Malign melanom, deriye rengini veren ve bazal hücre tabakasında yer alan melanositlerden kaynaklanan, son yıllarda sıklığı artış gösteren, en tehlikeli cilt kanseri çeşididir. Diğer vücut kanserleri ile karşılaştırıldığında daha genç yaşta ortaya çıkar. Erkeklerde sırt, kadınlarda alt bacakta daha çok yerleşir. Melanom oluşmasında bazı risk faktörleri bulunur. Bu faktörlerin bilinmesi riskli kişilerin tanınmasında faydalı olur.
1) Güneşe maruz kalınması: Hem UVB, hem de UVA ışınları melanom için risk faktörüdür. Güneş yanıkları ile melanom arasındaki ilişkiyi gösteren çalışmalar mevcuttur. Çocukluk çağındaki güneş yanıkları yaşamın diğer dönemindeki yanıklara göre daha risklidir. Bu yüzden çocukluk çağında güneşten korunmak daha önemlidir. Bronzlaşmak amacıyla kullanılan yapay ışık kaynakları da içeriklerindeki UVA ışınlarından dolayı melanom için risk oluşturur.
2) Melanositik nevüsler: Melanom olgularının üçte biri melanositik nevüslerden (benler) gelişmektedir. Nevüs boyutundan çok, nevüs sayısının fazlalığı melanom açısından risk teşkil eder. En riskli olan nevüs grubu displastik nevüslerdir. Doğumsal melanositik nevüslerde de melanom riski artmıştır. Doğumsal ben-lerden özellikle dev konjenital melanositik nevüsler melanom açısından en riskli ben grubudur.
3) Fenotipik özellikler: Mavi gözlü, açık ya da kızıl saçlı, açık tenli kişilerde melanom riski daha fazladır. Saç rengi göz rengine göre daha önemli bir risk faktörüdür.
4) Aile öyküsü: Bir tane birinci derecede akrabalarda melanom olma riski üç kat, üçten fazla sayıda birinci derecede melanom öyküsünün olması melanom riskini çok ciddi derecede arttırır.
5) İmmunsupresyon: Böbrek transplantı hastalarda ve lenfoma gibi malignitelerde melanom riski daha fazladır.
Melanomların beş farklı tipi mevcuttur. Yüzeyel yayılan malign melanom, nodüler melanom, lentigo malign melanom, akral malign melanom ve dezmoplatik mela-nom, melanom çeşitleridir.
Yüzeyel yayılan melanom: En sık görülen melanom çeşididir. Erkeklerde en sık gövde, kadınlarda alt ekstremitede yerleşir. Aralıklı ve yoğun UV etkisi ile oluştuğu düşünülmektedir. En sık vücutta bulunan benlerden gelişen melanom çeşididir.
Klinik olarak düzensiz sınırlı, asimetrik, renk değişikliği olan, 6-8 mm’den büyük lezyon şeklinde kendini belli eder.
Nodüler melanom: Bacaklar ve gövde en sık yerleşme bölgeleridir. En kötü prognozlu melanom çeşididir. Belirgin horizantal büyüme fazı olmaksızın hızla büyüme göstermesi bu melanom çeşidi için tipiktir.
Lentigo malign melanom: Kronik güneş hasarı olan yaşlılarda sıktır. Yanak, burun, alın, kulak ve boyun gibi güneş gören bölgelerde daha sık görülür. Başlangıcında insitu lezyon lentigo maligna olarak başlar. Lentigo maligna yıllar içinde lentigo malign melanoma dönüşür.
Akral malign melanom:Akral bölgelerde UV etkisi daha az olduğundan bu mela-nom çeşidinde etyolojik neden olarak güneş ışını dışında diğer faktörler sorumlu-dur. Tipik olarak avuç içleri, ayak tabanı ve tırnak yatağında yerleşir. Tırnak yatağı formunda dikey çizgilenme (Hutchinson bulgusu) gözlenir.
Dezmoplastik melanom: Baş-boyun bölgesinde daha sık gözlenir. Yara izine benzer bir cilt kalınlaşması şeklinde başlar. Sıklıkla cilt rengindedir ama koyu renkli hale gelebilir. Sıklıkla sinir dokusu yayılımı ve derin doku tutulumu gözlenir. Bölgesel yayılım oranı yüksek, yüksek nüks oranına sahip ancak daha nadir lenf nodu metastazı yapan melanom çeşididir.
Melanomun klinik tanısı çok önemlidir. Melanom tanısını koyduracak tek bir kriter yoktur. Asimetrik, düzensiz sınırlı, keskin sınırlı olmayan, belirgin renk değişikliği olan, çapı 6 mm’den büyük olan lezyonlarda melanomdan şüphelenilmelidir. Son zamanlarda çapında artma olan, kabaran lezyonlar da tanı kriterleri arasında yer almaktadır. Nevüslerde melanom düşündüren en önemli bulgu bende olan değişikliktir. İleri yaşlarda ortaya çıkan pigmente lezyonlar dikkatle incelenmelidir. Melanom kesin tanısı biyopsi ile konulur. Patoloji sonucuna göre hastalığın evre-lemesi yapılır. Melanom tanısı konulduktan sonra yayılımı tespit emek amacıyla kan tetkikleri, akciğer grafisi, vücut tomografisi, PET ve MRI incelemesi gibi ek inceleme yöntemlerine başvurulur. Gerekli durumlarda şüpheli lenf bezlerinden biyopsi alınır.
Melanomun tedavisi cerrahidir. Hastalıklı bölgeler sağlam doku ile birlikte çıkartılır. Hastalığın evresi ileri ise lenf bezleri çıkartılması, kemoterapi, immunoterapi yöntemleri uygulanır. Melanomdan korunmanın en önemli yolu güneşten korunmaktır. Güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce güneş koruyu-cular tüm açıkta olan bölgelere sürülmeli, sonrasında dışarı çıkılmalıdır. Güneşin zararlı etkileri yaşamın ilk 18 yılı en fazla olduğundan, güneş koruyucu kullanımına erken yaşlarda başlanmalıdır. Uzun süre dışarıda kalınacaksa güneş koruyucuyu yenilemek ihmal edilmemelidir. Bronzlaşmak için solaryum kesinlikle tercih edil-memelidir. Kişiler düzenli olarak vücutlarını kontrol etmelidir. Mevcut olan benle-rinde, doğum lekelerinde değişiklik fark ettikleri anda gecikmeden dermatoloji hekimlerine başvurmalıdır.
Son zamanlarda D vitamini birçok kanser türünün oluşma riskini azaltmak için önerilmektedir. D vitamininin antikanserojen bir role sahip olduğu konusunda güçlü kanıtlar mevcuttur. D vitaminin olası antikansorojen etkisinin ortaya çıkabil-mesi için serum 25(OH)D değeri 30 ng/mL’dan yüksek olması gerekmektedir. Bu nedenle kanserden korunmak amacıyla D vitamininin normal kan düzeylerinin sağlanması kritik önem taşımaktadır. Melanom hastalarında D vitaminin optimum seviyelerde olmasına dikkat edilmelidir.
DERMATOLOG DR. GÖKHAN OKAN
Comments