top of page

Anne Sütü

Anne sütü üzerine yapılan çalışmalar gösterdi ki; bebek iki yaşın sonuna kadar anne sütü almalı, 6. aydan sonra belirlenen gıdalar tadımlık olarak verilmeye başlanmalı.

Anne sütü memelilerde yeni doğanı beslemek için anne memesinden gelen sıvıdır. Anne sütünün değerli ve bebek için önemli olduğu hep altı çizilen bir konudur. Ancak bazı moda davranışlar anneyi etkileyerek, annelerin bebeklerine anne sütü yerine mama vermelerine yol açmıştır. Mamalar, anne sütünün olmadığı durumlarda çok önemlidir ama esas olan anne sütüdür.


Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ile yapılan çalışmalar ve analizler anne sütünün içeriğinde çok önemli maddelerin olduğunu, bu maddelerin bebeğin gelişiminde ve bağışıklık sisteminin olgunlaşmasında çok önemli olduğunu açıklıyor. Anne sütünün artık altın değerinde olduğu biliyoruz. Anne sütünün kalitesinin annenin yaşam tarzı ve beslenmesiyle yakından ilişkili olduğunu ortaya koyan çalışmalar da uzmanlar tarafından sık sık gündeme getiriliyor. Her yıl katıldığım “Pediatrik Probiyotik Prebiyotik Akademisi” kongrelerinde, iyi bir anne sütü oluşması için annenin beslenmesinin, kilo alımının da rolü olduğunu unutmamak gerektiğini anlatıyorlar. Her yıl yeni gelişmeler hem anne sütü ve hem de bebeğin beslenmesi ile ilgili alanlarda olanca hızıyla devam ederken, biz eczacılar da bu bilgileri sizlere dergimiz aracılığıyla ulaştırmaya gayret ediyoruz. Doğada birçok canlı anne karnında gelişimini tamamladıktan sonra doğar. Örneğin; inek, koyun, at gibi hayvanların yavruları yaşamsal faaliyetleri (yürümek gibi) kazanmış olarak doğar. Anneleri onları kendi sütü ile besler. Sonra da doğada nasıl yaşayacağını, kendini nasıl koruyacağını ve nasıl besleneceğini öğretir. Ancak insanlar için durum böyle değildir. İnsan yavrusu doğduktan

sonra anne kucağında anne sütü emerek beslenir, bir yıl sonra yürümeye başlar ve hala bakıma ihtiyacı vardır.


Anne sütü üzerine yapılan çalışmalar gösterdi ki; bebek iki yaşın sonuna kadar anne sütü almalı, 6. aydan sonra belirlenen gıdalar tadımlık olarak verilmeye başlanmalı. Sorularımız şunlar olabilir; anne sütü neden bu kadar önemli, 6. ayın sonuna kadar bebeğin tüm ihtiyacını karşılar mı? İçerisinde neler var? Bağışıklık oluşumu bu dönem mi başlar?... Ağızdan alınan bazı mikroorganizmaların hastalık yapmasını önlemek için ilk engel “ağız ekosistemidir”. Kolostrum (anne sütünün ilk günlerinde sütün içerisinde olan bir prebiyotik); bebeğin ağız ekosisteminin oluşmasının temel etkenidir. Kolostrum, bifidobakterilerin buralara yerleşip savunma yapmasını sağlayan çok iyi bir prebiyotiktir. Bu prebiyotik, ağız içindeki faydalı mikroorganizmaların çoğalmasını sağlayarak simbiyotik (prebiyotik ve probiyotiklerin birlikte çalışması) bir şekilde “oral tolerans” oluşturur. Sağlıklı beslenen, normal kilo almış bir annenin sütünde, bifidobakteriler ve kolostrum ilk günlerde bebek için yeterli miktarda bulunmaktadır. Anne sütünün içerisinde probiyotikler (canlı faydalı bakteriler), prebiyotikler (faydalı bakterilerin besinleri), simbiyotikler (pro ve prebiyotiklerin birlikte çalışması) ve postbiyotikler

(probiyotiklerin prebiyotik besinler kullanarak ortaya çıkardığı yeni aynı zamanda da bebeğin bağışıklığından ve gelişmesinden sorumlu olan maddeler) bulunmaktadır. Anne sütünün içeriğinin böyle olması anne sütü için yeni tanımların oluşmasına yol açıyor. Anne sütünün terkibi annenin hamile kalması ile oluşmaya başlıyor. Annenin beslenmesi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile çeşitleniyor, zenginleşiyor. Hazır gıdalar ve annenin hareketsizliği yani aldığı kilolar ile de içeriği

değişiyor. Yapılan çalışmalar anne sütünde olması gereken bifidobakterilerin sayılarının son yıllarda çok azaldığını gösteriyor. Böyle olunca bebeklerde atipik alerjilerle kendini göstermeye başlıyor. Anne, hamileliği sırasında beslenmesini bifidobakterilerin çoğalmasına katkıda bulunacak şekilde düzenlerse bebekler hem anne karnındayken ve hem de anne sütü ile beslenirken bebeklerin bağışıklık

sistemleri ve gelişmeleri çok daha iyi olur. Bağırsak ve bağırsak mukozasının (bağırsağın içini kaplayan bir deri) güçlenmesinde bifidobakterilerin önemli olduğu anlatılıyor.


Anne sütünün %88’i sudur. Bebek günde yaklaşık 750 ml anne sütü ile beslendiğinde 660 ml su almış olacağı için bebeğin artık su almaya ihtiyacı yoktur. Anne sütünde yağlar, proteinler, lactoferrin (immunuglobulin), büyüme faktörleri ve HMO olarak kısaltılan anne sütü oligosakkaritleri denilen bazı moleküller bulunur. HMO’lar insana özgüdür, diğer memelilerde aynı çeşitlilik ve miktarda bulunmazlar. Anne sütünde yaklaşık 200 değişik HMO bulunur (Ancak bunlardan sadece yaklaşık 10 tanesi mamalara ilave edilebilir). İlaveten probiyotik, prebiyotik ve postbiyotiklerin olduğunu daha önce belirtmiştim. Anne sütü bu zengin içeriğiyle bebeğe verildiğinde bebeğin beden ve sinirsel gelişimini sağlar, gastrointestinal sistemin doğru yapılanmasına ve bağışıklık sisteminin güçlü gelişmesine yardımcı olur. Annenin obez olmasının, anne sütü HMO’larının çeşidini ve sayısını azalttığı gibi bebeğin yemek tercihini de etkilediği yapılan hastalık yapmasını önleyici etkileri de vardır. Yine antiviral ve antibakteriyel in çoğalmasını sağlamanın yanı sıra hastalık yapan (patojen) mikroorganizmaların da bağırsak duvarına tutunup hastalık yapmasını önleyici etkileri de vardır. Yine antiviral ve antibakteriyeletkileri de vardır. Bifidobakterilerce zengin anne sütü ile beslenmiş bebeklerin 5 yaşına kadar antibiyotik kullanmasını gerektiren bir enfeksiyon geçirmediği biliniyor. Her koşulda anne sütü verilmesinin özendirilmesi gerekiyor. Annenin her durumunda verebildiği kadar anne sütünü bebeğe vermesi önemle vurgulanıyor. Hastalık veya diğer engelleyici durumlar

dışında annenin normal doğum yapmasının da çok çok önemli olduğu vurgulanıyor. Sezaryen doğumda, diğer Avrupa ülkeleri ile yapılan sıralamalarda hala ülke olarak ilk sıralarda yer alıyoruz.

Bilim, teknoloji ve diğer birçok önemli konuda listelerin sonunda yer alırken sezaryen konusunda neden ilk sıralarda olabiliyoruz? Bunu annelere ve uzmanlara sorsormak istiyorum; yani anneler neden normal doğum yapmak istemiyorlar ve neden altın değerindeki anne sütü ile bebeklerini beslemek istemiyorlar?


Umudum gençliğin bu konuları önemseyerek hem kendileri için ve hem de bebekleri için doğru karar almalarıdır. İnternet aracılığıyla bilgiler hızla yayılıyor. Bence artık gençlik normal doğum ve anne

sütü konusunda kendilerine görev verip, bu konunun uzmanlarının görüşlerini herkes duyana kadar yaymaya hep devam etmeliler…


Ecz. Asuman ÇAKIROĞLU


bottom of page