top of page

ECZACI KİMDİR? NE YAPAR? NE BİLİR?

Eczacıyı tanımlamanız istense ne söylersiniz, hiç düşündünüz mü? İnternet ortamında yer alan Ekşi Sözlük eczacıyı şöyle tanımlamış:

Diplomalı Bakkal” adı da verilen bir meslektir. İyi para kazanıldığı için liseli gençlerin çoğunun hayalini süsler ama sınav denilen o iğrenç şey yüzünden hayallerine kavuşamazlar.

• % 90’ı ÖSS sonucuna göre; “Madem tıp olmadı eczacılık olsun...” diye Eczacılık Fakültesi’ni bitirmiş kimselerdir.

• “Yarım doktor sayılırsın” diyenlere, “Hayır! Ben tam bir eczacıyım” demekten bıkmış kişiler...

• Doktor yazısını okuyabilen tek insan grubu.

• Okurken çok zorlanırken daha sonra paraya para demeyen kişi.

• Küçük kutuları raflardan alıp 1 metre ötedeki tezgâha koymak için 5 sene okutulup beyinleri heba edilen insanlar topluluğu.

• İşe giderken ilacını evde unutunca panik yapmayandır.

• Her ilaca “Sabah-Akşam tok” yazan kimseler.

• Babaların kızlarına şiddetle tavsiye ettikleri meslek.

Ne yazık ki Eczacı böyle yanlış tanınıyor.


GERÇEKTE ECZACI KiMDiR, NE YAPAR, NE BiLiR?

ECZACI aslında sağlıktan sorumlu ve tam zamanlı çalışan bir meslek insanıdır. Toplumdaki görevi, ilaç ve diğer bakım ürünleri ile ilgili bilgileri sunmaktır. Hastayı yönlendiren, bilgi sahibi eden kişidir. Kısacası Eczacı en yakın ve ücretsiz sağlık danışmanınızdır. Hastanın şikayetlerini dinleyerek hastayı doğru hekime yönlendirir veya şikayetlerinin durumuna göre hastaya reçetesiz ilaç verebilir. Eczacı reçetede hastaya zarar verebilecek bir durum görür ise hekimi uyarabilir. Hastalıklardan korunma ve mücadelede halkı bilinçlendirir.

Eczacının görevi sadece hastaya ilacını vermek değildir. Eczacı hastaya ilacı nasıl kullanacağını, nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatmakla yükümlü olup hastanın doğru anladığından da emin olmalıdır.


İlacın her şeyinden eczacı sorumludur: geliştirilmesinden, hazırlanmasından, kontrolünden, pazarlanmasından, satışından, hastaya sunumundan, doğru kullanımından sorumludur. Eczacı tüm bu görevleri yapabilecek şekilde eğitilir. 2005 yılına kadar 4 yıl olan eczacılık eğitimi, 2005 yılından itibaren Avrupa standartlarına uygun eğitim vermek amacıyla 5 yıla çıkartılmıştır. Teorik ve pratik eğitimlerin yanı sıra eczacı adayının 6 ay staj yapma zorunluluğu vardır.

Eczacı çok yönlü yetişen bir meslek insanıdır. İlk iki yıl Fizik, Matematik, Genel Kimya, Biyoloji, Farmasötik Mikrobiyoloji, Fizyoloji, Patoloji, Anatomi, Farmasötik Botanik gibi temel derslerden sonra iki yıl da meslek dersleri verilmektedir. Farmasötik Kimya, Farmasötik Teknoloji, Farmakoloji, Toksikoloji, Farmakognozi ve Fitoterapi gibi önemli meslek derslerinden başka bu alanlarda seçimlik dersler ile eczacı adayının bilgisi zenginleştirilmektedir. Dersleri sadece teorik olarak değil, pratik olarak da laboratuvarda uygulayarak öğrenir. Beşinci yıl ise Bitirme Tezi ve Staja ayrılmıştır. Bir hocanın danışmanlığında yüksek lisans tezine eşdeğer bir tez hazırlamaktadır. Böylece 5 yıllık eğitimini bitiren bir eczacı istediği bir bilim alanında doktoraya başlayabilir.


Eczacı adayı eczanede, hastanede, ecza deposunda ve endüstride staj yapabilir. Dolayısıyla eczacılığın her alanını yaz aylarında ve beşinci sınıfta yaptığı stajlar ile uygulayarak öğrenmektedir.


MESLEK DERSLERi NELERi ÖĞRETiR?

Farmasötik kimya ilaçların kimyasal yapısını, sentezlenmesini ve tanınmasını öğretir. Farmakoloji’de ilaçların etkileri, etki mekanizmaları, kullanılışları, yan etkileri hakkında bilgiler verilir. İlaçların ve çevresel faktörlerin olası zararlı etkileri Toksikoloji’de incelenir. İlaçlar hastaya çeşitli şekillerde sunulur; tablet, şurup, ampul, merhem gibi. Eczacı adayı tüm ilaç şekillerinin yapılışını laboratuvarda bizzat hazırlayarak öğrenir. Bitkisel ilaçları inceleyen bilim dalı Farmakognozi’dir. Eczacı adayı tedavi amacıyla kullanılan bitkileri tanımayı Far- masötik Botanik derslerinde öğrendikten sonra, bu bitkilerin kimyasal içeriklerini, etkilerini, etki mekanizmalarını, ilaç haline getirilmesini ve kullanılışını Farmakognozi derslerinde görür. Farmakognozi biliminin bir alanı olan Fitoterapi yani bitkilerle tedavi ise sadece eczacıların eğitimini aldığı bir derstir.



Ilk insanlar çevrelerindeki bitkilerin yararlı ve zararlı etkilerini gözlemleri sonucunda keşfetmişlerdir. Böylece ilk ilaçlar bitkiler olmuştur. Halk arasında geleneksel olarak kullanılan bu tedavi şekilleri nesilden nesile aktarılmıştır. Zamanla bu bitkilerin tedavi edici etkisini veren kimyasal bileşikler merak edilerek araştırılmış ve ilk bitkisel etkin madde 1805 yılında afyondan elde edilen morfin olmuştur. Bu keşfi diğer bitkisel maddelerin keşfi izlemiştir. Kimya bilimi geliştikçe tedavi edici etki ile kimyasal yapı arasında bir ilişki olduğu anlaşılmıştır. Bilim adamları bitkilerden elde ettikleri maddelerin benzerlerini sentezlemişler, ya da bitkiden elde edilen maddenin kimyası üzerinde değişiklik yaparak daha etkin ya da farklı etkide ilaçları yarı sentetik olarak üretmişlerdir. Bugün tedavide kullandığımız ilaçlar bu şekilde ortaya çıkmıştır, yani her şey bitkilerle başlamıştır. Günümüzde sentetik ilaçlar tedavide büyük oranda kullanılmakla birlikte halk arasında uygulanan geleneksel tedavi de devam etmektedir. Farmakognozi biliminin görevi halk ilaçlarının etkili bileşiklerini elde etmek, kimyasal yapısını aydınlatmak, etkilerini ve etki mekanizmalarını araştırmaktır. Bitkisel ilaçlar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda fitoterapi günümüzde çağdaş bir yön kazanmıştır.



“Çağdaş Fitoterapi” hastalıklardan korunmak veya tedaviyi desteklemek amacı ile tıbbi bitkilerden ve onların etkin bileşiklerini taşıyan kısımlarından (droglardan) veya bir işlem yoluyla elde edilmiş doğal ürünlerden hareketle standardize edilmiş farmasötik formlar (tablet, kapsül, ekstre vb.) kullanarak uygulanan tedavi şeklidir. Tamamen pozitif bilim esasları çerçevesinde yapılan uygulamaları kapsadığından «alternatif tıp» olarak kabul edilemez, destekleyici ve tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Bitkisel ilaçlar akut ve ağır hastalıkların tedavisinde kullanılmaz, daha çok hafif hastalıklarda ve özellikle kronik rahatsızlıklarda kullanılabilir.

Fitoterapi ve fitoterapötikler konusunda eğitim alan, hekime ve hastaya danışmanlık yapabilecek tek kişi Eczacı’dır. Halka verilen bazı yanlış bilgiler örneğin “Doğal olduğuna göre zararsızdır”, “Doğaldır, bitkiseldir, zararsızdır”, “Tamamen doğaldır, hiçbir kimyasal bileşik içermez” gibi bilgiler, bitkilerle tedavinin yanlış uygulanmasına neden olmaktadır. Tıbbi bitkiler değişik farmakolojik etkiye sahip çeşitli kimyasal bileşikler içerirler. Bitkilerin toplama zamanı, kurutma yöntemi, saklama koşulları drogların kalitesini ve aktivitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Tüm ilaçlar gibi bitkisel ilaçların da yan etkisi olabilir. Bitkisel ilaç verirken de kişinin genel sağlık durumu göz önüne alınmalıdır. Bitki-ilaç ve bitki- gıda etkileşimi olabilir. Bitkisel ilaçlar hekimin bilgisi dahilinde kullanılmalıdır. Hasta şifalı diye bir bitkisel ilaç kullanır ama bunu doktoruna söylemez, oysa bazı bitkiler bazı ilaçlar ile etkileşime girerek ilacın etkisini arttırabilir veya azaltabilir. Dolayısıyla kullanılan bitkisel ürün hakkında hekime mutlaka bilgi verilmelidir.


Binlerce yıldır geleneksel olarak kullanılan bitkilerin artık etkin bileşikleri, etkileri, yan etkileri bilinmektedir, yani doğru bitki, doğru kişide, doğru şekilde ve doğru dozda kullanılırsa etkilidir. Halk sağlığı açısından en önemli konu tıbbi bitkilerin botanik ve kimyasal kontrolleri yapıldıktan sonra hijyenik şartlarda satılması ve hekim ve eczacının bilgisi dahilinde kullanılması gerektiğidir. Doğru kullanıldığı takdirde bitkiler tedavi edicidir.


Sonuç olarak bir eczacı hem sentetik ilaçlar hem de bitkisel ilaçlar hakkında hekime ve hastaya bilgi verebilecek şekilde eğitim almıştır.


Eczacınıza danışınız ve eczacınıza güveniniz.


Prof. Dr. Afife Mat

Comments


bottom of page