandırılmasından ibarettir.


Orijinal Eau de Cologne çok benzer, evde yapılabilir bir tarif: • 235 ml etil alkol veya votka

• 12 damla bergamot uçucu yağı • 18 damla limon uçucu yağı

• 20 damla petitgrain (turunç yaprağı) uçucu yağı • 4 damla neroli • 4 damla biberiye • 2 çorba kaşığı portakal hidrolatı



Sterilize cam bir şişeye önce etil alkol veya votka sonra uçucu yağlar katılır ve çalkalanır. Şişenin ağzı sıkıca kapatılır, 2 gün dinlendirilir.2 gün sonra portakal hidrolatı eklenir ve 2 gün daha bekletilir. Tülbentten süzülür, tekrar şişeye konur. Artık orjinal Eau de Cologne kullanıma hazırdır.


İlk Yerli Kolonya Üretimi: İstanbul’da ilk yerli kolonya üretimine başlayan öncü kişi Ahmet Faruki’dir. Parfüm işine önce ithalatla başlayan Faruki, 1894 yılında Sultanhamam’da açtığı dükkan ve 1882 yılında Feriköy’de kurduğu imalathanesiyle birçok yerli üreticiye önderlik etmiştir. Yaptıkları sanayi anlamında bir gelişme olarak değerlendirilmese de, ithal malların kullanımının oldukça yoğun olduğu dönemde, Osmanlı kadınlarının güzelleşmeye olan meraklarını ulusal bir atılımla değerlendiren ve yerli üretim olarak ortaya çıkan Ahmet Faruki çok önemli bir adım atmıştır.

Faruki firması, ürünlerinin kalitesinin yanı sıra, şişe, ambalaj ve etiketleriyle de uluslararası standartlara erişmeyi başarmıs, bir marka halini almıştır. Ayrıca yabancı parfüm isimlerini Türk diline yakınlaştırarak pazarlama anlamında çok büyük bir atılım gerçekleştirmiştir. Faruki, ‘eau de cologne’ ismini öncelikle Faruki Kolonya Suyu olarak değiştirmiş, daha sonrada ismi Faruki Kolonyası‘na dönüştürmüştür. Yerli üretimde Faruki’yi takiben anılması gereken önemli isimler ise söyle sıralanabilir:


Ethem Pertev, Eczacıbaşı Süleyman Ferit, Necip Bey, Hasan Hassan, Evliyazade Nurettin, Ahmet Ekrem, Hasan Şevki, İsmail İbrahim ve Kemal Kamil, adını Fransız kurucusundan alan Rebul, Eyüp Sabri Tuncer, Pereja Türk kolonya tarihine damga vurmuş markalardır.


KOLONYADA KULLANILAN ALKOL NE OLMALIDIR? Kolonya yapımında kullanılan alkol cinsi kolonyanın güvenirliliği ve yan etkileri açısından büyük önem taşımaktadır. Kolonya imalatında mutlaka ve mutlaka etil alkol kullanılmalıdır. Metil alkol, etil alkole göre çok daha ucuz olduğundan birçok kolonya ürününe Sağlık Bakanlığı düzenlemelerine aykırı olarak girebilimektedir. Toksikolojik olarak baktığımızda metil alkolün kozmetik ürünlerde kullanımı ciddi tehlike arz etmektedir.


METIL VE ETIL ALKOL ARASINDAKI FARK NEDIR? Metanol- Metil alkol odun talaşının distile edilmesi ile elde edilir. Yaygın olarak kullanılan endüstriyel bir malzemedir. Endüstride boya inceltici, vernik ve boya çözücü, laboratuvarlarda çözücü madde, teksir makine sıvısı, antrifriz ve cam temizleyici gibi maddelerin yapımında kullanılır. Metanolün yaygın olarak laboratuvar okul ve endüstriyel malzemelerde kullanımı metanol zehirlenmesine neden olabilmektedir. Akut zehirlenmeler daha çok yanlışlıkla içki olarak kullanılması sonucu oluşurken, kronik zehirlenmeler, işyerlerinde buharının inhale edilmesi sonucu oluşur. Giysilere bol miktarda bulaşmış olan metil alkolün deri yolu ile alınması da mümkündür. Kronik metanol zehirlenmelerine, ucuz kolonya üretimi için kullanılan metil alkol neden olabilir. Metanol esas olarak karaciğerde formaldehite, daha sonra formik aside oksitlenir, bu da metabolik asidoza neden olarak akut metanol zehirlenmesine neden olur. Metanolün vücutta dönüşümü sonucunda oluşan formik asit görme bozukluğu, retinada ödem, körlük ve ölüme kadar giden bir sürece neden olabilmektedir.


ETİL ALKOL, başta maya olmak üzere bazı mikroorganizmalar tarafından şekerin fermentasyonu sonucu meydana gelir. Alkol üretiminde en önemli biyokimyasal olay, fermente olabilen şekerlerin mayalar tarafından alkole dönüştürülmesidir. Bu nedenle bileşiminde alkol ve fermente olabilen şeker içeren maddelerle, fermente olabilen şekerlere dönüştürülebilen tüm maddeler, etil alkol üretimde kullanılabilirler.


Etil alkol vücutta metabolize olan yani karaciğer tarafından işlenebilen bir alkol olduğundan içki yapımında kullanılan tek alkol türüdür. Türk Kozmetik Yönetmeliği’ne göre kolonya formülasyonlarında sadece etil alkol kullanılmalıdır.

2000 yılında Ankara Gülhane Tıp Fakültesi Toksikoloji Ana Bilim Dalı’nda yapılan bir araştırmada çeşitli yerlerden 27 kolonya numunesi toplanmış ve bu numunelerden 9’unda metil alkol saptanmıştır.

Çalışmada, yönetmeliklere aykırı olarak üretilen kolonya ürünlerinin, yüksek metil alkol içerikleri nedeniyle tehlikeli olduğu belirtilmiş ve bu konuda önlemlerin alınması gerektiğine yoksa ileride toplumda kronik kullanma ile oluşacak metil alkol zehirlenmelerinin büyük problemler yaratacağına dikkat çekilmiştir.


Kaynakça:

• Pavia, 1995 • Odabası ve Barıs, 2002 • Vedat Ozan, Kokular,2019 • Flanagan, R.J, Braitwaite R.A, Brown ss.widdop,B , de Wolf F.A, Basic Analtytical Toxicology, pp 11,169-170 WHO Geneva 1995 • Methyl alcohol poisoning; inves- tigation of methyl alcohol level in cologne samples, Acta Pharma- ceutica Turcica XLII (17-21) 200O; Hasan Şevki , İsmail İbrahim ; De- partment of analytical toxicology and pharmacology, Gülhane Mili- tary Medical Faculty Etlik, Ankara


UZM.ECZ. SEVİL AĞALAR ALTINEL


bottom of page