HUMAN PAPİLLOMA VİRÜS
- Prof. Dr. Hasan Tezer
- 10 Mar
- 4 dakikada okunur
HPV, cinsel ilişkiye girmeden bile yakın genital-genital temas yoluyla yayılabilir.
Birçok kişide herhangi bir belirti görülmez dolayısıyla birçok kişi kendilerinde
HPV olduğunu bilmemektedir. Bu nedenle farkında olmadan diğer kişilere
bulaştırması kolaydır.

Human papilloma virüsü (HPV), cilt siğillerine, genital siğillere ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde bazı kanser türlerine neden olabilen yaygın bulaşıcı bir virüstür. HPV’nin 200’den fazla tipi bulunmaktadır ve vücutta yerleşim yerlerine göre cilt ve mukozal olmak üzere iki alt kategoriye ayrılır.
Yerleşim yerlerine göre de farklı sağlık sorunlarına neden olabilir. Örneğin; HPV tip 1, 2, 3, 4 ,7, 10 ciltteki siğillerle ilişkilidir. Kırktan fazla HPV tipi ise genital bölgeyi (penis, skrotum, anüs, vulva, vajina, rahim ağzı) enfekte etmektedir. Çoğunlukla HPV tip 6 ve 11 iyi huylu genital siğillere neden olurken, yaklaşık 15 HPV tipi kanserle ilişkilidir ve yüksek riskli veya kanserojen olarak bilinirler. HPV tip 16 en yaygın olan ve kansere (vajina, vulva, rahim ağzı, anüs, penis kanseri) ilerleme riski en yüksek olandır. HPV tip 16 genital bölge dışında ağız içini
de enfekte edebilmekte ve kansere neden olabilmektedir. Yüksek riskli HPV tipleri olan tip 16 ve 18 dünya çapındaki tüm rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık %70’ine neden olmaktadır. Geri kalan %20’sine de HPV tip 31, 33, 45, 52 ve 58 neden olmaktadır. Genel olarak, HPV’nin anüs ve rahim ağzı kanserlerin %90’ından fazlasından, vajinal ve vulvar kanserlerin yaklaşık %70’inden ve penis kanserlerinin %60’ından sorumlu olduğu düşünülmektedir. Ayrıca anneleri HPV tip 6 ve 11 ile enfekte olan bebeklerin doğum sırasında annenin salgılarından virüsün geçmesi nedeniyle ilerleyen dönemlerde solunum yollarında lezyonlar gelişebilmektedir.
İnsanlar çoğunlukla HPV ile enfekte olan biriyle yakın cilt teması, oral, vajinal veya anal cinsel temas sonucunda virüsü kaparlar. Ancak HPV, cinsel ilişkiye girmeden bile yakın genital-genital temas yoluyla yayılabilir. Birçok kişide herhangi bir belirti görülmez dolayısıyla birçok kişi kendilerinde HPV olduğunu bilmemektedir. Bu nedenle farkında olmadan diğer kişilere bulaştırması kolaydır. Enfekte bireylerin %70’inde enfeksiyonu izleyen bir yıl içinde, %90’ında ise iki yılda virüs vücuttan tamamen atılır. Ancak bir HPV tipiyle enfeksiyon, başka bir HPV tipiyle enfeksiyonu engellememektedir. Virüs vücuttan atılsa bile kişi aynı veya farklı HPV tipiyle tekrar enfekte olabilmektedir. Erken yaşta cinsel aktiviteye başlama, çok eşlilik, sigara kullanımı, HIV, bağışıklık sisteminin zayıf olması gibi risk faktörleri bulunan kişilerde enfeksiyon geçmez ve ciddi HPV ilişkili sağlık sorunlarına yol açabilir. Uzun süreli HPV enfeksiyonu olan kişilerin diğer HPV ilişkili sağlık sorunlarına yakalanma olasılığı daha yüksektir. Bu sorunlar genellikle bir kişi ilk kez enfekte olduktan yıllar sonra ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde ulusal kanser tarama programı kap-
samında Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim
Merkezleri’nde (KETEM) 30–65 yaş grubundaki
her kadının beş yılda bir HPV DNA testi ile taran-
ması ve pozitif çıkan olguların “Pap smear” testi
ile tekrar değerlendirilmesi yapılmaktadır. Ancak
tüm HPV tipleri için test mevcut değildir. Ayrıca er-
keklerde genital, ağız veya boğazda HPV enfeksiyo-
nunu saptamak için herhangi bir test yoktur.
Aşılanmamış hem erkek hem kadınların %85’i hayatlarının bir döneminde HPV ile enfekte olmaktadır. HPV enfeksiyonunun kesin tedavisi yoktur. Neden olduğu lezyonlar, siğiller ve olası kansere dönüşebilecek değişiklikler tedavi edilebilmekte dir. Siğiller için lezyonun boyutu, yeri ve kişinin özelliklerine uygun bireysel tedavi kararı verilmektedir. Öncelikle topikal tedavi önerilmektedir. Topikal tedavi dışı seçenekler arasında; kriyoterapi
(dondurularak yok edilmesi), CO2 lazer, elektrokoter (elektrik akımıyla yakılarak yok edilmesi) ve diğer cerrahi yöntemler bulunmaktadır. HPV’ye bağlı gelişen rahim ağzındaki lezyonlar için ise kriyoterapi, anormal hücrelerin elektrik akımı ile
çıkarılması veya koni biçiminde doku parçasının çıkarılması, lazer ışığı kullanılarak anormal hücrelerin yok edilmesi gibi işlemler uygulanabilmektedir. Ancak tekrarlama riski nedeniyle rutini takiplere devam edilmelidir. Dolasıyla HPV aşısı yaptırmak HPV’ye karşı korunmanın en iyi yoludur. HPV aşısı, çoğu rahim ağzı, vajina, vulva, anüs kanserlerine ve kansere dönüşebilecek lezyonlara
neden olan HPV tiplerine karşı güvenli, etkili koruma sağlamaktadır. Aşı ayrıca çoğu genital siğile neden olan HPV tiplerine karşı da koruma sağlar. Kişi virüse maruz kalmadan önce uygulandığında en etkilidir. HPV aşısı 9 yaşında başlanabilir ve daha önce aşılanmamış olanlara 26 yaşına kadar önerilmektedir. 27-45 yaş arasındaki bireyler için hekim ve hastanın görüşerek birlikte karar vermesi önerilmektedir. Aşıların adölesan dönemde uygulanması en yüksek bağışıklık yanıtını oluşturmaktadır. Özellikle 15 yaşından sonra aşıya verilen bağışıklık yanıtı azalmaktadır. Bu nedenle daha erken dönemde aşılanma önerilmektedir. Böylece çocuklarımız ileriki yaşamlarında HPV ile ilişkili
kanser türlerinden korunabilir. Daha önce bir veya daha fazla HPV aşı tipi saptanan kişiler de HPV aşısı olabilir ancak HPV aşısının etkinliği aşı tipini içeren HPV’ye maruz kalmamış kişilerde daha yüksektir. Aşıların mevcut HPV en-
feksiyona dair tedavi edici bir etkisi yoktur ancak aşılar kişilerin daha önce karşılaşmadığı HPV tipleriyle gelişebilecek enfeksiyona karşı koruma
sağlayacaktır. HPV aşısının uygunluğunu belirlemek için aşı öncesi test (örneğin, Pap smear veya HPV testi) önerilmemektedir.
HPV aşılarının birkaç türü vardır.
• HPV 2-valanlı aşısı (Cervarix); HPV tip 16 ve 18’e karşı koruma
• HPV 4-valanlı aşısı (Gardasil); HPV tipleri 6, 11, 16 ve 18 karşı koruma
• HPV 9-valanlı aşısı (Gardasil 9); dörtlü aşıya (6, 11, 16 ve 18) ek olarak tip 31, 33, 45, 52 ve 58’e karşı koruma sağlar.

Her üç aşı da kalıcı HPV enfeksiyonundan kaynaklanabilecek
kanserlere karşı güvenli bir şekilde
koruma sağlamaktadır. Sadece
kadınlarda değil erkeklerde de anüs
kanserlerine ve kansere dönüşebilecek
lezyonlara karşı koruma sağlaması
nedeniyle 4 veya 9-valanlı HPV
aşılarının her iki cinsiyete de
uygulanması önerilmektedir. HPV
ilişkili kanserlere ek olarak 4 veya 9-valanlı HPV aşısıyla aşılama, her iki cinsiyette anogenital siğillere karşı da koruma sağlamaktadır.
Ülkemizde 4 ve 9-valanlı HPV aşıları mevcuttur. HPV aşısının yan etkileri genellikle hafif lokal reaksiyonlarla sınırlıdır. Dünyada farklı aşılama önerileri ve uygulamaları
olmakla birlikte Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) Bağışıklama Uygulamaları Danışma Komitesi (ACIP) 11-12 yaşlarındaki tüm adolesanlara 6-12 ay arayla 2 doz HPV aşısı önermektedir. Ülkemizdeki aşı ruhsatına göre ve ACIP’in tercihe bağlı olarak belirttiği üzere aşılar 9 yaşından itibaren yapılabilir. İlk doz 15 yaşından önce verildiyse 2 doz yeterlidir.
Ancak 2 doz HPV aşısı 5 aydan kısa arayla uygulandıysa 9-14 yaş arası çocuklara da
üçüncü bir doz uygulanması gerekecektir. Bu durumda üçüncü doz ikinci dozdan
en az 3 ay sonra ve ilk dozdan en az 5 ay sonra uygulanmalıdır. 15 yaş ve üzerinde
aşılanmaya başlanan kişilere ise ikinci doz ilk dozdan 2 ay sonra, üçüncü doz ilk dozdan 6 ay sonra uygulanmak üzere 3 doz HPV aşısı önerilmektedir. Her 3 doz da 1 yıllık dönem içinde uygulanmalıdır. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilere ise her zaman 3 doz HPV aşısı uygulanmalıdır. Sonuç olarak, HPV aşıları adolesan dönemde uygulandıklarında her iki cinsiyette HPV ilişkili kanser ve genital siğillere karşı etkili koruma sağlamaktadır.
Comentarios