top of page

Güneş ile Dost Olun!

Güneş hayatımızı sürdürmemizde en önemli kaynaklardan biridir. Bunun yanı sıra psikolojik durumu pozitif yönde etkilemek, vitamin D sentezinde rol oynamak, deride melanin yapımını uyarmak, antiseptik özelliğe sahip olmak, görme fonksiyonu için önemli rol oynamak, ısı sağlamak gibi birçok yararlı etkileri vardır. Bunlara karşın, güneşin fotoyaşlanma, deri kanserleri ve fotodermatozlar gibi bazı zararlı etkileri de bulunmaktadır

(1-3).

Yeryüzüne ulaşan ışığın %99’unu görünür ışık ve kızıl ötesi ışınlar, %1’ini ise ultraviyole ışıklar oluşturur. Güneşe bağlı deride gözlenen zararlı değişikliklerin çoğu ultraviyole ışık demetine bağlanmaktadır (1-14).


Ultraviyole (UV) ışık spektrumu dalga boylarına göre üçe ayrılır:


1. UVC (200-290 nm): Atmosferdeki ozon tabakası tarafından emilir, böylece yeryüzüne ulaşamaz.


2. UVB (290-320 nm): Büyük kısmı atmosferik ozon ve oksijen tabakalarınca emilir. Normal koşullarda yeryüzüne ulaşan UV ışık spektrumunun %5’inden azını oluşturur. Ozon tabakasının incelmesi nedeni ile yeryüzüne ulaşan UVB miktarı artmıştır. Güneş yanığının en büyük sorumlusudur. Kalıcı renk değişikliğine neden olur. Deri yaşlanması ve deri kanserinin oluşumunda önemli rolü vardır. Vücutta D vitamini sentezini başlatan ışınlardır. UVB ışınları pencere camından geçmez. Güneş yanığı yapması, deri yaşlanması ve deri kanseri oluşumundaki rolü nedeni ile güneşten koruyucu ürünlerde hedef ışık spektrumudur. Yoğunluğu özellikle yazın gün ortasında en yüksektir. Bu nedenle de UVB’den korunma için yazın UVB’nin yoğun olduğu 10:00 ile 16:00 saatleri arasında güneş temasından olabildiğince sakınmak gerekir (1, 3-7).


3. UVA (320-400 nm): Yeryüzüne ulaşan UV ışık spektrumunun %95’inden fazlasını oluşturur. UVA, görünür ışığa en yakın spektrumdadır. UVB’nin aksine pencere camından geçer. Bazı kimyasal maddelerin daha aktif hale gelmelerine yol açarak, duyarlılık reaksiyonlarının ortaya çıkmasında ya da tetiklenmesinde rol oynar (Fotoallerjik reaksiyonlar gibi). UVA, kanser oluşumunu tetikleyici etkiye sahiptir. Fotoyaşlanmanın derideki değişikliklerinden sorumlu tutulur. UVA, UVB’den daha fazla deri yaşlanmasına neden olur. En önemli özelliği yoğunluğunun gün içinde ve yıl içinde stabil kalmasıdır

(1, 3-7).


Son yıllarda küresel ısınma ve ülkemizdeki güneşli gün sayısının fazla olması nedeni ile kontrolsüz güneş temasının zararlı etkilerini yakından tanımamız gerekliliği ortaya çıkmıştır. Güneş spektrumunda deri üzerine en fazla etkinliği olan ışık demeti ultraviyoledir. Ultraviyolenin deri

üzerine olan etkisine bakacak olursak:


Güneş yanığı: Güneş yanığı, UVB’nin neden olduğu zararlı bir reaksiyondur. Güneş yanığı fizyolojik olarak derinin daha korumasız olduğu, özellikle açık tenli kişilerde ortaya çıkar. Belirtiler güneş maruziyetini takiben 4-6 saat içinde belirgin olmaya başlar, reaksiyondur. Güneş yanığı fizyolojik olarak derinin daha korumasız olduğu, özellikle açık tenli kişilerde ortaya çıkar. Belirtiler güneş

maruziyetini takiben 4-6 saat içinde belirgin olmaya başlar, 24 saatte en şiddetli haline ulaşır, izleyen günlerde geriler. Şiddetli maruziyet durumunda ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı gibi rahatsızlıklar oluşur. Çevre ısısı çok yüksek bir yerde güneş yanığı oluşmuşsa, sıcak çarpması ve bayılma meydana gelir.


%90’ından fazlası faktörlerden kaynaklı yaşlanma): Deride görülen değişikliklerin %90’ından fazlası

kronik güneş hasarına bağlıdır. Doğal yaşlanma yaşın ilerlemesi ile bütün deri bölgelerinde gözlenirken; fotoyaşlanma bulguları ise güneş ile temasın derecesine bağlı olarak herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Fotoyaşlanmada deri kalınlaşır, rengi sarımtırak olur, esnekliği kaybolur, doğal

yaşlanmaya kıyasla kaba ve derin kırışıklıklar gözlenir (1, 4, 6, 8).


Deri kanserleri: Güneş ışınlarının, özellikle de ultraviyole temasının deri kanseri oluşumunda etkileri önemlidir. Deri kanserlerinin görülme oranları son yıllarda artmıştır. Bunun en önemli nedenleri arasında ozon tabakasındaki incelme ve bronzlaşma amacı ile uzun süre güneş temasıdır. Deri kanseri oluşumunda genetik faktörler gibi birçok faktör rol oynasa da kontrolsüz güneş temasının da rolü bulunur (1, 2, 4, 6, 9).


Güneş teması ile ortaya çıkan ya da alevlenen hastalıklar: Fotokontakt dermatit: Sürülen ya da vücuda alınan herhangi bir maddeye karşı gelişen, oluşumunda güneş ışınlarının rol oynadığı alerjik (fotoallerjik) reaksiyonlara verilen isimdir. Kullanılan kozmetiklerin kokulu ve renkli olmamasına dikkat edilmelidir. Güneşten korunma amaçlı kullanılan, iyi üretim standartlarına uymayan, kontrol

edilmeyen ürünler de bu reaksiyona neden olabilirler (1, 3, 6, 13).


Güneş teması ile alevlenen hastalıklar: Lupus eritematosus, psoriasis, atopik dermatit, akne, rozasea, seboreik dermatit, dermatomiyozit gibi hastalıklar güneş teması ile şiddetlenebilir. Bundan dolayı; kişilerin tatil, iş vb. nedenler ile güneş altında bulunmaları gerekiyorsa, gitmeden önce mevcut hastalıkları ya da kullandıkları ilaçlar ile ilgili dikkat etmeleri gereken bir durum olup olmadığını doktorlarına danışmaları ve bilgi almalarında yarar olacaktır. Bu kişilerin cilt tiplerine uygun bir güneş koruyucu kullanmaları zorunluluktur (1, 3).


GÜNEŞTEN KORUNMA


Güneşin zararlı etkilerinden korunmak için altın standart, ultraviyole B’nin yeryüzüne en fazla ulaştığı zaman diliminde dışarıda olunmamasıdır. Bu zaman aralığı yazın saat 10:00 ile 16:00 arasıdır. Zorunlu olunmadıkça bu zaman aralığında güneş altında bulunulmamalıdır. Ayrıca gölgenin ve bulutlu havanın de yeterli koruma sağlamayacağı unutulmamalıdır. Bulut, yeryüzüne ulaşan ultraviyole miktarını sadece %30 ila %50 oranında azaltır. Beton, asfalt, cam, kum, deniz gibi güneş ışığını yansıtan yüzeylerin olduğu alanlarda da dikkatli olunmalıdır. Özellikle, kar altında çalışanlar ve kayak gibi spor yapanlar ile denizden yüksek bölgelerde yaşayanlar da yüksek oranda ultraviyole B’ye maruz kalırlar. Bu nedenle kışın kayak tatiline giden kişilerde de korunmadıkları takdirde sıklıkla güneş yanığı gözlenir (1-3).

Eğer güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarıda bulunulması gerekiyor ise, deri mümkün olduğunca kıyafetler ile kapalı tutulmalıdır. Güneşten koruyucu özelliği daha yüksek olan, sıkı dokunmuş kumaşlarla hazırlanmış kıyafetler giyilmelidir. Kumaşın ıslanması, koruyuculuk özelliğini azaltacağı için, ıslak giysiler ile dolaşılmamalıdır. Yüz ve boyun gibi açıkta kalan bölgeler, siperi en az 10 cm olan güneş ışınlarını geçirmeyen şapka veya boyunu örten modelde siperli şapka ile korunmalıdır.

Şemsiye kullanılabilir. Ayrıca saçların koruma fonksiyonundan yararlanılmalıdır: Saçlar

toplanılmamalı, kulakları ve boynu örtecek şekilde açık bırakılmalıdır. Geniş çerçeveli güneşten koruyucu özelliği bulunan gözlükler kullanılmalıdır (1, 2, 7, 10, 12).


Yukarıdaki önlemler alındıktan sonra açıkta kalan deri bölgeleri güneşten koruyucu ürünler ile korunur. Bebekler, çocuklar, yaşlılar ve güneşten etkilenen hastalığı bulunan kişiler çinko oksit, titanyum dioksit gibi maddeleri içeren güneş koruma ürünleri kullanmalıdırlar. Ayrıca dudaklara ve

saça da koruyucu maddeler içeren ürünlerin kullanımı gerekir (1).


Organizmamız, çevredeki ısının artması durumunda terleme gibi faktörler ile vücut ısısını 36-38 derece arasında tutmaya çalışır. Ancak yaşanılan alanda ısı artması tolere edilemeyecek sınıra geldiğinde, çeşitli derecelerde organ hasarları ortaya çıkar. Aşırı terleme ile kaybedilen su ve elektrolitler nedeni ile bayılma, kramp, sıcak yorgunluğu ve en ciddi bulgu olan sıcak çarpması gelişebilir. Donmada olduğu gibi, ısı derecesinin yüksekliğine bağlı olarak, ölüm bile gözlenebilir (7, 14-17). Aşırı sıcaklarda daha dikkatli davranması gereken kişiler; çocuklar, yaşlılar, hamileler, kalp, yüksek tansiyon, şeker veya böbrek hastalığı bulunanlardır.


Güneş Koruma Ürünü satın alırken aşağıdaki faktörler göz önünde bulundurulmalıdır:


• Alınan ürün hem UVB ve hem de UVA’ya karşı koruyucu olmalıdır. Güneşten koruma faktörü (SPF), UVB’ye karşı koruyucu olduğunu belirtir. Belirtilen rakamın çok yüksek olması %100 koruduğunu göstermez. Çocuklar, yaşlılar ve açık tenli kişiler SPF 30 ve üzeri güneşten koruyucu ürünleri kullanmalıdırlar (1, 7).


• Güneş koruyucu ürünlerde kimyasal ve/veya fiziksel koruyucu maddeler bulunur. Fiziksel koruyucular çinko oksit, titanyum dioksit gibi maddeleri içerirler. Bu tür koruyucular kimyasal koruyuculara kıyasla daha iyi koruma sağlarlar. Ancak sürüldükleri yerlerde beyaz bir

görünüme neden oldukları için, kozmetik açıdan tercih edilmezler. Yukarıda da belirtildiği üzere; çocuklar, yaşlılar ve güneşten etkilenen hastalığı bulunan kişiler için fiziksel koruyucu madde içeren ürünler kullanılmalıdır (1, 7).


• Suya ve terlemeye dayanıklı olan ürünler tercih edilmelidir.


Güneş Koruma Ürünü kullanımında dikkat edilecek kurallar:


• Güneşe çıkmadan 15 ila 30 dakika önce sürülmelidir.

• Hiçbir boşluk bırakmadan, düzenli ve bol miktarda uygulanmalıdır.

• Güneş altında durulacaksa her 2 ila 3 saatte bir tekrar sürülmelidir. Denize girme,

yıkanma gibi durumlarda beklemeksizin uygulanmalıdır. Toplumda yapılan en

önemli yanlış, uygulamanın günde bir kez ve çok az yapılmasıdır.

• Suya ve terlemeye dayanıklı olduğu belirtilen ürünler de yine yıkanma, duş, terleme,

yüzme sonunda tekrar sürülmelidir (1, 7)



Sonuç olarak; güneş yaşamımız için vazgeçilmezdir. Isısı ve ışığı ile sentezlediğimiz D vitamini ile hayatımızın olmazsa olmazıdır. D vitamin sentezi için, güneşin tam tepede olduğu saatlerde (11:00- 15:00 arası) derimizde hafif kırmızı renk oluşana kadar açık güneşte kalmak yeterlidir. Bu süre, deri rengimize göre 10 ila 25 dakika arasında değişir. Derinin olabildiğince geniş alanı güneş ışığı almalıdır. Güneş ışığı aldıktan sonra deride ovma, yıkama yapılmamalı, bir süre beklenmelidir.

Bu sentez işlemi için gerekli sürenin dışında kalan, fazla güneş ışığına maruz kalma zararlıdır.


Bu zararlı etkilerden korunmak için, mutlaka üretim ve hammadde kalitesine güvendiğimiz, testleri yapılmış doğru ürünleri kullanmalıyız. Hangi ürünün sizin için doğru olduğunu eczacınıza danışarak öğrenebilirsiniz.


Ecz. Nergis BEYAZIT


Kaynaklar

1. Gül Ü. Güneş Işınlarının Neden Olduğu Hastalıklar ve Güneşten Korunma. Sebamed. 2013, İstanbul.

2. Gül Ü. Deri yaşlanmasını etkileyen çevresel faktörler. Turkiye Klinikleri J Dermatol-Special

Topics 2012;5(4):1-6.

3. Slevin T. Sun, skin and health. Cancer Council. Western Australia. 2014. Gül Ankara Med J, Cilt 15, Sayı 3, 2015 Güneş, Sıcak ve Derimiz 152

4. Battie C, Verschoore M. Cutaneous solar ultraviolet exposure and clinical aspects of photodamage. Indian J Dermatol Venereol Leprol. 2012 Jun;78 Suppl 1:9-14..

5. Singh B, Maibach H. Climate and skin function: an overview. Skin Res Technol. 2013;19(3):207-

12.

6. Nedwich JA. Summer and skin. Aust Fam Physician. 1992, (1):35-41.

7. Balogh TS, Velasco MV, Pedriali CA, ve ark. Ultraviolet radiation protection: current

available resources in photoprotection. An Bras Dermatol. 2011;86(4):732-42.

8. Balk SJ; Council on Environmental Health; Section 8. Balk SJ; Council on Environmental Health; Section children and adolescents. Pediatrics. 2011;127(3):e791-817.

9. Matsumura Y, Ananthaswamy HN. Toxic effects of ultraviolet radiation on the skin. Toxicol Appl Pharmacol. 2004;195(3):298-308.

10. Polefka TG, Meyer TA, Agin PP, Bianchini RJ. Effects of solar radiation on the skin. J Cosmet Dermatol. 2012;11(2):134-43.

11. Lastowiecka-Moras E, Bugajska J, Młynarczyk B. Occupational exposure to natural UV radiation and premature skin ageing. Int J Occup Saf Ergon. 2014;20(4):639-45.

12. Lehmann P. Sun exposed skin disease. Clin Dermatol. 2011;29(2):180-8.

13. Santoro FA, Lim HW. Update on photodermatoses. Semin Cutan Med Surg. 2011;30(4):229-

38.

14. Yamazaki F. Effectiveness of exercise-heat acclimation for preventing heat illness in the workplace. J UOEH. 2013;35(3):183-92.

15. Page EH, Shear NH. Temperature-dependent skin disorders. J Am Acad Dermatol. 1988;18(5 Pt 1):1003-19.

16. Balato N, Megna M, Ayala F et al. Effects of climate changes on skin diseases. Expert Rev. Anti

Infect. Ther. 2014, 12(2): 171–81.

17. Andersen LK, Hercogova J, Wollina U, Davis MDP. Climate change and skin disease: a review

of the English-language literatüre. Int J Dermatology 2012, 51: 656–61.

18. Feng E, Janniger CK. Miliaria. Cutis. 1995;55(4):213-6.

19. Kalra MG, Higgins KE, Kinney BS. Intertrigo and secondary skin infections. Am Fam Physician.

2014;89(7):569-73.

20. Gül Ü. Derinin yüzeyel dermatofit enfeksiyonları. Ankara Med J, 2014, 14(3): 107 – 13.

21. Gül Ü. Dermatofitozlar. Türkiye Klinikleri Basımevi, 2012.

23. Metry DW, Hebert AA. r enfeksiyonlarının tedavisi. Türkiye Klinikleri J Int Med Sci 2005;

1(31): 45-52.

23. Metry DW, Hebert AA. Insect and arachnid stings, bites, infestations, and repellents. Pediatr Ann. 2000;29(1):39-48.


bottom of page