
Korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak. Eğer bunu başaramıyorlar ise temas
öncesi veya sonrası erken dönemde koruyucu tedavi ile ilgili bilgi sahibi
olmak veya yardım almak.

Öncelikle temel bilgilendirme amaçlı şu soruyu sormak istiyorum size; HIV ve AIDS arasındaki fark nedir? HIV pozitif ve AIDS olmak aynı şey midir?
Hayır aynı şey değil. Her iki grup da HIV ile enfekte, ancak AIDS daha ileri bir aşamayı işaret ediyor. AIDS demek için ya fırsatçı enfeksiyon veya kanserlerden birinin bulunması, ya da esas hedef hücre kabul edilen CD4+ T hücre sayısının düşük olması (<200) lazım.
Yaygın yanlışlar olduğundan HIV virüsü
nasıl bulaşır ve nasıl bulaşmaz?
Temel olarak korunmasız cinsel ilişki ile bulaşıyor.
Nadiren de tanı almamış veya tedavi altında olmayan anneden bebeğe bulaş olabiliyor. Ya da çok nadiren enjekte edilen ilaçlara bağımlı kişilerde enjektör paylaşımı sonucu veya sağlık personelinin kesici cisim yaralanmaları gibi kan ile olan bulaş söz konusu. Artık etkin tedavi alan ve kanda virus sayısı baskılanmış kişilerin cinsel yolla bulaştırmadıkları ortaya konmuş durumda. Aynı ortamda
yaşama, çalışma, sosyal temaslar, aynı kaptan yemek yeme gibi durumlarda bulaş söz konusu değil.
HIV/AIDS teşhisi nasıl konur? Şüpheli bir ilişkiden sonra test yaptırmak isteyen bir
birey nasıl bir süreçten geçer?
Teşhis tarama amaçlı olarak yaygın kullanılan ve virusa karşı antikorları ölçen laboratuvar testinin pozitif gelmesi ve bu sonucun da doğrulama testleri dediğimiz testlerden biri ile teyid edilmesi ile konulur. Test yaptırmak isteyen kişi bir sağlık kuruluşuna ve laboratuvara giderek örnek verebilir. Ülkemizde az sayıda belediyeye bağlı ücretsiz ve anonim test yapan Gönüllü Danışmanlık ve Test
Merkezleri de bulunmakta. Şu anda yaygın kullanılan 4. nesil ELISA testlerinin duyarlılığı çok yüksek. İlk testler çok nadiren yanlış pozitif olabileceği
için doğrulama testlerine ihtiyaç var. Test bulaştan sonra 10-14 günde büyük oranda pozitifleşiyor. Ancak kesin yok demek için şüpheli ilişkiden 6 hafta
sonra yapılan testin negatif olması gerekli. Bu süreden sonra test yapmaya gerek yok.
Tedavi yöntemleri nelerdir? Günümüzdeki tedavi seçenekleri HIV’in kontrol altına
alınmasını nasıl sağlıyor?
Günümüzde HIV enfeksiyonunu tamamen yok etmek mümkün değil. Virus çok yavaş çoğalan hücrelerin içine kendini monte etmiş durumdadır ve hücre bölünmesi ile varlığını sürdürür. Bu nedenle yeni yapılan virusların çoğalmasını baskılamak ve bozulan bağışıklığı iyileştirmek tedavinin ana hedefini oluşturur. Günümüzde bu amaçla virüsün yaşam döngüsündeki farklı yerleri hedefleyen antiretroviral ilaçlardan 2 veya 3’ünü içeren kombinasyonlar kullanılıyor. Bunları artık tek bir tablette sunan birçok seçenek mevcut. Bireyler her gün ilaç almak zorundalar. Bu şekilde virüsün var olan testlerle ölçülememesi veya çok düşük düzeyde tespit ile enfeksiyon kontrol altına alınabiliyor. Henüz bizim ülkemize gelmemiş olan birkaç ayda bir enjeksiyon ile verilebilen alternatifler de piyasaya verilmiş durumda.
Antiretroviral tedavinin önemi nedir ve bu tedavinin yan etkileri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Antiretroviral tedavi, virüsün çoğalmasını baskılayarak bağışıklık sisteminin daha fazla bozulmamasını, tam normale dönmese de ona yakın bir duruma geri gelmesini sağlar. Bu şekilde erken tanı alan bireylerde fırsatçı enfeksiyon ve kanserlerin gelişimini belirgin ölçüde azaltır. Yine HIV ile enfekte bireylerde olmayanlara göre daha fazla gözlenen, kalp hastalıkları, kanserler, böbrek hastalıkları gibi enfeksiyon dışı birçok yan hastalığın gelişimini de yavaşlatır. İlk etkin tedavilerin ortaya çıktığı 1996’dan beri kullanılan ilaçların yan etkileri zaman içinde belirgin ölçüde azaldı. Erken dönemdeki ilaçlar belirgin bulantı/kusma/ishal
yapabiliyor, kansızlığa yol açabiliyor, vücutta yağ dağılımını bozabiliyor, kan yağlarını arttırabiliyor, sinir sistemi, karaciğer, böbrek veya kemik dokusuna olumsuz etkilerde bulunabiliyordu. Yine eski ilaçlar başka ilaçlarla etkileşime daha fazla yol açabiliyordu. Son dönemde yaygın kullanılan ilaçlarda bu tarz yan etkiler yok denecek kadar az. Ancak bir miktar kilo alımına yol açabiliyorlar.
Yapılan çalışmalar ülkemizde HIV ile enfekte bireylerin yarısından azının tanı
alabildiğine işaret etmektedir.
HIV pozitif bireyler toplumda hangi tür damgalanma veya ayrımcılıkla karşılaşabiliyor?
Artık tedavi altındaki bir bireyin bulaştırıcı olmadığı bilinmesine rağmen damgalanma ve ayırımcılık tüm ülkelerde bir sorun. Gelişmiş ülkelerde çok
önemli bir mesafe kat edilmiş olmasına rağmen, bizim de içinde olduğumuz birçok gelişmekte olan ülkede sorun halen devam etmekte. Birey durumunu gizlemek zorunda kalıyor. İşini kaybetme, işe alınmama, yeterli veya uygun sağlık hizmeti alamama, arkadaş-aile çevresinden soyutlanma gibi birçok sorunla karşılaşabiliyor.
HIV/AIDS hakkında farkındalığın artmasına rağmen hala devam eden önyargılar nelerdir ve bunları nasıl aşabiliriz?
Sağlık personeli dahil birçok toplum kesiminin bulaş riski ile ilgili bilgileri eksik veya yetersiz. Tedavi altındaki kişiden bulaş olmayacağını bilseler bile davranışları farklı olabiliyor. Her alanda olduğu gibi eğitimin farklı kanallar kullanılarak artırılması gerekiyor. Toplumda rol modeli olarak kabul edilen kişilerin veya politikacıların da olumlu davranışlar sergilemeleri gerek. HIV ile enfekte kişilerin bir kısmını oluşturan cinsel yönelimi farklı olan bireylere yönelik son yıllarda artan olumsuz yaklaşımın da değişmesi lazım.
HIV ile yaşayan bireylerin psikolojik destek almasının önemi nedir?
Yeni HIV tanısı alan bireylerin önemli bir kısmı ilk 1-2 ay yaşadıkları travma nedeni ile psikolojik desteğe ihtiyaç duyabiliyorlar. Bunun dışında başta depresyon olmak üzere birçok psikolojik hastalık HIV ile yaşayan bireylerde daha sık görülüyor.
Bunları izleyen hekimlerin psikolojik sorunları taraması, tanı koyması ve gerekli branşlara yönlendirmesi önemli.
HIV/AIDS’ten korunma yolları nelerdir? Özellikle gençler için alınabilecek önlemler hakkında neler önerirsiniz?
Korunmasız cinsel ilişkiden kaçınmak. Eğer bunu başaramıyorlar ise temas öncesi veya sonrası erken dönemde koruyucu tedavi ile ilgili bilgi sahibi olmak veya yardım almak.
PREP ve PEP gibi profilaktik tedaviler hakkında bilgi verebilir misiniz? Kimler bu tedaviden faydalanabilir?
Temas öncesi korunma (PREP) veya temas sonrası korunma (PEP) son yıllarda etkinliği kanıtlanmış uygulamalar. Temas öncesi korunma iki şekilde uygulanabiliyor. İlkinde sık olarak korunmasız ve/veya yüksek riskli cinsel ilişkide bulunan kişilerin devamlı olarak ilaç alması. Bunu uygulamak pek kolay değil. Ya da ihtiyaç halinde, planlanmış bir korunmasız ilişki öncesi ve ilişkiden sonra kısa bir süre ilaç alınması. Her iki durumda da periyodik olarak HIV ve diğer cinsel yolla geçen hastalıklara bakılması gerekiyor. Temas sonrası korunmada ise HIV ile enfekte olduğu bilinen ve tedavi almayan bir bireyle cinsel ilişki veya çok riskli olduğu değerlendirilen korunmasız bir ilişki sonrası ilk 3 gün içinde başvurulduğunda koruyucu tedavi uygulamak mümkün.
Temas öncesi korunma yaklaşımının kimlere önerildiği ile ilgili kılavuzlar mevcut. Ama kısa ve genel hatları ile söylemek gerekirse: son bir yıl içinde korunmasız rastgele cinsel ilişki yaşamış veya bel soğukluğu, frengi gibi cinsel yolla geçen bir
enfeksiyon geçirmiş bireyler bu açıdan değerlendirilmeli. Trans bireyler, seks işçileri bu korunma yöntemlerini kullanabilir. HIV enfeksiyonu oranı
yüksek ülkelerden gelen bireylerle ilişkide bulunan kişiler, madde kullanımı ile birlikte seks yapanlar gibi yüksek riskli cinsel davranış gösterenler bu
uygulamadan yararlanabilir. Kişiler bu ilaçların nasıl kullanılacağı ile ilgili danışma için genelde Enfeksiyon Hastalıklarına, ya da konuyu bilen Üroloji,
Kadın-Doğum gibi branşlara başvurabilir.
Dünyada ve TR de HIV/AIDS vakalarının durumu nedir? Son yıllarda artış yada azalma mı gözlemleniyor?
Dünya genelinde etkin ilaçların kullanımının yaygınlaşması, Afrika başta olmak üzere birçok bölgede tanı ve önlemeye yönelik çabaların yoğunlaştırılması ile yeni tanı sayısında azalma gözlenmektedir. Buna karşılık insanlar tedavi ile daha
uzun yaşadıkları ve ölmedikleri için toplam vaka sayısı artmaktadır. Son yıllarda yeni tanı alan vakalarda artış gözlenen bölgeler Doğu Avrupa, Orta Asya, Ortadoğu ve bizim ülkemizden oluşmaktadır. Son birkaç yıldır ülkemizde yeni tanı sayısı yılda beş bini geçmiştir.
ELISA testlerinin duyarlılığı çok yüksek. İlk testler çok nadiren yanlış pozitif olabileceği için doğrulama testlerine ihtiyaç var. Test bulaştan sonra 10-14 günde büyük oranda pozitifleşiyor. Ancak kesin yok demek için şüpheli ilişkiden 6 hafta sonra yapılan testin negatif olması gerekli. Bu süreden sonra test yapmaya gerek yok.
HIV bulaşmasını önlemek için toplumda alınması gereken adımlar ve politikalar ne olmalı?
Henüz tanı almamış HIV ile yaşayan bireylerin tespiti ve tedavi altına alınması büyük önem taşımaktadır. Tedavi altında bulaş olmadığı için toplumdaki virüs havuzunun küçültülmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmalar ülkemizde HIV ile enfekte bireylerin yarısından azının tanı alabildiğine işaret etmektedir. Başarılı bir mücadele için bunun %90’lara çıkarılması gereklidir. Tanı aldıktan sonra tedaviye erişim ve tedavi altında izlem ülkemizde oldukça iyi yürümektedir. Yapılması gereken henüz tanı almamış bireylerin tespitine yönelik politikaların geliştirilmesi ve uygulanmasıdır.
Türkiye’de HIV/AIDS farkındalığı konusunda atılan adımları yeterli buluyor musunuz?
Ülkemizdeki yılda 10 milyon civarında test yapılmasına rağmen bunların verimsiz kullanıldığını görüyoruz. Enfeksiyon hızını azaltmaya yönelik sonuç almanın çok daha olası olduğu HIV bulaşında kilit rol oynadığı bilinen topluluklara ulaşmak
ve test etmek üzere politikaların geliştirilmesine yönelik bir istek ve çabanın olmaması çok üzücü.
HIV/AIDS’in tedavisi veya tamamen iyileşmesi için bilim dünyasında yapılan yeni
araştırmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bunlara kür çalışmaları adı veriliyor. Hücre içine yerleşmiş virüsü harekete geçirmek, bu hücreleri yok edecek yolları bulmak, virüsün çoğalmasını
tam baskılamak, yeni hücrelere bulaşı önlemek gibi çok farklı stratejileri bir arada kullanarak sonuç almayı hedefleyen çalışmalar yapılmakta, ama hala başarılı bir sonuç için yılların geçmesi gerekiyor gibi.
HIV aşısı ile ilgili haberler çıkıyor bazen, bununla ilgili bir gelişme var mı?
Diğer aşılarda olduğu gibi vücudun kendi cevabına dayanan koruyucu bir HIV aşısı için şu ana dek yapılan çalışmalar pek başarılı olmadı. Ancak çok farklı virüsları engelleyecek şekilde yapay olarak üretilmiş antikorların bir kokteyl şeklinde verilmesi ile yeni bulaşları önlemeye yönelik çalışmalarda önemli gelişmeler var. Biraz daha deneyim kazanılması, büyük ölçekte ve uygun maliyetle üretilmeleri gerekiyor.
HIV/AIDS konusunda toplum olarak ne gibi önlemler almalıyız? Bu konuda doğru bilgilendirmelerin ve farkındalığın artması için bireyler ve medya neler yapabilir?
Orta ve yüksek öğretimde sistematik eğitim için bir şeyler yapılabilir. Ancak ilgili devlet kuruluşları bu alana hiç girmek istemediler. Bizim özne dernekleri dediğimiz gönüllüler, konuyla ilgili sağlık personeli, HIV ile enfekte bireyler ve yakınlarının aktif olduğu birkaç sivil toplum kuruluşu dijital ortamda veya davet üzerine farkındalığı arttırmak için çaba sarfediyor. Ancak neredeyse hiç finansal
destekleri yok. Medya bu kuruluşlarla daha yakın bir ilişki geliştirebilir. Konu ile ilgili haberleri doğru kaynaklardan ve sansasyonel olmayan bir biçimde verebilir. Bireyler de sivil toplum kuruluşlarına gönüllü katkı sunarak veya finansal destek vererek yardımda bulunabilir.
HIV pozitif bireylere yönelik son olarak ne gibi bir mesaj vermek istersiniz?
Ben her zaman çok geç kalınmadan tanı alındı ise, ilaçlarını düzenli kullanmak ve takiplere düzenli gelmek koşulu ile enfekte olmayan bireylere çok yakın bir yaşam beklentisine sahip olduklarını ve kaliteli bir yaşam süreceklerini söylüyorum.
Comments