top of page

ÇAĞDAŞ BİR HATTAT MUSTAFA EREN!


Grafik tasarımcı, kaligrafist, tipografist ve font tasarımcısı olan Mustafa Eren; beyni ile bileği arasındaki mesafe yok denecek kadar az olan, isminde de gizli “USTA”lığın hakkını layıkıyla veren bir sanatçıdır...


Belgeciliğin en keyifli yanı; hakkında araştırma yaptığınız bir sanatçıyı yakından tanıyıp, ihtiyacınız olan bilgilere ilk elden ulaşabilmektir.

Bundan tam 45 yıl önce Akademi 2. Sınıf öğrencisiyken tanıdım Mustafa Eren Ağabeyi. Yardımcı grafiker (o zaman böyle deniyordu) olarak görev aldığım ajansın sanat yönetmeniydi. Aynı zamanda da öğrenciyken kurduğu Motif isimli reklam şirketinin sahibi ve bugün bile pek çok tasarımcıya okul olan Tanıtım Grafik’in ortağıydı. Koltuğunda bu kadar çok karpuzu hakkını vererek barındırması; bende hem hayranlık uyandırmış, hem de mesleğimdeki rol modellerimden biri olmuştur.


Grafik tasarımcı, kaligrafist, tipografist ve font tasarımcısı olan Mustafa Eren; beyni ile bileği arasındaki mesafe yok denecek kadar az olan, isminde de gizli “USTA”lığın hakkını layıkıyla veren bir sanatçıdır...

Yazı sanatının üç önemli geleneğinden İslam Hat Sanatı ile Latin Yazı Sanatı’nı eserlerinde buluşturan kişidir. Tıpkı Avrupa ve Asya’yı birleştiren ülkemiz gibi, doğu ile batı arasında bir köprüdür Mustafa Eren!

Mustafa Eren; 1944 yılında Denizli’nin Acıpayam ilçesinde sekiz nüfuslu bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi ev hanımı, babası ise ailenin geçimini ayakkabı tamiri yaparak sürdürmekteydi.


Bütün sanatçılar gibi onun da sanatla ilgisi çocukluk yaşlarına dayanıyor. İlk resimlerini önüne gelen her şeyin üzerine çizen Mustafa Eren, çok geçmeden yazı (kaligrafi) nın farkına varıyor. Kitap, dergi veya caddelerdeki tabelalarda gördüğü değişik yazılar ilgisini çekiyor. Eline her kağıt kalem geçtiğinde ya resim yapıyor, ya da beğendiği bir stilde yazılar yazıyor. Kısa süre sonra çevresi tarafından bu yeteneği fark edilince, bütün arkadaşlarının resim ödevleri, eşin dostun tabela, marka gibi işleri Mustafa Eren’nin elinden çıkmaya başlıyor. İlkokuldan sonra ortaokul ve lisede de böyle devam ederken, yaptığı işlerin de kalitesi yükseliyor ve harçlığını bu işlerden kazanmaya başlıyor. Bu sayede ailenin geçimine de katkıda bulunuyor.

“Öğlene kadar okula gidip, öğleden sonra da çarşı pazarda otobüslere, kamyonlara yazılar yazıyordum. Aile fakirdi, çalışmak zorundaydım. Bu nedenle resim yeteneğim çok fazla ilerlemedi. Resmim de güzeldir, ama ben yazıya eğildim. Elim, kafam, duygularım, tamamen yazıya yöneldi”


Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a gelen Mustafa Eren, 13 yaşında Denizli’de tabelacı çıraklığıyla başlayan serüvenini, İstanbul’da Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Grafik Bölümü’nde, yazı sınıfının tek öğrencisi olarak sürdürdü.

Resim, grafik resim, yazı, tipografi, sanat tarihi hakkında öğrendikleri; mesleki bir disiplin kazanmasını sağlarken, bugün de sürdürdüğü, grafik sanatlarıyla ilgili gelişmeleri takip etme alışkanlığı kendisine yeni ufuklar açmasına yardımcı oldu.


Okuldaki kazanımlarının verdiği özgüvenle henüz öğrenciyken kendi atölyesini kurmaya karar verdi. O dönem, tüm Türkiye’nin basın yayın ve matbaacılık sektörünün merkezi olan Cağaloğlu’nda bir yer tutarak işe başladı.

Piyasaya grafik üretmek; klişe, film, montaj gibi o dönemin tekniğini, kağıdı, baskı ve mücellit aşamalarını tanımak açısından çok önemliydi. Endüstriyel bir üretim organizasyonunda matbaacılık teknolojisine uyum sağlamak ve herşeyden önce verilen süre içinde işi tamamlamak gibi çok önemli kazançları oldu. O dönemin önemli ve ilk müzik dergisi “Hey”de başlangıcından itibaren çalışarak basın yayın sektöründe de görev aldı.

Okulda öğrendikleriyle piyasa şartlarını buluşturunca fark yaratması kaçınılmaz oldu. Bunun sonucunda “Motif” adını verdiği atölyesinde birçok önemli kurum ve işletmenin grafik işlerini üretti. Bu arada grafik sanatçısı olarak bütün bu hizmetleri yerine getirirken, iş adamı kimliği de ortaya çıktı. Bir dönem tekne turları ile turizm sektöründe de faaliyet gösterdi.

Öğrencilik yıllarında kurduğu Motif Reklam Ajansı’nı 1980 yılına kadar sürdürdü.


1981-1992 yılları arasında; Gelişim Yayınları (Nokta, Kadınca, Erkekçe dergileri ve ansiklopedilerinin) görsel yönetmenliğini yaptı. Milliyet Sanat Dergisi’nin ilk yayınından itibaren 2001 yılına kadar görsel yönetmenliğini sürdürdü. Aralarında; Gelişim Yayınları, Ray Sigorta, Biobak, Yaşar Factoring, Balparmak, İstanbul Dış Ticaret, Eresin, Ist.International Community School, Telpaş gibi çeşitli kurum ve kuruluşlara amblem ve logo tasarımları üretti. Ray Sigorta, Rejans, Mithat Giyim ve Türker İnanoğlu’na kitap tasarımları yaptı.

Yakın dostu, sınıf ve bir dönem mesai arkadaşı olan İlhan Bilge; Mustafa Eren’i çok yönlü bir tasarımcı olarak tanımlıyor ve bu çok yönlülüğü şöyle tarif ediyor: “Ama tutar metalden kumbara tasarlar, yaptırır, önerir. Polyesterden bir başka şey yapar, asetattan stant tasarımı yaptı, patent aldı. Girmediği alan yok.”

Yaklaşık 35 yıl önce, 3-4 aylık bir tren yolculuğuna çıkıp, gezip gördüğü yerlerin resimlerini yapmaya niyetlendi. Ancak bir arkadaşının, “Resim yapan çok, ama yazı yazan yok. Niye yazı yazmıyorsun?” sözünden ilhâmla yazıya ağırlık verdi ve yazıda kendisine has bir üslup geliştirdi.

Yazı yazmanın kendisi için adeta bir yaşama biçimi olduğunu söyleyen sanatçı, seyahate giderken kalemi, defteri ve silgisini yanından ayırmadığını belirtiyor. “Her yerde, her ortamda muhakkak çizerim ben; tatildeyken, seyahat ederken, restoranda yemek beklerken sürekli çizerim”

Kaligrafi serüvenini; mezun olduğu 1972 yılından bu yana, özgün yazı çalışmaları, font tasarımları ile geliştirdi (60’dan fazla özgün yazı karakteri). Bu fontlardan biri Letraset firması tarafından 1986 yılında satın alındı. “Sonra Chartpak firması, onlar bir yarışma açtı. Onlara da yine font gönderdim; o da kabul edildi. Yani dünyadan on kişinin fontunu kabul ettiler o dönem, biri de bendim.”

Son 30 yıldır da Osmanlı’dan devraldığımız hat sanatını, Latin harfleriyle yorumlayarak yeni bir kulvara taşıdı. Yurtiçi ve dışında tek rakibinin kendisi olması sebebiyle de bu kulvarda yoluna yine tek başına devam etmektedir.

Mustafa Eren, toplumların belleğinde yer etmiş, kimi zaman özdeyişe, kimi zaman atasözüne dönüşmüş sözleri bir kuyumcu sabrı ve özeniyle işliyor, geliştiriyor; çoğu kez en başa dönerek tekrar yorumluyor. Bu uğraş, Türkçe, Latince ya da İngilizce olabilen bu söz, bir logoya dönüşünceye kadar sürüyor. Sonunda bazen çinko kalıba geçip bir özgün baskı oluyor; bazen tuval üzerinde bir kitabeye dönüşüyor.

Geleneksel hat sanatında yazının anlamı ikinci plandadır; okunurluğu çok fazla önemsenmez. Mustafa Eren için ise anlam, yazının vazgeçilmez öğesi. Onu kaybetmemek, tam tersine kompozisyon ve istifle desteklemek için özellikle uğraşıyor. Onun yorumladığı sözler, okunmadan önce seyredilen tablolara dönüşüyor. Ardından da okunarak çözülüyor, çözümleniyor...

Hayatını halen grafik tasarlayarak kazanan Mustafa Eren; aynı zamanda sınıf arkadaşı olan grafik tasarımcı eşi Funda Eren Örkün ile ev ofis ortamında birlikte çalışıyor. Prestij kitaplar, özgün broşürler üretiyor, grafiğin her alanında hizmet veriyor.

2020 yılı itibariyle Hurufatfont Type Foundry aracılığıyla Myfonts’da kendi tasarladığı “Kaunos”, “Lotape”, “Fibula” ve “Anglez” adlı yazı tasarımlarını satışa sunan Eren, önümüzdeki günlerde yeni tasarımlarını paylaşmak için grafik tasarımcı ve yazı tasarımcısı Oğuzhan Cengiz ile çalışmalarını sürdürmektedir. Aynı zamanda, öğretim üyesi olarak görev yaptığı üniversitede de yazı, kaligrafi ve yeni font tasarımı derslerini vererek bu alana tecrübeleriyle katkı sağlamaktadır. Alternatif Yayıncılık’tan çıkan “Kaligrafik” adlı kitabı ile uzun yıllar üzerinde çalıştığı kaligrafi ve yazı tasarımlarından seçkilerin yer aldığı bu yayınla tasarımcılara, sanatçılara ve öğrencilere özgün çalışmalarından oluşan grafik tasarım alanına nitelikli bir kaynak da kazandırmıştır.

Bugün sektörün önemli aktörlerinden biri olan Mustafa Eren, dönemin dikkat çeken isimleri kadar çok konuşulmamış olsa da Türk grafik tasarımı, Türk kaligrafi sanatı içerisinde adı geçen önemli isimlerden biridir. Mustafa Eren’in tipografiye dair yaptığı çalışmalar, son derece önemli olup, bu alanı beslemeye ve genişletmeye devam etmektedir. Hiç kuşkusuz ki eksikliğini sürekli dile getirdiğimiz “Türk Tasarım Kimliği”, eğer bir gün gerçekleşecekse bunun en önemli yapı taşlarından biri de Mustafa Eren olacaktır.


Geleneksel hat sanatında yazının anlamı ikinci plandadır; okunurluğu çok fazla önemsenmez. Mustafa Eren için ise anlam, yazının vazgeçilmez öğesi. Onu kaybetmemek, tam tersine kompozisyon ve istifle desteklemek için özellikle uğraşıyor. Onun yorumladığı sözler, okunmadan önce seyredilen tablolara dönüşüyor. Ardından da okunarak çözülüyor, çözümleniyor...

bottom of page